Collars vs Colors – Levent Dokuzer

UnframedFebruary 13, 2025
Collars vs Colors – Levent Dokuzer

Olduğunuz yer her neresi ise; yaratıcı endüstrilerin bir parçası olduğunuzda bir sorumluluk taşırsınız. Bu sürekli gelişmeye açık olmak, kendiniz olma cesaretini bulmak ve sahip olduğunuz bu özgün dokunuşla yeniliklere kapı açan olabilmektir. Modadan sanata uzanan; niş kitlelerden büyük kitlelere uzanan farklı yolculuklar ardında kendi olma cesareti gösteren bireyleri ister. Bu büyük bir ekip işi; cesur olabilen yöneticilerin başarısı; yaratma cesareti olan özgür ruhların aklına düşen sıradışı bir adım… Hikayesi nasıl olursa olsun, bir markayı yaratabilmek cesaretin izlerini, bir markayı koruyabilmek kitleleri anlayabilmeyi, bir markayı anlatabilmek ise hayal gücünü hiç kaybetmemeyi işaret ediyor. Hepsi kusursuzca harmanlandığında da bireylerin zihinlerinde iz bırakan hikayeler anlatabilen birliktelikler ortaya çıkıyor. Bir ürün ya da bir deneyim sizin arkanıza aldığınız hikaye her ne ise cesaretiniz ve disiplininiz kadar var olabiliyorsunuz. Marka ve yaratıcılık üzerine fazlaca sorunun akıllarda olduğu bir dönemde; disiplin ve yaratıcılığı kusursuz bir dengede iş hayatına yansıttığına inandığımız bazı kişilere aklımızdaki soruları sıralıyoruz, sektörleri bambaşka olsa da temel başarı hikayelerinin ardında cesaretleri, disiplinleri ve yeniliğe olan bitmeyen tutkuları saklı.

DUYGU Seni kültür-sanat dünyasına yönlendiren tetikleyici güç neydi?

LEVENT İstanbul gibi dinamik bir şehirde büyümek, sanatı sadece izleyici olarak değil, aynı zamanda yaratıcı bir perspektiften deneyimleme isteğimi artırdı. Kültür ve sanat etkinliklerine olan ilgim, alternatif ve underground etkinliklerle genişlerken, seyahat etme tutkum da hayatımda önemli bir yere sahipti. Bir süre yolcu gemilerinde çalışarak dünyayı gezme şansı yakaladım ve bu süreçte farklı kültürleri deneyimleyip yabancı dilimi geliştirdim. İlk etapta tercümanlık, rehberlik ve sanatçı menajerliği gibi günlük işlerle başladım, ancak bu esnada kriz çözme becerilerim fark edildi ve kültür-sanat sektörüne profesyonel bir adım atmış oldum.

Kariyerimin başlangıcı Pozitif’te oldu. Orada, sanatın insanları bir araya getirme ve unutulmaz anlar yaşatma gücünü gördüm. Bu keşif, bana bir işten çok bir yaşam amacı sundu ve yaklaşık yirmi yıldır kültür-sanat sektöründeyim. Bugün, Zorlu PSM’de sanatın her türlüsünü daha geniş kitlelere ulaştırmak ve yeni nesil etkinliklerle sektöre katkı sağlamak için çalışıyorum. Sanatın topluma sunduğu değerin bir parçası olabilmek ve bu yolda katkı sağlayabilmek, hala aynı heyecan ve tutkuyla devam ettiğim bir yolculuk.

DUYGU Marka yaratmak mı marka kalabilmek mi daha zor?

