Alessandro Michele’s Grand Return: Valentino’s Spring Summer ’25 Collection, ‘Pavillon des Folies’

FashionSeptember 30, 2024
Alessandro Michele’s Grand Return: Valentino’s Spring Summer ’25 Collection, ‘Pavillon des Folies’

Alessandro Michele, Valentino’nun “Pavillon des Folies” adını verdiği İlkbahar Yaz ’25 koleksiyonu için merakla beklenen çıkışını yaparak podyuma döndüğünde moda dünyası hep birlikte derin bir nefes aldı. Şıklık ve maksimalizm konusundaki benzersiz yeteneğiyle tanınan Michele, Valentino’nun DNA’sına kendi imzasını taşıyan estetiği kusursuz bir şekilde yerleştirerek hepimize güzelliğin gücünü ve giyinmenin keyfini hatırlattı.

Gucci’den 2023’ün sonlarında ayrılan Michele’nin moda dünyasına yeniden girişi merakla bekleniyordu ve ilk canlı defilesi bu beklentiyi fazlasıyla karşıladı. Zengin bir Fransız salonunu andıran bir ortamda düzenlenen defilenin loş ışığı, koleksiyonun romantik ve biraz da çökmekte olan ruhunu yansıtan bir ambiyans yarattı. Bu ilk defile, 20’li yılların Caz Çağı’ndan 60’lı yılların ışıltısına kadar geçmiş dönemlere bir saygı duruşu niteliğindeydi ve bu esin kaynaklarını modern bir cazibe anlayışıyla harmanlıyordu.

Michele’in “Güzellik nedir ki?” şeklindeki açılış sorusu, podyumda süzülen her bir görünümle ortaya çıkan bir arayışın temelini oluşturdu. Modeller, narin boncuklarla bezenmiş ipek elbiseler, tüylerle süslenmiş etek uçları ve eski Hollywood sofistikeliğini yansıtan düşük bel elbiseler gibi bir dizi görkemli kumaşın içinde boy gösterdi. Bir nostalji hissi vardı, ancak Michele, dehasıyla bunu yeni ve çağdaş hissettirdi.

Harry Styles, Hari Nef ve Elton John gibi konuklar izlerken, koleksiyonun mesajı giderek daha da netleşti: güzellik neşeli bir eylem, hayatın geçici doğasına karşı meydan okuyan bir duruş. Michele defile notlarında “Bu bakış açısıyla güzellik, kaderimizin geçici ve belirsiz doğasından kaynaklanan ıstıraba bir çare olabilir” dedi. “Hayat dediğimiz o pavillon des folies içinde yolumuzu bulmamızı sağlayan bir çapa.”

Michele’in aşırılığı kucaklamanın gerçekten büyüleyici olabileceğini ustalıkla kanıtladığı bu koleksiyonda aksesuarlar ön plana çıktı Kalın, yaka kemiğini saran küpeler, karmaşık yüz takıları ve dramatik şapkalar modanın abartısız olması gerektiğini vurguladı. Yüzü çerçeveleyen peçeler gizemli bir dokunuş katarak koleksiyonun zengin, salondan ilham alan stilini daha da güçlendirdi.

Yine de, gösteriş ve süslemelerin arasında Michele, Valentino’nun tarihi geçmişinden uzaklaşmadı. Evin ikonik Valentino kırmızısı, akordeon yakalar ve büyük boy fiyonklar gibi imzası niteliğindeki unsurlar, Michele’nin yeni dönem vizyonuyla kusursuz bir şekilde harmanlanarak mevcuttu. Yere kadar uzanan şifon ve bol miktarda ışıltı, geçmişe saygı gösterirken geleceğe de işaret eden bir değişimin sinyallerini veriyordu.

Alessandro Michele’nin Valentino’daki ilk defilesi sadece bir geri dönüş değildi; bu bir beyandı – güzelliğin her haliyle neşenin nihai hakemi olmaya devam ettiğinin bir ilanıydı. İleriye baktığımızda, kesin olan bir şey var: Michele’nin Valentino ile yolculuğu daha yeni başladı ve yolun her adımını izliyor olacağız.

Author: Birce Naz Köş

RELATED POSTS