Erkeklerin güzellik ürünlerini ve bakım uygulamalarını daha açıkça kabul etmesiyle ilgili son yıllardaki değişiklikleri nasıl değerlendiriyorsunuz?
Erkeklerin güzellik ve bakım ürünlerine artan ilgisi ve bunları açıkça kullanması, değişen toplumsal normları ve gelişen kişisel bakım kavramlarını yansıtan olumlu bir trend. Güzellik endüstrisinin çeşitlenmesi ve daha geniş bir müşteri tabanına hitap etmesi için bir fırsat sunuyor bu yükseliş. Biz de bu gelişen tüketici segmentine uygun bir dizi ürün ve pazarlama stratejisi geliştirerek kapsayıcılığın ve cinsiyetten bağımsız olarak tüm müşterilerin ihtiyaçlarını karşılamanın önemini vurguluyoruz.
Toplumsal algılar değiştikçe artık erkekler de cilt bakımı ile iyi hissetmenin keyfini sürebiliyor mesela. Bunu da açıkça çevreleri ile paylaşıyorlar. Özellikle sosyal medyada artık erkeklerin cilt bakımlarına özen gösterdiklerine dair paylaşımlar ve içerikleri daha fazla görmeye başladık; cilt temizliği, akne bakımı ve güneş koruması gibi konularda paylaşımlar sıklaştı. Daha önceleri erkek bakımı içerikleri genelde parfümle veya tıraş sonrası bakım ile sınırlıyken bu paylaşımlar farklı ürün grupları çeşitlenerek artmaya devam ediyor.
Günümüzde erkekler parfüm seçimlerinde en çok hangi notaları tercih ediyorlar?
Citrus yani limon, bergamot ve portakal gibi taze ve canlandırıcı notaları barındıran, temiz ve enerji verici nitelikleri sayesinde tercih ediliyor. Adını dünyanın en büyük tekne yarışlarında her sene yarışan Prada’nın ‘Kırmızı Dolunay’ anlamına gelen Luna Rossa isimli teknesinden alan ‘Luna Rossa’ parfüm buna şahane bir örnek. YSL Beauty’nin ikonik parfümlerinden L’Homme ise sedir ağacı, sandal ağacı ve güve otu gibi odunsu notaları seven erkekler için ideal, bu aromalar daha erkeksi kokuları benimseyenlerin tercihi oluyor genelde.
Daha baharatlı notalar da tercih ediliyor tabii… Karabiber, kakule ve zencefil gibi baharatlı notalar kokuya sıcaklık ve derinlik katıyor genelde. Viktor & Wolf Spice Bomb bu notalara sahip.
Su notaları erkekler arasında son dönemde oldukça yaygın olarak kullanılıyor. Genellikle temizlik, ferahlık ve incelik duygusuyla ilişkilendirilen bu notalar tende taze ve canlı bir duygu uyandırır, aynı Giorgio Armani Acqua Di Gio parfüm gibi.
Hem kadınlarda hem de erkeklerde sevilen vanilya, amber ve egzotik baharatlar gibi oryantal notalar da karmaşık, tutkulu ve daha şehvetli profil tercih edenlerin kullandığı seçimler oluyor. İkonikleşen Armani Code bunun en güçlü örneklerinden.
“Hem kendi olmayı hem de değerlerine verdiği sonsuz önemi ön planda tutan Z kuşağının, geçmiş jenerasyonların aksine, “signature scent” kavramına olan bakışı da oldukça derin ve anlamlı.”
Ufuk Batur
Ruh hali ve koku sizce bağlantılı mıdır?
Tabii ki. Parfümler modunuzu direkt olarak etkiler. Taze ve citrus bazlı kokular enerjinizi yükseltir. İçerisinde lavanta, tarçın gibi olan kokular rahatlamanızı sağlar. Çiçeksi ve oryantal notalı parfümlerse daha romantik, duyularınıza dokunan bir his verir. Odunsu ve baharatlı kokular ise özgüveninizi yükseltir. Ve en önemlisi parfümler sizi eskilere, güzel anılara götürür.
Gen Z’nin “signature scent” kavramına bakışı geçmiş jenerasyonlara oranla nasıl bir değişiklik var?
Geçmiş jenerasyonlara kıyasla, Z kuşağı kendi değerleriyle var olmanın gücünü ön plana koyan bir jenerasyon. Bu doğrultuda hem kendi olmayı hem de değerlerine verdiği sonsuz önemi ön planda tutan Z kuşağının, geçmiş jenerasyonların aksine, “signature scent” kavramına olan bakışı da oldukça derin ve anlamlı.