LEVENT Bir marka yaratmak da marka olarak kalmak da kendi içinde zorluklar barındırıyor, ancak uzun vadede sürdürülebilir bir marka kimliği oluşturmanın daha karmaşık bir süreç olduğunu düşünüyorum. Marka yaratmak, heyecan verici ve yenilikçi fikirlerle bir hikaye inşa etmekle başlıyor. Ancak, o markayı yıllar boyu dinamik, ilham verici ve güvenilir tutmak – ki bu, sadece pazarda değil, aynı zamanda insanların zihninde de kalıcı bir yer edinmek demek – gerçekten çok yönlü bir çaba gerektiriyor.

Marka olarak kalabilmek, sürekli gelişim ve adapte olma becerisi istiyor. Örneğin, Zorlu PSM gibi kültür ve sanat odaklı bir platformda, marka kimliğini korumak ve genişletmek için yeniliklere açık olmak, toplumun değişen dinamiklerini takip etmek ve kitleyle derin bir bağ kurabilmek gerekiyor. Teknolojik değişimler, seyirci beklentileri ve kültürel eğilimler hızla dönüşürken bu değişimlere uyum sağlayıp, bir yandan da özünden kopmadan marka değerini korumak, yaratıcı ve stratejik bir denge kurmayı gerektiriyor.

LEVENT wears a shirt and a pant by Fhatt, a sweater by JW Anderson – V2K Designers and his shoes are Celine

DUYGU Bir marka nasıl sınırları aşıp, bireylerin kararlarını etkileyebilir?

LEVENT Bir marka sınırları aşmak istiyorsa, insanların hayatlarına sadece ürün veya hizmet sunarak değil, onlarla aynı frekansta buluşarak dahil olmalı. Yani bir markanın insanların kararlarını etkileyebilmesi için hayatın içinden bir ‘anlam’ sunması gerek. Bu, onların tutkularını, ilgi alanlarını ve değerlerini paylaşmak demek. Mesela, bir konser ya da sanat etkinliği düzenleyen Zorlu PSM sadece bir mekân olmaktan öteye geçiyor ve insanların sosyal hayatının bir parçası haline geliyor. İnsanlar bir etkinliğe geldiklerinde sadece gösteriyi izlemiyor; kendilerini ifade edecek, sosyalleşecek ve bir topluluğun parçası olacakları bir deneyim yaşıyorlar. Eğer bir marka, bireylerin hayatında böyle bir anlam yaratabiliyorsa, sadece bir tercih olmaktan çıkıp bir ‘yaşam tarzı’ haline gelir. Biz bu sebeple uzun zamandır Dünyan Değişsin söylemini kullanıyoruz.

DUYGU Bir marka için yaratıcı olmak ne kadar önemlidir?

LEVENT Bir marka için yaratıcı olmak, sıradanlıktan sıyrılıp rakiplerden ayrışmanın en güçlü yollarından biri. Yaratıcılık, sadece dikkat çekmek için değil, aynı zamanda insanları uzun vadede markaya bağlı kılmak için de kritik. Bugün insanlar, yalnızca işlevsel bir ürün veya hizmet değil, aynı zamanda heyecan verici, yenilikçi ve ilham veren deneyimler arıyor. Dolayısıyla yaratıcı bir marka, insanların zihninde daha kalıcı ve etkili bir yer ediniyor.

Sanat ve kültür dünyasında faaliyet gösteren bir marka olarak biz, etkinliklerini yaratıcı dokunuşlarla unutulmaz kılmayı hedeflediğinde, sadece gösteriler değil, bir bütün olarak sunulan atmosfer izleyici için farklı bir deneyime dönüşüyor. Bu yaklaşım, markanın bir ‘mekân’ ya da bir ‘hizmet’ olmaktan öteye geçerek bir yaşam tarzına ve deneyim platformuna dönüşmesini sağlıyor. Bu yaratıcı vizyon, insanları markayla bağdaştırırken aynı zamanda onların tercihlerinde de etkili bir rol oynuyor.

DUYGU Kültür-sanat alanında marka kalabilmek için hassasiyet noktaların nedir?

