Demna’nın Balenciaga’daki görev süresi başından beri geleneklere -zevk, lüks, modanın nasıl görüneceğine kimin karar vereceği- meydan okumakla ilgiliydi. Şimdi, Gucci’ye geçmeden önceki son bölümde, kutlamadan ziyade yüzleşmeye yönelik bir defile hazırladı. İşte dolgulu omuzlar, meme’leştirilmiş debriyajlar, petrol sızıntılarını taklit eden geri dönüştürülmüş kotlar. İşte protest kapüşonlular, bantlı spor ayakkabılar, Met Gala’da giydiği siyah örtü. Ve uygun bir şekilde, girişte gördüğünüz ilk şey, alamadığı bir moda stajından gelen çerçeveli bir ret mektubu. Tam bir döngü, göz kırparak.
Demna bu deneyimi bir nevi anlatıyor. Ziyaretçiler, Demna’nın sesinin kendilerine rehberlik ettiği kulaklıkları takıyor, ancak bu, kendisinin yapay zeka tarafından oluşturulmuş bir versiyonu; hem samimi hem de mesafeli hissettiren gerçeküstü bir jest. Bir bakıma, tasarım ethosunu mükemmel bir şekilde yansıtıyor: internet sonrası çarpıtma yoluyla kırılan kişisel.
Geleneksel bir zaman çizelgesi ya da doğrusal bir hikaye anlatımı yok. Bunun yerine, parçalar konsepte göre düzenlenmiş – ikonlar, üniformalar, deneyler – izleyicileri couture ve karşı kültür arasındaki noktaları birleştirmeye davet ediyor. Dergi kapakları, kampanya fotoğrafları ve arşiv niteliğindeki basın kitleri, bir moda rüyasından geriye dönüşler gibi duvarlarda sıralanıyor. Bazı mankenler başsız; diğerleri ise adımlarının ortasında poz vermiş. Işıklandırma bile cazibeden kaçınıyor, hiyerarşiyi düzleştiren klinik bir parlaklık veriyor. Dikkat bandından yapılmış bir Birkin çantası, burada ilk couture’ünden bir elbise kadar ağırlık taşıyor.
Bu sadece bir geçmişe bakış değil, çağdaş modanın hatlarını yeniden şekillendiren bir tasarımcı için son bir noktalama işareti. Halka ücretsiz olarak açık olan ve Kering’in kurumsal mabedinin kalbinde düzenlenen sergi, aynı zamanda ince bir espridir: bu asla kapı bekçiliği ile ilgili değildi. Demna’nın Balenciaga’sı bir paradokstu -elitist ve demokratik, entelektüel ve meme-ready, couture ve cringe.
Şimdi, Gucci’deki bir sonraki bölümü çoktan harekete geçmişken, bu sergi bir övgü değil, bir tez olarak duruyor. Modanın sadece eskitilmediğini, tanıklık edildiğini, arşivlendiğini ve üzerinde tartışıldığını hatırlatıyor. Ve her zaman yıkıcı olan Demna, Balenciaga’dan tam olarak girdiği gibi çıkıyor: görmezden gelemeyeceğiniz bir ifadeyle.