“…bazen olan olmuştur, ve hiçbir sebebi yoktur.” Aktris’i izledikten sonra bu cümle zihnime kazınıyor. Hem Yasemin Derin’i hem de Pınar Deniz’i düşünelim; bu cümle sen de hangi duyguları açığa çıkarıyor?
Pınar Deniz: Ben sebepsiz bir eylemin olamayacağını düşünenlerdenim. Yaşadığım her duygunun derinlerde başka bir duyguya çarptığını ve sonucunda yeni bir eyleme dönüştüğünü biliyorum. Çok sevdiğim bir belgeselde Marlon Brando ‘Sen anılarınsın’ cümlesini kurmuştu. Olan her şeyin bir sebebi olduğunu ve bunun ama kötü ama iyi bir maziye dayandığını düşünüyorum. Deneyimlerimiz bizi olgunlaştıran, büyüten yeni olasılıklara hazırlayan anlardan oluşuyor.
Oyuncu olma fikri nasıl ortaya çıktı?
Pınar Deniz: Oyunculuk hep aklımda olan bir meslek değildi. Çevremdekiler benim iyi oyuncu olabileceğime benden daha çok inanıyordu sanırım. Onların beni desteklemesiyle bir ajansa kaydoldum ve ilk auditionumda role kabul edildim. Böylece serüvenim başlamış oldu. Bu duyguyu bir kere tattığınızda peşinden koşuyorsunuz, en azından benim için böyle başladı hikaye. Sürekli değişim ve gelişim hissini hayatımın merkezine alıyorum.
Kalp atışlarını hızlandıran bir senaryoda hangi duygular ağır basar?
Pınar Deniz: Hemen oynama arzusu. Beni heyecanlandıran bir senaryo okuduğumda kalp atışlarım hızlanıyor gerçekten. Korku ve heyecan duygusuyla beraber; “Acaba yapabilir miyim? Karakteri iyi çıkarabilir miyim?” soruları beliriyor kafamda. Heyecanlandığım bir hikayeyi okuduğum ilk andan itibaren karakteri sürekli kafamın içinde döndürmeye başlıyorum. Yürürken, yemek yerken, sohbet ederken… Her alanda benimle yaşamaya başlıyor. Karakteri çıkarana kadar iki kişilik bir yaşam sürmeye başlıyorum.
Geleceğe dair hayal kurmayı bıraktım sanırım. An’da olan ile ilgileniyorum. Hayallerimi, umudumu bugünün üzerinden korumaya bugüne dair cümleler kurmaya başladım.
-Pınar Deniz
Oyunculuğun nasıl bir evreden geçiyor?
Pınar Deniz: Bazen yoğun, bazen sıkışmış bazen coşkulu… Oynamaya karşı beslediğim arzuyu hayatımın hiçbir evresinde hissetmedim sanırım. Bir sevgiliye duyulan aşk gibi… Kendi içimde iniş çıkışları olan bazen beni yoran ama sevmekten vazgeçemediğim biri gibi. Bu tutku ile her zorluğu atlatacak güce sahibim.
Karakter inşa etmek senin için neyi ifade ediyor?
Pınar Deniz: Kendimi kenara bırakabildiğim, oynayacağım karakterin hayat görüşüne, inancına, duygularına yaklaşabildiğimde bir karakteri inşa etmiş oluyorum. Yeni biriyle tanışıyorum aslında. Nasıl ki hayatına giren bir insanı merak ediyorsun, onu tanımak için sorular soruyorsun karakter yaratmak da öyle. Onunla empati kurup ‘O’ olmaya çalışıyorum.
Oyunculuğun bir yolculuk ve kişilere dokunarak bir var olabilme sanatı olduğunu anlatan Pınar’ın evrenine doğru bir yolculuğa çıkmak için linke tıklayın.
Peki Pınar tüm bu değişen hayatın merkezinde kendi karakterini nasıl koruyor?
Pınar Deniz: Durarak, sindirerek. Hayatımda yaşadığım her şeyi sindirmeye çalışıyorum. Hayatı hem ciddiye alıp hem de şarkıda söylediği gibi ‘rüzgarda bir toz zerresinden ibaret’ olduğumu unutmuyorum.
İnsanın kendine ara verememesi ne üzücü. Sürekli kendimize maruz kalıyoruz.
-Pınar Deniz
Hayatın nasıl bir noktada; kendinle yüzleştiğin zaman bulunduğun yer seni tatmin ediyor mu?