LEVENT Kültür-sanat alanında marka olarak kalabilmek, yalnızca mevcut izleyiciye kaliteli içerik sunmak değil, aynı zamanda onları hayatın farklı alanlarında da yakalayabilmekle mümkün. İzleyiciyle kalıcı bir bağ kurmak için, markaların yalnızca ana faaliyet alanlarında değil, farklı platform ve alanlarda da kültür-sanat tüketicisinin karşısına çıkması önemli hale geliyor. Bu yüzden markanın sınırlarını genişleterek, örneğin dijital projeler, özel etkinlikler, yaratıcı iş birlikleri gibi alanlarda yer alarak izleyicinin hayatında daha fazla yer edinebiliyoruz. Bizim şu anda en çok çaba gösterdiğimiz ve uğruna “savaş” verdiğimiz nokta da tam olarak bu: kültür ve sanatı hayatın her alanına taşımak, insanların beklemedikleri anlarda karşılarına çıkarak onları sanata daha yakın hissettirmek. Bu şekilde markayı bir “platform” haline getiriyor ve izleyicinin hayatında kalıcı bir iz bırakıyoruz.

“Teknolojik değişimler, seyirci beklentileri ve kültürel eğilimler hızla dönüşürken bu değişimlere uyum sağlayıp, bir yandan da özünden kopmadan marka değerini korumak, yaratıcı ve stratejik bir denge kurmayı gerektiriyor.”

DUYGU Trendleri yakalayan değil yaratan olabilmek nasıl mümkün?

Trendleri yakalamaktan öte onları yaratabilmek, güçlü bir vizyon ve bu vizyonu hayata geçirecek yaratıcı bir ekiple mümkün. Bir markanın trend belirleyici olabilmesi için, içinde bulunduğu alanın ötesine bakabilmesi ve yenilikçi düşünceye açık olması gerekiyor. Bu noktada, farklı bakış açılarına sahip, yaratıcı, dinamik bir ekiple çalışmak çok değerli. Çünkü trend yaratmak, tek başına bir fikirden değil, çeşitli yeteneklerin ve perspektiflerin bir araya gelmesiyle doğuyor. Ayrıca, izleyiciyle güçlü bir bağ kurabilmek için, onların beklentilerini iyi analiz edebilmek, sadece bugünü değil geleceği de öngörmek şart. Bu analiz ve öngörü sürecinde iyi bir ekibin katkısı, markayı sıradanlıktan uzaklaştırarak onu yenilikçi bir pozisyona taşıyor. Hem ekip içinde özgür fikir akışını desteklemek hem de bu fikirleri stratejik bir çerçevede geliştirmek, markanın trendleri yaratma gücünü artıran unsurlar arasında.

DUYGU Zorlu PSM’nin sadece İstanbul’un değil, ülkenin kültür-sanat gündemini yönlendiren bir yapısı var. Bu anlamda tiyatro ve sahne sanatları alanındaki çalışmalarınızı daha detaylı dinlemek isteriz. Buradaki yenilenmenin ve yükselmenin öncüsü olabilmenin arkasında yatan hikayeyi bize anlatır mısın?

LEVENT Zorlu PSM, kurulduğu günden bu yana, yalnızca İstanbul’da değil, Türkiye genelinde kültür-sanatın nabzını tutan ve yönlendiren bir platform haline gelmeyi hedefledi. Sahne sanatları ve tiyatro alanında gerçekleştirdiğimiz çalışmalar, bu misyonun en güçlü yansımalarından biri. Türkiye tiyatro sahnesine sadece yerli ve yabancı yapımları taşımakla kalmıyoruz; aynı zamanda özgün prodüksiyonlar ve yenilikçi yaklaşımlarla izleyiciyi sürekli farklı deneyimlerle buluşturuyoruz.

DUYGU Bir marka en büyük etki alanına sahip unsurken, etkileyici personaları içeriğinin eksenine alma ihtiyacı neden duyar?

