Sanatçının kendi idrarına batırılmış çarmıh imgesinin yaratıcısı Andres Serrano, işte tam bu yüzden 1987’nin “tartışma yaratan” fotoğraf sanatçısı. Kendi deyişiyle ‘hayatın temel öğeleri’ olarak tabir ettiği din, seks ve ölüm gibi konuları ele alarak toplumun geri kalanında tartışma yaratıyor. Serrano’nun
imgeleri hakkındaki soruları, ifade özgürlüğü ve çağdaş sanatın getirileri üzerine düşüncelerini öğrenmek icin bulduğumuz fırsatı kaçıramazdık.
1960’ların sonunda genç bir sanat öğrencisi olarak Brooklyn Museum Art School’da resim ve heykel eğitimi aldım. Fotoğrafa olan yaklaşımım her zaman aynıydı. Benim için fotoğraf amaca ulaşma yolunda bir araç; amaç ise bir sanat eseri yaratmak.
Tartışma veya provokasyon yaratmak beni hiçbir zaman alakadar etmedi, benim tek derdim düşüncelerimi hayata geçirmek. Genellikle en iyi provokasyon kasıtsız yapılandır. Uyarıda bulunmaksızın kendiliğinden gelişmesi daha iyidir.
“Tartışma yaratan sanatçı” olarak görülmek benim talihsizliğim. Bu şu anlama geliyor: İnsanlar benim tartışma yaratmamı bekliyor ve bunu yapmadığımdaysa hayal kırıklığına uğruyorlar. Bu benim sırtımda taşımam gereken bir yük haline geldi.
Artık haberlerde bu meseleyi duymadığımıza göre bir bakıma üstesinden gelindiğini düşünüyorum. Mevzu sanata gelince Amerika geri kalmış sayılabilir. Amerikalıların çoğu galeri veya müzeleri ziyaret etmektense daha çok sinemaya, konsere, spor müsabakalarına gidiyor veya sosyal medyada vakit geçiriyorlar. Söz konusu halk olduğunda sanat dünyası kendi zannettiği kadar büyük değil.
“Tartışma yaratan sanatçı” olarak görülmek benim talihsizliğim. Bu şu anlama geliyor: İnsanlar benim tartışma yaratmamı bekliyor ve bunu yapmadığımdaysa hayal kırıklığına uğruyorlar.
Ben daima mücadele veren bir sanatçı oldum, farklı zamanlarda farklı konularda mücadele verdim. Mücadele olmazsa sanatçı olunmaz. En azından benim olduğum türden bir sanatçı.
iPhone’u veya bilgisayarı olan herkesin potansiyel olarak geniş bir kitleye ulaştırabileceği bir fikre sahip olduğu bir çağda yaşıyoruz. Bunlar çoğunlukla da mantığa veya sağduyuya aykırı fikirler olabiliyor. Ne zaman birisi doğru bir şey söylese veya yapsa mutlaka buna muhalefet edecek kişilerin var olduğunu kabul etmek zorundasınız.
Üç yıl önce altı ayımı Küba’da fotoğraf çekerek geçirdim. Castro’nun fotoğrafını çekmek dışında yapmak istediğim her şeyi gerçekleştirdim.
Farklı serilerden farklı favorilerim var. “A History of Sex”- ten “Leo’s Fantasy”, “The Morgue”tan “Infectious Pneumonia”, “The Klan”dan “Imperial Wizard” bunlara örnek olabilir. Bir de “Black Supper”.
Gelmiş geçmiş en iyi tablo olduğu için “Mona Lisa”.
Richard Avedon, August Sander, Pierre Molinier, Paul Outerbridge, Man Ray, Horst, Diane Arbus ve Walker Evans yalnızca birkaç tanesi…
Bu kadar uzun yaşamış ve bu kadar fazla eser vermiş olmak.
Muhtemelen New York’taki galerimden ayrılmaktır.
Televizyon programlarından ve müzikten hazzetmiyorum.
Hâlâ patlamamış olması.