Parfüm, kendimizi ifade etmek ve dışarıdan nasıl bir insan olduğumuzu göstermek için güçlü bir sembol. Z kuşağının herkesin kullandığı popüler kokuları kullanmak yerine kendi imza kokularını aramaları şaşırtıcı değil. Kendilerini en iyi şekilde ifade edebilecekleri, kendileriyle özdeşleştirebildikleri özgün kokular arıyorlar. Kokularını da günleriyle, ruh halleriyle ve estetikleriyle eşleştirebilmek istiyorlar.
Z kuşağının belirgin özelliklerinden biri de yaşadıkları gezegene ve topluma karşı oldukça duyarlı olmaları. Çevreci, sosyal sorumluluk rolü üstlenen, yaptığı işler ile topluma fayda sağlamayı amaçlayan Z kuşağı, sürdürülebilirliğe verdiği önemle parfümde de yeniden doldurulabilir şişeler tercih ediyor.
Signature scent demişken; YSL Beauty’nin altı yıl sonra çıkarmış olduğu ilk erkek parfümü olan MYSLF imza notalarıyla nasıl bir hikayeden ortaya çıkıyor?
YSL Beauty MYSLF; 20. yüzyıl parfümerisinin belirleyici imgelerinden oluşan bir ikon olarak karşımıza çıkıyor. Ancak aynı zamanda o kadar modern ki, güzellik, kırılganlık ve gücün tüm yönleriyle erkekliğin hassas bir portresini de sunuyor. Yves Saint Laurent’ın sadece sanatıyla değil, aynı zamanda kişiliğiyle dönemine güçlü bir etki bıraktığını gördüğümüz bir sembol MYSLF.
MYSLF, gerçekten kim olduğunuzu kucaklamak ve maskülenliğin yeni bir temsilini sunmak konusunda güçlü bir simge. Sadece bir parfüm değil, modern maskülenliğin yeni bir vizyonu yani. MYSLF, YSL Beauty’nin ilk odunsu ve çiçeksi kokusu, bu hem geleneksel hem de duygusal bir deneyim sunuyor tüketiciye. Modernliği uzun süre devam ettiren özel bir koku.
MYSLF bir isimden fazlası olarak, “MYSELF” demenin en çarpıcı ve basit yolu aynı zamanda. Z kuşağına bir göndermede bulunarak, özgür konuşmanın ve değişen zamanın etkisiyle, günümüz genç erkekleri erkekliği farklı şekillerde tanımlıyor.
Parfümde turunç ve aromatik notaların yer aldığı parlak bir dengeye mevcut. MYSLF’in portakal çiçeğiyle eşleşen narenciye üst notaları, Calabria’nın bergamot kalbinin tınısı, aromatik çiçek notunu artırmak üzere tasarlanmış bir malzeme olan vert de bergamot ile eşleştiriyor.
YSL Beauty’nin teknolojik bir devrim yaratan buluşu SCENT-SATION, kişisel kimliğin ifadesinde nasıl bir rol oynayabilir?
YSL Beauty’nin devrim niteliğindeki koku tahmin cihazı SCENT-SATION, parfüm seçerken kişiselleştirilmiş bir yolculuğa çıkmayı mümkün kılıyor. Öncelikle tüketicilerin duygusal profillerini oluşturmak için bazı sorular soruluyor. Sonra EEG (elektroensefalografi) kullanılarak çalışan nöro bağlantılı bir kulaklık yardımıyla 6 farklı akor koklatılarak her koku notasının beynin belirli bölgelerinde tetiklediği elektriksel uyarılar ölçülüp, her koku notasının sinirsel aktiviteleri nasıl etkilediği kaydediliyor. Toplam 25 dakikalık seansın sonunda kişiye özel 3 farklı YSL Beauty parfüm önerisi sunuluyor.
Parfüm bilimi çok karmaşıktır, sadece insanların kişilik/tercihlerini anlamakla yetmez, aynı zamanda farklı parfüm ailelerini koklarken duygusal durumu anlamak da gerektirir. SCENT-SATION, güzellik deneyiminizi bir adım ileri taşıyarak kendinizle duygusal bağlantılar kurmanıza yardımcı olan bir cihaz aslında. Bu tekno-güzellik yeniliği sayesinde, parfüm seçiminizde daha özgün ve kişisel bir yolculuğa çıkabiliyorsunuz ve kimliğinize en uygun parfümü keşfedebiliyorsunuz.
“Geleneksel erkeklik algısı çoğu zaman erkeklerin kendilerini belirli standartlara uymayan şekillerde ifade etmelerini engeller. Bu, farklı stilleri ve güzellik seçimlerini keşfetme yeteneklerini sınırlayabilir.”
