Tala’nın NYFW çıkışı, kendi adını taşıyan markasına dair yıllarca süren incelikli araştırma, uygulama, duygular ve özenin bir bileşimi niteğinde. Nefes kesici Tannourine dağlarından aldığı ilhamla SS24 koleksiyonu, çok yönlü ve çarpıcı parçalardan oluşan bir yelpaze sunuyor. Koleksiyonun renkleri dağların manzaralarını yansıtıyor: Koyu yeşiller, sıcak turuncular, pembeler, saf beyaz, kireçtaşı beji ve kömür mavisi, giyeni de izleyeni de dağlar tarafından deneyimlenen günlük döngü içinde bir yolculuğa çıkarıyor. Her bir parçanın dokusu da dağların doğal güzelliğini yansıtıyor; yumuşacık ipekten dokunmaya davet eden dantel ve işlemelere kadar her tasarım, dağların topografyası içinde var olan uyumu aksettiriyor.
Kutsal el işlemesi uygulamaları, marka ruhunun özünü oluşturuyor. Lübnan ve Suriye’deki yerel zanaatkarlarla yakın iş birliği içinde hazırlanan her koleksiyonda, Levant’a özgü tığ işi ve karmaşık desenli kırkyamanın da dahil olduğu bir dizi el işi yer alıyor.
Bu iş birliği tamamen sürdürülebilirlik ve etik üretime kökten bağlılık temeli üzerine kurulu. Tala Barbotin Khalidy’nin estetik kimliğini oluşturan parçalar, Lübnan’daki her bir el işi ustasının kişiliğine ve tarzına değer atfediyor. Suriye’nin çizgili pamuklu ve ipek “Sayye” kumaşı da dahil olmak üzere tüm kumaşlar, Şam’daki elde kalan ürünlerle temin ediliyor.
Diğer yandan, markanın NYFW defilesi sadece Tannourine’in enerjisini bir dizi giysi üzerinde yansıtmaya odaklanmış değildi. Her modelin yanında, mevsim meyveleri, baharat ve çiçekleri saklamak için kullanılan birer mouneh kavanozu bulunuyordu. Modellerin kurutularak saklanan çiçek ve baharatları küçük torbalara doldurup yanlarına almaları için konuklara sunmaları, özellikle Tannourine’de mevcut olan bu değerli kırsal Lübnan geleneğini hayata dahil etti ve Tannourine bölgesinin doğal güzelliğinin zarif ama güçlü bir andacı oldu.