Bilmiyorum. Kendimi tamamen tanımlayamıyorum.
Beni en çok mutlu eden alan gibi sınırlandıramak istemiyorum üretim sürecimi ve anlarımı. Çünkü her birini yaparken gerçekten kafamda bazı duygularla ve hislerle oturuyorum masaya. Herhangi bir sekilde resim yapmaya ya da üretmeye başladığım zaman öyle konsantre oluyorum ki, meditasyon gibi bir kaç saat sonra kafamı o masadan kaldırdığım anda zaten öylesine bir zevk almış oluyorum ki benim için hiç bir duyguya benzemiyor. Kendimi çok tatmin olmuş ve mutlu hissediyorum. İçimdeki bir çok parçayı maddesel olarak görmek gösterip anlatabilmek paha biçilemez. Bu sebeblerden ötürü ayıramıyorum. Anneni mi babanı mı daha cok seviyorsun gibi bi soru sorarlardı çocukken, şaşırırdım. ayıramadığım için. Tam olarak onun gibi bir hissi var ben de ürettiğim tüm farklılıkların.
HI İCHİ benim kaykaycılardan ilham alarak yarattığım karakterler. Her zaman bir skate markam olmasını isterdim hala da çok istiyorum. Kaykaylar, tshirtler, bereler vs. Bunun ilk adımı olarak (şu anda durdurmuş olsam da) bir süre HI İCHİ tshirtlerini ürettim. Bu süreçte karakterleri belirli mekanlar içerisinde çizmeye başladım. Bu mekanları yaratırken yavaş yavaş hikayesi de oluşmaya basladı. Mekan olarak uzaydalar. HI İCHİ gezegeninde yaşayan kurt kafalı, insan vücutlu yaratıklar. HI İCHİ’ler güçlerini ve enerjlerini aydan alıyorlar ve oradan besleniyorlar, aslında cinsiyetsizlerdi ilk çizmeye başladığımda ama son zamanlarda cinsel organları olmasa da göğüs eklemeye başladım. Karakterin dişi olduğunu belirtmek istediğim zamanlarda sadece göğüs kullanıyorum. Bu aralar ilişkiler üzerine HI İCHİ’ler çiziyorum. Çoğu kaykaycı ve geceleri yaşıyor, hiç bir zaman gündüz olmuyor gezegenlerinde. Duygusal olarak kendimi o kadar iyi ifade etmeme sebep oldu ki HI İCHİ ‘ler buraya sığdıramayacağım, hatta bazı taraflarını anlatamayacağım kadar yoğun bir aşkla yaptım HI İCHİ’yi. Ulaşamadığım bir sevgiliye resimlerimde ulaştım diyebilirim.
Daniel Clowes, Zeynep Mar, Hayao Miyazaki, David Bowie, Mc Bees.
Ben Güzel Sanatlar Lisesi mezunuyum, üniversiteye gitmedim. 2010’da mezun oldum liseden ve sonrasında içimde üniversiteye gitmek gibi bir istek olmadı. Bazı zamanlarda bununla ilgili yargılanmaktan hoşlanmıyorum. Sanki sanatla ilgilendiğim için mutlaka Güzel Sanatlar Fakültesi’nden mezun olmak zorundaymışım gibi bir önyargı var ve bu durum beni rahatsız eden, gerçekten sinir bozucu bulduğum tek konu. Bazı topluluklarda gerçekten dışlanmama sebep oluyor hatta bazı sergilere ve oluşumlara sırf üniversite mezunu olmadığın için katılamayabiliyorsun, ürettiğin ne olursa olsun ya da ne kadar beğenilirse beğenilsin. Bence bu tabu kesinlikle yıkılması gereken bir konu. Önemli olan bence ortaya ne koyduğun ve bundan insanların ne aldığı. Benim üniversiteye gitmemiş olmam resimlerimin bu önyargı altında yok olmasına sebep olmamalı.
Çalışma masamın baktığı duvara astığım bana ilham veren insanlarin fotoğrafları, sevdiğim heykellerin fotoğrafları, sevdiğim çizerlerin çizgi romanları, o anda dinlediğim müzik, hepsi bir arada çalışma masamda olmalı yoksa üretimimde gerçekten sorunlar meydana geliyor. Bana ilham veren bu yüzleri ve her şeyi göremesem, duyamasam şu ana kadar yaptığım şeylerin hiç birini yapamazdim.
En büyük hayalim içinde aynı zamanda yaşayabildiğim dev gibi bir hangarım olması, hem atölye hem ev. Ama çok büyük kocaman!
Gelecek projlerim arasında şu an ilk hedefim ilk kişisel sergimi açmak. Yoğun bir şekilde üzerinde çalışıyorum. Ve yazın başladığım bir fotoğraf projem var. Onunla ilgili de çalışmalarıma devam ediyorum.