LEVENT Bence bir marka, geniş bir etki alanına sahip olabilir; ancak günümüzde etkileyici personalar, markanın mesajını daha kişisel ve ilgi çekici hale getirir. İnsanlar genellikle bir hikayeyi veya fikri gerçek kişiler üzerinden daha kolay bağdaştırabiliyor, bu yüzden markalar içeriklerinde etkileyici personalara yer vererek mesajlarını daha samimi ve erişilebilir kılmayı amaçlıyor. Biz de aslında bu yaklaşımı programlamamız ve iç yapımlarımızla hayata geçiriyoruz. Kendi sahnemizde, gerek dünyaca tanınan isimleri gerekse yerel kültüre ilham veren sanatçıları ve düşünce liderlerini izleyiciyle buluşturarak onların hikayelerini görünür kılıyoruz.

DUYGU İçeriğin her şey olduğu bu dönemde bir marka ürününü nasıl içeriğe dönüştürebilir ve nasıl özgün kalabilir?

LEVENT İçeriğin her şey olduğu bu dönemde, bir markanın ürününü içeriğe dönüştürebilmesi, onu sadece bir “ürün” olmaktan çıkarıp hikaye anlatımının merkezine koymasıyla mümkün. Bir marka, ürününü özgün bir içerik haline getirmek için önce onun değerini, amacını ve izleyiciye kattığı anlamı belirlemeli. Böylece ürün, basit bir nesne veya hizmet olmaktan sıyrılıp insanların yaşamlarına katkı sağlayan bir deneyim veya ilham kaynağı haline geliyor. Bu sürecin başarısında güçlü bir ekiple çalışmanın büyük etkisi var. Farklı disiplinlerden gelen ekip üyeleri, ürünü çeşitli açılardan değerlendirebilir ve özgün bir hikaye yaratabilir.
Bu hikaye, markanın değerlerine sadık kalırken yenilikçi bir bakış açısı sunar. Örneğin, Zorlu PSM’de biz de etkinliklerimizi içerik olarak ele alıyor; onları ilgi çekici bir program akışıyla, izleyicilerin farklı perspektiflerden bağlantı kurabileceği bir deneyime dönüştürüyoruz. Özgünlüğümüz ise, yerel ve global kültürleri harmanlayarak çok sesli bir anlatım dili geliştirmekten geliyor.

DUYGU Yaratıcılığını korumak için ne yapıyorsun?

LEVENT Yaratıcılığımı korumak için kendimi sürekli yeni deneyimlere ve farklı bakış açılarına açık tutmaya çalışıyorum. Sanat, kültür ve güncel gelişmeleri takip etmek, seyahat etmek ve alternatif etkinliklerde bulunmak beni en çok besleyen kaynaklardan. Farklı kültürlerde geçirilen kısa bir süre, okuduğum bir kitap ya da izlediğim bir film bile düşünce yapımı yenileyip yaratıcılığımı tetikliyor. Çok iyi bir gözlemci olduğumu düşünüyorum; ortamı koklayıp doğru analizler yapabilmek, etrafımdaki detayları fark etmek ve anlamlandırmak, yaratıcı düşüncemin temelini oluşturuyor. Ayrıca, kendimi zorlamak için tam da ilgi alanım olmayan konularda kurslara katılmayı alışkanlık haline getirdim. Çoğunu yarıda bıraksam da bu deneyimler bana güvenli alanımdan çıkma cesareti kazandırıyor ve zihnimi diri tutuyor. Düzenli olarak yazı yazmak ve spor yapmak ise hem düşüncelerimi ifade etmemi hem de farklı bakış açıları geliştirmemi sağlıyor. Tabii, ilham verici ve yaratıcı bir ekiple çalışmanın da bu süreçte büyük rolü var. Ekip içindeki fikir alışverişleri ve beyin fırtınaları, birlikte yaratıcı çözümler bulmamıza olanak tanıyor. Onların perspektifleri, yenilikçi kalmamı ve hem profesyonel hem de kişisel anlamda gelişmemi destekliyor. Bu sayede yaratıcılığımı sürekli besleyerek dinamik ve açık fikirli bir yapıyı koruyorum.