-Ufuk Batur
Peki, sizin bakım rutininizde sırasıyla neler var?
Öncelikle duşta Kiehl’s Calendula Yüz Yıkama Temizleme Jeli’ni tercih ediyorum. Kadife çiçeği özü ile geliştirilen bu temizleme jeli cildimi çok nazik bir şekilde arındırıyor ve yumuşak bir bakım sağlıyor. Tam mevsim geçişi dönemindeyiz, cildimizin nem dengesini korumak bu geçişlerde daha da önemli, ben de cildimin nem oranımı arttırmayı hedeflediğim için Kiehl’s Pure Serums ailesine ait Hyalünoraik Asit Serumu kullanıyorum ve üzerine de Kiehl’s Ultra Facial Nemlendirici uyguluyorum.
Göz çevresinde bilyesi ile masaj yapan, göz altı morluk ve halkalarına iyi gelen Lancôme Genifique Eye Pearl serumu sonrası Lancôme Renergie Göz Kremini göz bakımı için kullandığım ürünler arasında. Son ve en önemli olarak da tabi ki UV koruyucu. İnce yapılı ağır olmayan bir yapıya sahip Kiehl’s Ultra Light Daily UV Defense Sunscreen tercih ediyorum. Gece bakımında ise terchimin Lancôme Genifique Gece Kremi.
Parfümüm ise yıllardır aynı. Yeni ürünlerimizi denesem de 7 senedir YSL Beauty niş parfüm serisi Le Vestaire Des Parfums, Saharinne ürünü favorim, portakal çiçeği, misk notalarına bayılıyorum.
Toplumsal güzellik standartları çerçevesinde erkekler sizce bireysellikleri hakkında ne gibi zorluklarla karşılaşıyorlar?
Geleneksel erkeklik algısı çoğu zaman erkeklerin kendilerini belirli standartlara uymayan şekillerde ifade etmelerini engeller. Bu, farklı stilleri ve güzellik seçimlerini keşfetme yeteneklerini sınırlayabilir diye düşünüyorum. Geleneksel bakım ve moda kurallarından sapan erkekler, sosyal damgalanma veya alay konusu olabiliyor günümüzde. Bu onların bireyselliklerini benimsemelerini engelleyebilir. Toplum baskısı ile erkekler, belirli bir erkeklik imajına uyma konusunda akranlarının baskısına maruz kalabilir ve bu da gerçek benliklerini ifade etmelerini zorlaştırabilir.
Aynı zamanda medyada çeşitli erkek güzellik standartlarının sınırlı temsili, erkeklerin kendi bireyselliklerini yansıtan rol modelleri bulmasını zorlaştırabilir. Kültürel beklentiler ve normlar, erkeklerin güzellik açısından kendi bireyselliklerini ifade etmelerine nasıl izin verildiğini büyük ölçüde etkileyebilir. Bazı kültürler daha kabullenici olabilirken bazıları daha muhafazakar olabilir.
Bu zorlukların farkına varmak ve erkeklerin yargılama veya ayrımcılık korkusu olmadan bireyselliklerini ifade etmelerine olanak tanıyan daha kapsayıcı ve kabul edici bir toplum için çalışmak önemlidir. Bu engellerin aşılması konusunda ilerleme kaydediliyor ancak hâlâ yapılması gereken işler var.
Kapsayıcı ürünler, kampanyalar, iletişim dili veya bireyin kendi içine dönmesini teşvik eden her kampanya ile bizler de aslında bu engellerin önüne geçmeyi hedefliyoruz. MYSLF aslında bu standartları yeniden kuran, geliştiren bir duruş sergiliyor. Gerçekten kim olduğumuzu kucaklamak ve maskülenliğin yeni bir temsiline yol açmak konusunda güçlü bir simge olarak karşımıza çıkarken aynı zamanda parfümün isminin başında ve sonunda gördüğümüz M & F harfleri, Maskülen & Feminen arasında yeni bir geçiş ve köprü oluşturuyor.
Güzellik ve bireysellik arasındaki dengeyi nasıl yorumluyorsunuz?
Güzellik ile bireysellik arasındaki denge, kendi değerlerinize, tercihlerinize ve onu değerlendirdiğiniz bağlama bağlı olduğundan kişisel ve öznel bir değerlendirme olabilir. Kendinizi moda, stil ve kişisel tercihlerle ifade ederek bireyselliğinizi benimseyebilirsiniz mesela. Bu, güzelliği takdir ederken benzersizliğinizi sergilemenize olanak tanır.
