Anti – Alter Ego

Brontez Purnell, geliştirdiği Anti – Alter Ego projesinde benliğin performansını araştırırken, kimlik ile sanatın sınırlarına meydan okuyor ve iki kavramın arasında bir mekan hayal ediyor. 

Yazar Brontez Purnell’ın çalışması kişiliğin ve yapaylığın para-kurgusal yönüne öncelik verirken, bir yazar olarak Purnell, çalışmalarının ne kadarının gerçekten doğru olduğu konusunda sürekli sorularla karşı karşıya kalıyor. Purnell’in yazılı çalışmaları genellikle korkusuz ve sansürsüz bir dil ve kışkırtıcı hikaye anlatımı aracılığıyla tuhaflık ve kimlik temalarını araştırıyor. Seyircinin onu yazdığı karakterlerle eşitleme arzusu, insanlara belirli roller verme ihtiyacımızın ve tam tersine, kendimizi gerçekleştirme deneyimlerimizin bir belirtisi olarak görülüyor.  

Anti-Alter Ego, metin müdahalesini kullanan bir dizi Xerox sanat eseri, fotoğraf ve tablolardan oluşuyor. Metnin kendisi gerçeği temsil ederken, Purnell’ın ifade biçimiyle bir araya getirildikçe bu gerçek belirsiz bir hal alıyor. Purnell, eski Xerox teknolojisini ve çağdaş fotoğrafları kullanarak güncel kaygılarımızı geçmişimize bağlıyor. Benliğin inşası, geçmişimizin anlatılmasıyla bağlantılıyken ve bunu gerçekleştirmemiz, yaşam deneyimlerimiz hakkında kendimize anlattığımız para-kurgularla yakından bağlantılı oluyor. Purnell’ın çalışması aynı zamanda başkalarının bize zorla kabul ettireceğini tahmin ettiğimiz kimliğimizi önceden gerçekleştirme yollarımızı da araştırıyor. Eserler, aldığımıza inandığımız rolü oynamak için gösterdiğimiz çabanın yollarını çözmeye çalışıyor.