DUYGU Bir marka yaratıcı olabilmek için nasıl bir bakış açısına sahip olmalıdır?

LEVENT Bir markanın yaratıcı olabilmesi için dünyaya sürekli yeni bir merakla bakan, alışılmışın dışında düşünmeye cesaret eden bir ‘persona’ya sahip olması gerekir. Ancak yaratıcı bir marka oluşturmak, yalnızca yaratıcı fikirlere sahip olmakla bitmez; uzun bir yolculuk ve sağlam bir kaynak gerektirir. Bu yolda iddialı ve aynı zamanda sabırlı olmak önemlidir, çünkü gerçekten güçlü bir marka yaratmak zamanla inşa edilir. Bu tür bir marka, sıradan olanın ötesine geçip günlük hayattaki detayları farklı bir gözle gören, çevresine adeta bir ‘sanatçı’ gibi bakan bir karakterdedir. Mevcut olanı yorumlamakla kalmaz; gerekirse kuralları esnetir veya baştan yazar. Kendi tarzını korurken, zamanın ruhunu yakalayan bir ‘trendsetter’gibi hareket eder. Kimi zaman geçmişten ilham alır, kimi zaman geleceğe dokunan yenilikçi adımlar atar. Bu yaratıcı vizyon, hem özgün hem de zamansızdır. Ancak bu vizyonu sürdürebilmek için markanın hem tutkuyla iddialı bir duruşa hem de sürece inanan bir sabra ihtiyacı vardır. Dünyanın farklı köşelerinden ilham alan, hayatın tüm renklerini içeren bir marka kimliği, zamanla beslenip geliştiğinde gerçekten etkili ve kalıcı hale gelir.

DUYGU İçerik üretimi kavramının pik yaptığı bir dönemde bir markanın sorumluluğu nasıl bir çerçevede artıyor?

LEVENT İçerik üretiminin zirveye ulaştığı bu dönemde, bir markanın sorumluluğu yalnızca ürün veya hizmet tanıtımını yapmanın ötesine geçiyor; toplumla kurduğu bağları güçlendirme, değer yaratma ve güven tesis etme sorumluluğunu da üstleniyor. Marka, içeriklerinde izleyicilere hitap etmenin yanında, onların hayatına anlam katacak, onları düşündürecek veya ilham verecek nitelikte mesajlar sunmak zorunda. Bu, içeriklerde dürüstlük, özgünlük ve toplumsal fayda odaklı bir yaklaşımı gerektiriyor. Aynı zamanda bir markanın sorumluluğu, toplumun haleti ruhiyesini gözetmekten de geçiyor. Toplumsal hassasiyetleri dikkate almak, markanın içeriğini doğru zamanda, doğru tonda ve doğru mesajla sunması gerektiğini ifade ediyor. Kime, hangi zamanda ve nasıl bir içerik sunduğumuzun farkında olarak hareket etmek, markayı izleyicinin gözünde güvenilir bir kaynak haline getiriyor. Bu, markanın yalnızca ticari kimliğini güçlendirmekle kalmaz; aynı zamanda, toplumla olan bağlarını da derinleştirir.

Özellikle bilgiye erişimin bu kadar kolay olduğu bir dönemde, içerikler aynı zamanda bir tür rehber işlevi görüyor. Bu yüzden markalar, yayımladıkları her içerikte bilgiyi sorumlulukla ele almak, etik değerleri göz önünde bulundurmak durumunda. İçerik sadece eğlendirici ya da bilgilendirici değil; markanın temsil ettiği değerlere uygun ve topluma pozitif bir etki yaratacak şekilde sunulmalı. Böylece marka, ticari bir kimliğin ötesinde güvenilir bir içerik kaynağı ve bir rehber haline gelir.

