Lado Bokuchava: Her şeyde, sanatta, modada, filmlerde, kitaplarda zıtlığı seviyorum; her zaman hikâyenin iki tarafına bakıyorum ve her ikisini de gözlemlemeyi seviyorum. Hiçbir zaman sadece lüksü ya da sadece yeraltını seven biri olmadım, her zaman bu iki unsuru karıştırmaya ve onların nasıl bir araya gelip uyuştuğunu görmeye çalıştım.
Lado Bokuchava: İki farklı görüşü nasıl aktarmak istediğime dair özel bir formüle ya da kurallara sahip değilim. Her şey kendiliğinden oluşuyor. Her ikisi için de araştırma yapıyorum ve sonra bunları koleksiyonlarımda uyguluyorum. Bu, özellikle üstüne düşündüğüm bir şey değil; daima sevdiğim ve yaratmak istediğim bir şeydi bu.
Lado Bokuchava: Sezondan sezona olan ilhamım o kadar çeşitlilik göstermiyor, elbette farklı olan bazı unsurlar var ama çoğunlukla 80’ler yeraltı, vintage terzilik ve bilim kurgu olarak aynı kalıyor, ama yön her zaman farklı. Yeni koleksiyon hakkında düşünmeye başladığımda, kullanmayı ve denemeyi istediğim pek çok fikir ve teknik aklıma geliyor. Renkler beni mutlu ediyor, harekete geçiriyor ve enerji veriyorlar, her yeni koleksiyonda her zaman farklı renkleri karıştırıyorum.
Lado Bokuchava: Onlardan yana olduğumdan emin değilim, sadece sevdiğim şeyleri yaratıyorum ve insanların kendilerini ifade etmelerine yardımcı olmaya çalışıyorum.
Lado Bokuchava: Evet, değişimin başlangıcı olabileceğini düşünüyorum. Sadece kendi adıma konuşamam, ancak moda endüstrisi ve sanat tarihine bakacak olursak, genel olarak her zaman devrimlerin kaynağı olmuştur.
Lado Bokuchava: Annemin büyük topuklu ayakkabılar giyişi; farklı renk ve şekillerde ayakkabıları vardı. Bu benim en eski anılarımdan biridir ve bir de Dior’un fillerle olan “The New Look” fotoğrafını ilk kez görüşüm.
Lado Bokuchava: Günümüz internet ve sosyal medya dünyasında zihinlerimiz o kadar görsele maruz kalıyor ki, bu faydalı olmaktan çok rahatsız edici hale geliyor. Moda ile hiçbir ortak yanı olmayan eski belgesel filmler gibi görseller zihnimi günlük hayatımdan aldığım görsellerden daha çok besliyor. Hayal gücümü kullanabileceğim çoğu ilginç hikâyeler çoğu zaman işime yansıyor.
Lado Bokuchava: Sadece sanatta veya modada değil, genel olarak yaşamda kesin kelimeleri sevmiyorum, klişeleri sevmiyorum, tek kelimeyle hiçbir şeyi tanımlamıyorum, cinsiyetleri bile; hiçbir şeyin kesinlikle kadınsı ya da kesinlikle erkeksi olabileceğini sanmıyorum. Fakat yönleri tanımlamayı sevmediğim kadarıyla, minimalizm modanın bir yönü olsa da benimle alakalı olduğunu düşünmüyorum.
Lado Bokuchava: Çoğunlukla çok heyecanlı hissediyorum ve pek çok insan sahne arkasına gelip beni koleksiyonum için tebrik ettiğinde her zaman bir adrenalin patlaması yaşıyorum. Ama en sevdiğim şey, koleksiyonun veya şovun arkasındaki fikri görebilen insanların müzikle, ruh halleriyle ve kıyafetlerle yaratmak istediğim duyguları hissetmeleri. Çünkü benim tarafımdan bakarsanız, fikrin ne olduğunu asla bilemezsiniz.
Lado Bokuchava: Aslında bu, son zamanlarda en çok sevdiğim değişiklik. Pek
çok insan kendinden emin hale geldi. Cinsellik doğaldır, onu çerçeveleyemezsiniz veya yalnızca cinsiyet üzerinden ya da görsel karakteristiğinden dolayı suçlayamazsınız. Her şey doğal olarak gerçekleşir ve bu birinin boyuna, kilosuna, cildine, bacaklarına, saçına veya başka bir özelliğine bağlı değildir.