BASED ISTANBUL NO 43

Bugün hala buradaysak, hala yola devam edebiliyorsak, hepimiz aynı sayfadayız.

Hata diye bir şey yok, kaybetmek diye bir şey yok, devam etmek, kazanmakla eşdeğer.

Peki ya hayal kurmak? Haz duygusunun bize dayattığı mutluluk amacı? 

Düşlerin, geleceği haber verdiğine dair bir inanç vardır. Düşler isteklerimizin gerçekleşmiş halini sunarak bizi yönlendirirler. Ancak düş gören kişi gerçek zannettiği bu sanrı içinde kaybolabilir. Düş görmek ruhsal eylemdir. Zaferin belirleyici özelliği ise insanın arzuları arasında gizlenmesidir. Peki bir hayal unutulduğunda nereye gider? 

Kazanma ihtimalimiz yaratılışımızla kısıtlanmıştır. Kaybetmek kolay, kazanmak ise daha kolay… Zor olan ise farkında olmak. Gerçekleri görmek. Deneyimlerini yanına alıp, dönüşerek yolculuğa devam edebilmek. Parametreler her zaman değişir; beklentiler artar, azalır. Doğrular değişkenlik gösterir. Mesele kendini her koşulda yeniden inşa edebilmektir. 

Bize göre kazanmak; bir yola çıkmaya karar vermek. Öyle büyük iddialı apansız olmak değil, kendin olmak ve bunun arkasında durabilmek. Bir gün geriye dönüp baktığınızda, kendinizle kaldığınızda mücadele etmeyi seçtiğinizi bilmek. Zafer istiyorsan savaşa hazır olmalısın. Korkmak yok. Kaçmak yok. Oyunun içinde kalmanın kuralı bu vazgeçmemek.

Hata yaptıkça gerçeğin tamamı keşfedilir. Kaybettikçe kazanan versiyonunuza en yakın halinize dönüşürsünüz. Hayat zor, çok zor. Kazanmak ya da kaybetmek değil; hayatta kalmak aslolan.

Güvendiğiniz her şey değişir; ama asıl soru şu: “Sen dönüşebildin mi?” Eğer hayatta kaldıysan, cevap “Evet.”. Ve sen, her zaman kazanırsın. “Kendinize depresyon veya düşük özgüven teşhisi koymadan önce, etrafınızı pisliklerle kuşatmadığınızdan emin olun.” Ve kendinize yüksek sesle şunu sorun; “Bu bir yarışsa kuralları benden başka kim koyabilir?”. Kazananlar kulübüne hoş geldiniz!

Satın almak için tıklayın.