Kendimi tanımlayabilmem çok zor, çünkü bence kendi halini çok düşünmek kişinin iyi bir sanatçı olmasının önüne geçer.
Çocukken kemancı olmaya karar verip vermediğimi hatırlamıyorum – ben sadece bir kemancıydım. Yolun beni nereye götüreceğini hayatımın o noktasında hiç düşünmedim, sadece her gün çalmaktan büyük zevk alıyordum.
Beethoven’ın keman konçertosu.
Bu, ikisinin arasındaki dengeye dayanıyor. Klasik müzik, bestekarın vizyonuna hizmet etmek ile müzik tekniğinde uzmanlaşmak konusunda bir çok talepte bulunur.
Sanırım genç olduğum ve günümüz dünyasında yaşadığım, ama eski zamanlara ait müzikleri 300 yıllık bir enstrümanla çalmaktan da büyük zevk aldığım için.
İlle de bir diğerine göre ‘daha iyi’sinin olup olmadığını bilmiyorum – sadece önce olduğundan daha iyi olmak var. Gelişmek için üzerinde çalışman gereken tek insan kendinsin – çevrendekilere bakmak sadece dikkat dağıtıyor ve kişiyi yavaşlatıyor. Benim görevim kendimi sürekli geliştirmek ve sevdiğim müziğin hakkını verebilmek.
Bence müzik kendi başına mükemmel.
Bir çoğunu çok sevdim, herhangi birini seçmek çok zor. Ama 11 yaşındayken Shlomo Mintz ve Ida Haendel ile Vivaldi’nin 4 keman konçertosunu çalmıştım, benim için çok özeldi.
Bu kemanı çalmak bir ayrıcalık ve onur – bunu asla unutmuyorum.
Dinleyiciler, yükselmemi sağlayan bir enerji yaratıyor. O seviyeye geldiğimde dinleyicinin beni takip etmesini umuyorum – yapabildiğim tek şey bu.
Gelişmek ve büyümek insanın arzusudur. Ben buna kemanımla müzik yaparken ulaşabiliyorum.
“Klasik müziğin en parlak genç yıldızları arasında gösterilen keman virtüözü Charlie Siem, Avrupa’nın en köklü oda topluluklarından biri olan Camerata Salzburg ile 10 Aralık, Perşembe akşamı İş Sanat’ta sahne alacak.“