Moda severleri son zamanlarda polarize etmeyi başarmış, adeta maximalizme göz kırpan bu trendin başını Bella Hadid ve Iris Law gibi it girller çekiyor. Trendin temeli aslında çok basit; normalde birlikte görmeye alışık olmadığımız kumaşların, desenlerin ve parçaların birlikte kullanılıp, aksesuarlarla özgünleştirilmesi. Sosyal medyada pandemi sonrasında görmeye başlasak da, trendin temelleri 2000ler Japonya’sına dayanıyor ve Harajuku bölgesindeki gençlerin kültleşen tarzlarından ilham alıyor.
Pandemide herkesin eve kapanmasıyla popülerleşen DIY takı ve aksesuarlar, akımın temel taşlarından biri; rengarenk bolca tie-dye, gündelik objeler, rengarenk boncuklar ve oyuncaklardan yapılmış aksesuarlar, örgü bereler, balaklavalar, tozluklar ve eldivenler. En kritik nokta abartıya kaçmaktan çekinmemek ve kat kat giyinmek. Zamanında Coco Chanel’in söylediği ‘‘Evden çıkmadan aynaya bak ve bir parçayı üzerinden çıkar.’’ sözünü alıp, tersine çeviren akımda fazla diye bir şey yok. Pandemi sürecinde pijama ve ev kıyafetleriyle baskıya uğrayan bireysellik hissi, bu anti-fashion hareketiyle kendine yeni bir oyun alanı yaratıyor. En güzel yanı da sınırları yok ve yaratıcı olmak serbest.
Akımın popüleşmesinde TikTok, yaygınlaşan ikinci el kültürü ve akımı benimseyen markaların çoğalmasının payı büyük. 2020’de Marc Jacobs altında kurulan ‘Heaven by Marc Jacobs’ lookbook çekimlerini Japonya’da, Shoichi Aoki ile gerçekleştirdi. Aoki, 1997’de kurulan ve 2000 lerde Harajuku gençlerinin kültürünü oluşturan ve destekleyen ‘FRUiTS’ dergisinin kurucusu. Marc Jacobs’ın ilhamının özüne bu kadar sadık kalması ve Y2K tarzına artan ilgiyle, marka kısa zamanda büyük ilgi gördü.
Bu anti-fashion hareketi, moda dünyasında şimdiye kadar en korkulan ‘rüküş’, ‘absürt’, ‘çirkin’ gibi sıfatlara anlamlarını yitirtmekle kalmayıp, modanın belirli kalıplar ve kurallar içerisinde olması gerektiği algısını da bir tepki gösteriyor.