Bu sayıda gerçeklik ve kurgu arasında gidip geliyoruz. Araya bir lens sokarak gerçekliği bir nevi kurguya dönüştüren fotoğrafçılar bulduk. Ritim ve melodi ile günlük yaşamı kurguya çeviren müzisyenler ile konutuk. Röportaj yaptığımız sanatçılar yarattıkları şeylerle aklımızın alamayacağı dünyalara kapılar açtı… Sırada Alexandre de Betak var. Modanın Fellini’si olarak anılan tasarımcının stüdyosu olan Bureau Betak, yıllardır masallar ve kurgular yaratıyor.
Yaratıcı bir meslekte çalışıyorsanız Alexandre de Betak’ın ismi ile karşılaşmamış olmanız çok zor. Birkaç işini saymak gerekirse, Dior, Fendi ve Rodarte gibi markalara defile yapıyor, mobilya tasarımı yapıyor, kendi ve başkaları için mimari tasarımlar yapıyor, sergiler üretiyor; bu bitmek bilmeyen bir liste… “Yaratım süreci aynı” diyor işleri için, “her sektöre ayrı duyarlılık göstermek lazım sadece.”
A’dan Z’ye hazırladığı defilelere gelince, “Konuyla ilgili bir yönlendirme varsa onu dinliyorum. Çoğu zaman bir yönlendirme olmuyor, o yüzden ben yaratıyorum.” “Yaratıcı süreç, fikirleri ve ilhamları istenilen ile birleştirebilmek.” Uzun lafın kısası, adam başkalarındaki yeteneği kendi eşsiz dokunuşuyla parlatıyor.
Nasıl bu kadar takdire değer bir insan olduğunu anlayabilmek için çocukluğunu soruyorum. “Çocukken duyarlı olduğum her şeye hala duyarlıyım. 15 yaşındayken bir Vespa’m vardı, hala bir tane var. 5 yaşındayken robotlarım vardı, şu anda hala yüzlerce var. 7 yaşındayken fotoğraf çekmeye başladım, hala her gün çekiyorum.” Belki de çocukken yaptığımız şeyleri sürdürmemiz lazım, ne dersiniz?
En çok hangi işi yapmak onu heyecanlandırıyor? “Heyecan veren, hepsinin birleşimi. Heyecanı yaşadığım kadar engelleri de yaşıyorum ben. Yaptığım işin heyecanı, işin niceliğinde ve çeşitliliğinde. Aynı zamanda birçok projede, formda ve formatta çalışıyorum, bu bana heyecan veriyor. Bu yüzden deneyimlerim arasından seçim yapamam. Hepsini aynı şekilde ele alıyorum.”
“Raf Simons Dior’dayken yaptığımız defilelerin hepsi çok benlikti. Gerçi genel olarak yaptığım her şey hem ‘tam benlik’, hem de ‘tam onlarlık’ oluyor. Raf ile yaptığım işler benlik olduğu kadar Raf’lik ve Dior’luktu, Rodarte ile yaptığım işler da tam Rodarte’lik ve aynı zamanda benlikti.”
Bazıları ilham almak için onun tasarım ve işlerine bakarken, o, hiçbir zaman erişemeyeceği mükemmellik dışında ona neyin ilham verdiğini bilmiyor. Fakat kendini geliştirmeye inanıyor. “Her zaman kendini geliştirebilirsin. Her zaman birine daha çok dokunacak bir anı yaratabilirsin.” “Ben hislerinize dokunabilmek için müzik, ışık, koreografi ve özel efektleri kullanıyorum; bunlar şovları daha etkileyici kılmak için kullandığım birkaç araç.”
Yakında bininci defilesini yapmış olacak birinin, hangi işinin onu en çok etkilediğini söyleyebilmesinin ne kadar zor olduğunu tahmin edebilirsiniz. “Raf Simons Dior’dayken yaptığımız defilelerin hepsi çok benlikti. Gerçi genel olarak yaptığım her şey hem ‘tam benlik’, hem de ‘tam onlarlık’ oluyor. Raf ile yaptığım işler benlik olduğu kada Raf’lik ve Dior’luktu, Rodarte ile yaptığım işler da tam Rodarte’lik ve aynı zamanda benlikti.”
Yapmış olmayı istediği bir davet var mı? “Çok var! [Tam bir Fransız gibi gülerek…] Fakat onları yapmak için hala vaktim var!” Biri bir davetten bahsedince ister istemez aklım MET Gala’ya kayıyor. De Betak bir sonraki yılın temasını seçecek olsa, ne derdi acaba… “Man vs Machine harikaydı! [Bu soruyu cevaplarken acele etmiyor. Sonunda zor bir soru geldi.] Genelde ikilemler ve zıtlık üzerine, onları birbirine yakışır kılmaya çalışıyorum. Belki Yunanistan, Roma ya da Türkiye gibi hala muhafaza edilen bir yeri ve yüzyılı seçip, o tatta bir şeye yoğunlaşırdım.”
En sonunda tekrar kurgu meselesine geri dönüyoruz. İlk ilgimizi çeken son derece güzel, masalsı tasarımlarıydı ne de olsa. Onun için gerçeklik ve kurgu arasındakı git-geller nasıl? “Hayatı olduğu gibi kabul etmek zorunda değilsin, bence kendi hayatını istediğin şekilde sürebilirsin. Benim kendimde de denediğim şey, hayatı istediğim gibi yönlendirmek. Çocukluğumda resim çekerken, hayatımı, resmettiğim şeyleri, bakmak istediklerimi, kutlamak istediklerimi seçerek yönlendiriyordum. Yani yaptığım işte kurgu payı biraz var, evet, ama ben ona kurgu olarak değil de, paylaşmak istediğim şeyler olarak bakıyorum.” Lütfen devam et, Mösyö de Betak.