Etrafınıza bir bakın, sağınızda solunuzda dövmesiz kaç kişi var? Gün geçtikçe bu rakam daha da düşüyor. Adeta dövme sanatçıları vücudumuza sonsuz bir kurgu bırakıyor. Dövme sanatçısı Barış Yeşilbaş’ın deyimiyle, “Dövmelerimize bakan biri bizimle ilgili birçok bilgiye ulaşabiliyor.” Eskiden başkaldırışın simgesi sayılan dövme, şimdilerde hayatımızı ele veren figürler. Galata’daki Tattoom Gallery’nin dövme sanatçılarından Barış Yeşilbaş ile dövmenin hazzını konuştuk.
Dövme yapmanın kesinlikle en büyük zevk aldığım kısmı bu diyebilirim. Bu işi kısa sayılabilecek bir süredir yapıyorum ancak arada sırada insanların yanıma gelip “Bana dövme yapmıştınız, hatırladınız mı?” demesi inanılmaz hoşuma gidiyor. Asla akıllarından silinmeyecek bir anımız oluyor, onların hayatında yer ediniyorum bir nevi.
Geometrik, asimetrik ve bolca renkli dövmeler yapmaya bayılıyorum. Aslında babamın mimar olması ve eline geçirdiği her kağıda desenler çizmesi beni aşırı etkilerdi ve bu yüzden geometrik çizgilere hep hayran oldum. Renk konusunda ise ilk işe başladığım stüdyoda hep renkli dövmelerin solduğunu ve asla güzel kalmayacağını söylerlerdi. Bu benim için bir meydan okuma olmuştu ve kendi kendime “renkli dövme yapacağım ve solmayacak” dedim.
” Bence dövmenin çok derin anlamlar taşıması gerekmiyor.”
Herhangi bir ritüelim yok ancak dışarıdan bakanlar hep aynı şekilde, aynı düzende ve aynı sıralamada hazırlandığımı görmüşler. Sanırım bunu bir ritüel olarak söyleyebilirim. Dövmeye başlamadan önce kafamda o dövmeyi defalarca yaparım; tüm çizgileri, renkleri kafamda kurgularım.
Kendini ifade etmek diyebilirim, ama hala bir başkaldırı var. Dövme eskisi kadar garip ve aşırı olarak karşılanmıyor. Bence dövmeler insanın hayatını anlatıyor. Benim dövmelerime bakan biri benimle ilgili birçok bilgiye ulaşabilir. Nelerden hoşlanırım, hayran olduğum film, kitap, müzik nedir ya da beni motive eden sözlerin ne olduğunu görebiliyorlar. Bir nevi günlüğüm diyebilirim.
Gerçekten cevaplaması zor bir soru ama başkasına yapıp “Keşke bende olsaydı” diyebileceğim bir dövmem var. Arkadaşıma Joker karakterini yapmıştım ve o kadar hoşuma gitti ki “keşke ben taşısaydım bunu” dedim.
Birçok sebebi var aslında ama en geneli çok genç yaşta verilen kararlar diyebilirim. Bence dövmenin çok derin anlamlar taşıması gerekmiyor. Kendimden örnek verecek olursam; neredeyse bütün dövmelerim çocukluğumla alakalı; sevdiğim diziler, çizgi filmler, kahramanlar, komik ve güzel anılar… Pişman olabilmem imkansız.
8 saat sürmüştü ve bütün kolu geometrik desenlerle doldurmuştum.
18 yaşımda Ankara Tunalı’da Ertuğ Pasajı’nda yaptırdım. Her Ankaralı ilk dövmesini o dövmecide yaptırmıştır.
İstanbul’un her sokağı ayrı ilham verici ama aklıma ilk gelenler Balat, vapur yolculukları, Adalar, Moda, Serdar-ı Ekrem, insana her seferinde başka şeyler fısıldayan Beyoğlu’nun arka sokakları.