Kendi cildinize güven duymak hem güzelliğin hem de bireyselliğin önemli bir yönüdür. Kim olduğunuz konusunda rahat olmak çekiciliğinizi artırabilir. Veya sizin için güzellik sadece bir his de olabilir. Eski güzel bir anıya tertemiz bir parfüm ile dönebilmek mesela.
Bu sebeple, toplumsal güzellik standartlarına uymakla bireyselliğinizi ifade etmek arasındaki dengeyi bulmak kişisel bir karar olmalıdır. Bu kavramlarda nasıl gezinmek istediğinizi seçebilirsiniz. Gerçek güzelliğin genellikle fiziksel görünümün ötesinde olduğunu ve sizin içten nasıl hissettiğiniz ile alakalı olduğunu unutmamak gerekli. Bu içsel nitelikler bireysellik için de gereklidir.
Sonuçta güzellik ve bireysellik arasındaki denge oldukça bireysel bir yolculuktur. Kendini kabul etmeyi, olumlu bir öz imajı ve başkalarının benzersizliğine değer vermeyi içerir. Bu, dünyadaki güzellik ve bireysellik çeşitliliğini kabul edip saygı gösterirken kendinize karşı dürüst olmakla ilgilidir.
Sizce bireylerin güzellik algıları nasıl bir dönüşüm içerisinde?
Güzellik algısı; kültür, teknoloji ve toplumsal değişimler gibi çeşitli faktörlerden etkilenerek sürekli gelişen bir kavram olmaya başladı. Farklı güzellik standartlarının benimsenmesine giderek daha fazla vurgu yapılıyor. Güzelliğe dair bakış açısı artık daha kapsayıcı, cinsiyet ayırt etmeyen ve kabul edici bir şekilde karşımıza çıkıyor.
Tüketiciler genel geçer güzellik algısından uzaklaşıp kendilerine en uygun ve aslında kendilerini en iyi hissedecekleri ürünleri kullanmak istiyorlar. Bu kapsamda L’Oréal olarak kişiselleştirilmiş hizmetler sunmaya çok önem veriyoruz.
Tüm alanlarda olduğu gibi artık kozmetik de teknolojiyle iç içe ilerliyor. Biz de L’Oréal olarak kendimizi bir tekno-güzellik şirketi olarak konumlandırıyoruz. Birçok markamızın cilt tipinize ve kendi zevklerinize göre kişiselleştirilmiş hizmet alabileceğiniz akıllı cihazları mevcut. Lancôme’da cilt analizinizi yaparak size en ideal bakım rutinini sunan Skin Screen, YSL Beauty’de 4000’e yakın farklı ruj tonunu dakikalar içerisinde üretmenize şans tanıyan yapay zeka destekli Rouge Sur Mesure gibi devrim niteliğinde cihazlara sahibiz.
Kozmetikte doğallık da günümüzde ön plana çıkan konuların başında geliyor. Bu doğallık sadece makyajda yakalanan doğal görünümü değil, çevre dostu ambalajlar ve doğal içerikleri de kapsıyor. Biz L’Oréal olarak 2030 yılına kadar tüm ürün ambalajlarında kullanılan plastiğin geri dönüştürülebilir veya biyo tabanlı kaynaklardan elde edilmesini hedefliyoruz. Lüks divizyonu özelindeki hedefimiz ise 2026 yılına kadar yeniden doldurulabilir seçeneği olan tüm serilerimizin satışlarının %30’unun yeniden doldurulabilir şişelerden gelmesi.
Güzellik endüstrisinin gelişiminde erkeklerin rolünü nasıl görüyorsunuz?
İlk olarak erkeklerin güzellik ürünlerine ilgilisi ve kullanımı her geçen gün arttığını konuştuk. Sadece parfüm değil, cilt bakımı ve makyaj kategorilerinde de önemli bir paya sahip olmaya başladılar. Bu sebeple erkeklerin spesifik ihtiyaçlarına yönelik büyük bir inovasyon ajandası var diyebilirim. Ve bu güzellik sektörünü büyütecek önemli bir segment.
Sektörel olarak erkekler hem çeşitli yönetim seviyelerinde hem de ürün gelişiminde kadınlara yönelik güzellik kategorilerinde farklı bakış açıları ile önemli bir çeşitlilik sağlıyorlar. Ürün dünyasının %100 içinden gelen bir kitle olmadıkları ve tamamen dışarıdan bakan bir göz oldukları için ters köşe katkılar sağlayabiliyorlar. Ben de onlardan biriyim diyebilirim.