İstanbul’un hızına kapılırken yanına almanız gereken yegane insan: Ahmet Emin Hondor! Bu gece nerede ne olduğunu ya da bir kahve molası için en doğru durağın neresi olduğunu veya nasıl görünmeniz gerektiğini unutun. Sadece usulca onu takip edin. Kadrajdan çıkıp biraz da sözcükleri kullanıyoruz İstanbul sokaklarında.
Moda çekimlerinden illüstrasyonlar yapan bir arkadaşımın tasarımlarını kullanıyorum uzun süredir. Taşıdığı duygu, tavır ve derinlik beni çok etkiliyor. Fotoğraf seçimlerim de genelde güçlü bir tavır ya da derin bir duyguyu aktaran ifadeler doğrultusunda oluyor.
Arkadaşlarım ve kişisel gelişim koçumla. Ancak yazılı iletişimi daha çok tercih ediyorum.
Riva yolunda bir kafe! ‘Huzurlu yerim’ olarak hayal ettiğim yere çok benzeyen bir orman manzarasının içinde. Çok uzun, dev ağaçlar ve güneş ışığı birleşimi bende meditatif bir etki yaratıyor.
Siyah jean ve özgüven. İki şey oldu ama seçmek zor! (Gülüyor)
The Last Shaman ve Queer Eye. Bu ikisinin arasındaki uçurum, aslında hayatımın da bir özeti.
Ilık bir bahar havasında, köpekler ve güzel insanlarla birlikte bir parkta geçirilen… Kusursuz olacaksa resme bir “bloody mary” de eklenebilir.