Pınar Deniz: Bulunduğum yerden, olduğum insandan çok mutluyum. Her günüme şükredecek çok şey yaşıyorum. Ama insan değişen bir varlık. Varolduğu yerin hep ilerisini görmek daha da başarı elde etmek istiyor. Çocuk Pınar’a dönüp baktığımda bulunduğum konumdan dolayı benimle gurur duyar, gözleri ışıldayarak bakardı biliyorum. Ama insan her zaman daha fazlasını istiyor. Olduğumuz yerden bir adım sonrasını düşlemek bizi ayakta tutan. Hayalini kurduğun düzene kavuştuğunda kendini yeni bir maceraya atmak istiyorsun. Gün geçtikçe değişen hayaller ve dileklerin içerisinde buluyorsun kendini. Bu da hayatın kendisi zaten. İnsanı yaşamaya dair motive eden de sürpriz bir belirsizlik.
Neden – sonuç ilişkilerine inanır mısın? – Bu bağlamı sen hayatında kullanır mısın?
Pınar Deniz: Kesinlikle. Varoluşumuzun bir sebebi, yarattığımız her eylemin de geçmişten getirdiğimiz bir nedene dayandığını düşünüyorum. İnsanların negatif duygularını anlayabilmemin yegane sebebi bu. Mesela karşımdakinin kötü davranışını direkt üstüme alınan biri değilim. O kişinin geçmişine dair bir neden ararım. Sonuç beni negatif etkilemiyorsa o kişiyi anlamaya çalışır, empati kurmaya çalışırım.
“Kendinden sıkıldığın” anlarla nasıl başa çıkıyorsun?
Pınar Deniz: Kendimi yenilemeye çalışarak. Eğer yaptığım işten sıkılıyorsam hemen onu bırakmaya çalışıyorum. Bırakamıyorsam da kendime nefes alacak alanlar yaratıp olumlama yapıyorum. İnsanın kendine ara verememesi ne üzücü. Sürekli kendimize maruz kalıyoruz. Durağan ve dönüşmeyen biri olsaydım kendimden çok sıkılabilirdim.
Hayal kurmak hayatında ne kadar bir alan kaplıyor? – hayal kurmaya, onun için mücadele etmeye inanır mısın?
Pınar Deniz: Çocukluğum hayal kurmak ve yarattığım ütopyaya inanarak geçti. Hayatı yaşanılır kılan ne varsa ona inanmaya çalıştım. İçinde bulunduğum koşullar ne kadar zor olursa olsun hayalini kurduğum evrene inanmak, bir hayalin peşinden gitmek en büyük motivasyonumdu. Hala öyle hayalini kurduğum, gerçekleşmesini dilediğim her şeyin peşinden koşabilir kendimi sınırlandırmadan dilediğimi elde etmek için ne gerekiyorsa yapmaya çalışırım.
Çocukluğum hayal kurmak ve yarattığım ütopyalara inanarak geçti. Hayatı yaşanılır kılan ne varsa ona inanmaya çalıştım.
-Pınar Deniz
Geleceğe dair hayallerinde ne var?
Pınar Deniz: Geleceğe dair hayal kurmayı bıraktım sanırım. An’da olan ile ilgileniyorum. Hayallerimi, umudumu bugünün üzerinden korumaya bugüne dair cümleler kurmaya başladım. Karamsarlık duygusundan bahsetmiyorum asla. ’Büyüyünce nasıl bir ben hayal ediyorum?’ sorusu ‘Olduğum kişi şimdi ne yapmak istiyor?’ sorusuna evrildi. Benim için şekillenen hayat geleceğe dair kurduğum tüm cümleleri değiştirebiliyor.
Son okuduğun kitap?
John Berger, O Ana Adanmış
Bize son dönemde seni etkileyen bir filmden bahset!
Close, Lukas Dhont
Bir çocuğun ergenlik çağına girerken yaşadığı kimlik bunalımı bu kadar naif şekilde anlatılabilirdi.
Şu sıralar hangi şarkıyı mırıldanırken buluyorsun kendini?
I Can Never Go Home Anymore – The Shangri-Las
“Cause and Effect” playlistin?
Talent Pınar Deniz
Creative Direction & Interview by Duygu Bengi
Fashion Director Burak Sanuk
Photographer & Director Ergin Turunç
Hair & Make-up by Önder Tiryaki
Head of Talent and Content Management by Miray Kaya
Art Director Ecem Tungaz
Dop Celal Burak Özgül
Creative Team Can Kılınç, Ceydanur Demir, Şevval Küçüktır, Belgin Demirhan
Fashion Team Murat Kıvık, Samiye Seda Korkmaz, Yusuf Kanat
Production by BI Creative
Head of Production Yağmur Yıldız
Gaffer Okan Ateş
Photography Assistants Mehmet Çağrı Yılmaz, İzgi Yılmaz, Şimal Dilhan
Camera Assistant Gazi Yılmaz
Dit Emre Yılmaz
Hair & Make-up Assistant Doğukan Tuncer
Lighting Assistants Ali Şimşek, Beykan Baloğlu, Arda Seyrek
Talent Management by Tuba Taçan
Special Thanks to İletişim Deposu