Cosmo, punkçı bir anne ve çok kültürlü bir mahallenin çocuğu. Peckham’da büyüyen, liseyi de Adele ve Amy Winehouse gibi isimlerin gittiği BRIT School’da okuyan sanatçı, kariyerine geçen sene yayımladığı “Social Sites” ile başladı. Eski sevgilisini ve sosyal medyanın ilişkiler üzerine olan etkilerini konu alan parçasıyla ada basınının (Guardian, Independent, i-D ve Dazed and Confused) ilgisini çeken Cosmo Pyke, kaykay yapan, kocaman bir gülüşe sahip bir çocuktan çok daha fazlası.
“İkonik, anlayışlı, duygusal ve yanlış anlaşılan” olarak tanımladığı Z jenerasyonunun gücünü barındıran sanatçı, bir yandan gündelik hayatın mutluluğunu yaşarken bir yandan da toplumsal sorunların çözümlemesini misyon edinmiş bir karakter. Onu Güney Londra’nın sokaklarında bisikletiyle veya kaykayı ile gezerken, bir alt geçidin duvarlarını boyarken veya pub’da bir elinde sigarası bir elinde birası ile arkadaşları ile sohbet ederken görebilirsiniz fakat onu özel kılan, kafasında kurcaladığı büyük sorunlar. Cosmo, orta sınıfın toplumsal varoluşsal problemleri, Brexit sonrası İngiltere’nin sosyolojik yapısı, teknoloji – insan sorunsalı ve müzik endüstrisinin sanatçıları bir “ürün” haline getirmesi gibi konuları hem açıklamaları, hem de müziği ile işliyor.
I’m sitting alone, sipping a latte
Heartache every single time I wake up
The girl got me shake up
Friend wound her waist up on me
Now I found there’s nothing to say…
“Social Sites” ile yakaladığı başarının ardından 24 Şubat 2017’de “Just Cosmo” EP’sini yayımlayan sanatçı, bu çalışması ile güçlü vizyonunu tüm dünyaya tanıtma şansını yakaladı. i-D music class of 2017’de yer edinmesi ile beraber artan beklentinin üzerine çıkan “Just Cosmo”yu, gündelik ve sosyal dinamikleri soul ve caz ritimleri üzerinden samimiyetle irdeleyen bir çalışma olarak tanıtabiliriz. 5 şarkıdan oluşan, caz- soul- indie üçgeni içinde süzülen, King Krule ve Mac DeMarco’yu hatırlatan esnek gitar riff’leri ve esprili sözlerle süslenen albüm, kanımca Cosmo Pyke’ı geleceğin yıldızlarından biri haline getirdi ve yılın en iyi albümlerinden biri oldu.
Sadece işitsel yönüyle değil, albümü görsel yönden de samimi tutan Cosmo, analog kameralar ile çektiği kliplerle izleyeni bir çocuğun gözünden Güney Londra sokaklarında tura çıkardı. Albümün ön plana çıkan çalışması ise “Chronic Sunshine” oldu. Güneşli bir günün mutluluğu ile taçlandırılan parça, Cosmo’nun ilişkisini incelerken bir yanda da Peckham’ın kültürünü taşıyor. Bisikleti ile sokaklarda dolaştığı, pazaryerindeki satıcılarla selamlaştığı ve arkadaşları ile pub önünde sigara içtiği klip ise albümün bir özeti tadında.
Chronic sunshines forever
You know that it don’t really go
I’m getting spat out of Peckham
While you’re cycling home
It’s an ongoing circle
No sights to behold (sights to behold)
Vicious repetitions
While still cycling home
Yaratıcı endüstrinin b*ktan bir yapılanma olduğunu düşünen Cosmo, sosyal medya fanusunun içine düşmeden, sponsorlu klip çekmeden, mahallesinde dolaşırken, anneannesinin evinde takılırken yazdığı parçalar ile samimiyetini ve özgün vizyonunu birleştirerek 2017’nin en heyecan verici isimlerinden biri haline geldi. Şu sıralar 70HZ Recordings ile çalışan Cosmo, yakın gelecekte Grammy ödüllü prodüktör Frasier T ile stüdyoya girecek ve yükselişini sürdürmeye devam edecek gibi gözüküyor. Gelecekte ne olursa olsun, endüstrinin bir “ürünü” olmayacağını bildiğim Cosmo Pyke; duruşu, karakteri ve müziği ile 2017 yılında müzikseverlerin kaçırmaması gerektiği bir sanatçı.