Sanatın ve sanatçının en önemli değerlerinden biri zamansız olmaktır. Sanatçı vizyonunun ve sanat ideallerinin zamansız olması, hatta üst üste binip katlanarak ortaya bir eser çıkarması, oldukça duygusal bir etkiye de sahip. 2021 yılının en akıllara kazanan sanat olayı, belki de sırf bu yüzden “L’Arc de Triomphe, Wrapped” olabilir. Sanatçı Christo ve Jeanne-Claude’un ölümlerinden sonra, neredeyse 60 yıllık bu dileklerini hayata geçiren çalışma bize sadece bir fikir olarak bile sanatın ölümsüzlüğünü ve sanat mirasının değerini hatırlattı. Ünlü anıt Arc De Triomphe’un gümüş mavisi, geri dönüştürülebilen kumaş ile kaplanmasına ve bu kamusal eserin yeni bir yorumuna yol açan bu çalışma, kültürel mirasın ve çağdaş sanatın nasıl el ele de gidebileceğinin ve sanat dünyasında fikirlerin yıllar geçse de değer kaybetmeyeceğinin bize bir örneğini sundu.
2021 yılının belki de en beklenen sanat olayı ise, pandemi nedeniyle 2019’dan beri sanatseverlerle buluşamayan Art Basel Miami’nin geri dönüşü oldu. Yeni protokolleri ile günümüz dünyasına ayak uydurması gerekse de 36 ülkeden 256 galeriyi tekrar bir araya getiren sanat fuarı, aslında ilk defa bu kadar farklı seslere de ev sahipliği yaptı. Zaten sanatın en önemli yanı da farklılık, yenilik ve özgünlükten geçtiği için, bu tarz önde gelen sanat oluşumlarının kendilerini zamana uydurmak için gösterdiği devamlı gayret oldukça önemli. Verilen kısa ara sonrası, kendini yenileyerek 2021’in son aylarına damgasını vuran Art Basel Miami, sanat dünyasının buluşma yeri sıfatını da sürdürmeye devam edecek gibi gözüküyor.
2021, sanatın geçmişini ve aynı zamanda sanat dünyasının rutinlerini yaşatmaya devam ederken, aynı zamanda köklü bir değişim de kapıda olduğunu bize işaret ediyor. Gelecekte sanat anlayışımızın değişeceğini gösteren en büyük işaret de bu yıla özellikle adını yazdıran NFT’ler. Kripto paraların ve yeni teknoloji ile beslenen altyapıların kullanımını arttırdığı bu sene, NFT yani değişimi olmayan, eşsiz ve kişiye ait mülkiyetlerin de yayılımı arttı. NFT sayesinde, sanat eserlerine sahip olmak ve koleksiyonerlik kavramları ayrı bir boyut kazanırken, sanat piyasası aynı zamanda çok büyük bir yatırım alanına da dönüşmüş durumda. Bunun bizim bildiğimiz klasik sanat koleksiyonerliğinden farkı ise oldukça ulaşılabilir olması, tabi teknolojiden biraz anlıyorsanız.
2021’de belki de sosyal medyada en çok gördüğünüz sergi ise Tate Modern Sanat Galerisi’nde yer alan Yayoi Kusama’nın “Infinity Mirror Rooms” adlı sergisiydi. Bu enstalasyon hem Kusama’nın bugüne kadarki en geniş çaplı işlerinden biri, hem de inanılmaz bir görsel şölen. İllüzyon yaratarak yansımalardan ve hareket eden ışıklı hem göz alıcı hem de zarif ambiyanstan yararlanılan bu oda, günümüzde sanatın izleyici ile interaktif bir şekilde buluştuğu eserlerin etkisini de göz önüne seriyor. Sanatı izleyicinin deneyimi haline getirerek bunun üzerinde çalışan eserlerin hem kişisel etkisi hem de sosyal medya üzerinde bıraktığı iz 2021’de sanatın aldığı formlardan bir tanesini daha bize göstermiş oldu.
İzleyici deneyimi ve sosyal medyanın sanat dünyasındaki gücünden bahsetmişken, 2021’de dünya çapında en öne çıkan sanatçılardan Refik Anadol’u da anmazsak olmaz. Makine zekasını kullanarak sanatında görsel spekülasyonlar yaratan, dijital sanat denince akıllara ilk gelen isimlerden olan Anadol, bize veri kullanarak nasıl yaşayan, hisseden ve bir hikaye sunan sanatın yaratılabileceğini gösterdi. Özellikle “Machine Memoirs: Space” serisi ile astronomik araştırmaların insanlık tarihindeki yerini gözler önüne sererken, sanatın medyumuna, sanatın geleceğine ve sanatta kullanılabilecek konuların uçsuz bucaksızlığına ayrı ayrı atıfta bulunarak, 2021’in belki de sanat alanında en ilham verici işlerini bize sunmuş oluyor. Sanatın ilerleyeceği bu yeni yollara aşinalık kazanırken, 2021 yılı hem sanatın geçmişi hem de geleceği arasında yer tutan bir sene olarak akıllara kazınıyor.