DUYGU Her şeyin birbirine benzediği bir dünya düzeninde; markanızın özgünlüğünü korumak için ne yapıyorsunuz?

LEVENT Öncelikle kendi değerlerimize sadık kalıyor ve gerektiğinde risk almaktan çekinmiyoruz. Özgün kalabilmek, çoğu zaman yeni bir şey denemeyi ve bu süreçte alışılmış kalıpların dışına çıkmayı gerektiriyor. Risk almak, bir yandan farklı yollar keşfetmemize olanak tanırken, markamızı sıradanlığın ötesine taşımamıza yardımcı oluyor. Her şeyin acil olduğu bu dünyada yaratıcı sürece kaliteli zaman ayırmak, özen göstermek özgünlüğümüzü destekleyen unsurlardan biri. Bu, markamızın projeleri üzerinde sadece rutin iş akışında ilerlemek yerine, zaman zaman durup işleri geniş bir perspektiften değerlendirmeyi, hatta uzaktan bakarak stratejimizi yeniden gözden geçirmeyi içeriyor. Kimi zaman, işin yoğun temposundan çıkıp mesafeli bir bakış açısıyla değerlendirme yapabilmek, markanın yönünü daha net görmemize ve yeni yaratıcı fikirleri daha sağlıklı bir şekilde entegre etmemize olanak tanıyor.

Ayrıca hem yerel değerlerimizi koruyup geliştirerek hem de evrensel bir bakış açısını benimseyerek farklı kültürel unsurları harmanlıyoruz. Bu denge, markamıza kendine has bir karakter kazandırırken aynı zamanda izleyicinin her seferinde kendine özgü bir deneyim yaşamasını sağlıyor.

DUYGU Yayıncılığın korunmasında ve gelişiminde sektörel sorumluluğunuzu ne oranda taşıyorsunuz? Öte yandan bir kültür-sanat kurumu olarak basında hak ettiğiniz alanı bulmak günümüz içerik akışında ne kadar mümkün?

LEVENT Yayıncılığın korunması ve gelişiminde sektörel sorumluluğumuzu oldukça yüksek bir öncelik olarak görüyoruz. Bir kültür-sanat kurumu olarak, toplumda sanatı ve kültürü geniş kitlelere ulaştırmak yalnızca kendi faaliyetlerimizi sürdürmek değil, aynı zamanda kültür-sanat yayıncılığına destek olmak ve bu alandaki içerik üretimini teşvik etmek anlamına geliyor. Bu yüzden sektöre katkı sağlayabilecek iş birlikleri geliştirmeye, sanatçılarla medya arasındaki bağlantıları güçlendirmeye ve toplumun kültür-sanat içeriklerine daha fazla erişebilmesini sağlamaya önem veriyoruz. Ancak günümüzün hızlı içerik akışında kültür-sanatın hak ettiği alanı bulması gittikçe zorlaşıyor. Güncel medya dinamikleri, kültür- sanat gibi derinlikli ve uzun soluklu içeriklerin görünürlüğünü sınırlayabiliyor. Yine de özgün içeriklerle fark yaratmaya,
dijital platformları etkili bir şekilde kullanarak sanatseverlere ulaşmaya çalışıyoruz. Bu durum markamızın yazılı ve dijital basında yer bulması için yenilikçi yollar denemeyi, sosyal medya platformları gibi sanatseverle doğrudan iletişim sağlayan kanallardan yararlanmayı gerektiriyor. Biz Zorlu PSM olarak bu sorumluluğumuzu yerine getirirken güncel eğilimleri takip ederek kendi mecralarımızı ve Zorlu PSM’nin ulaşılabilirliğini üretip büyütmeyi de seviyoruz. Senelerdir basılı olarak ürettiğimiz PSM gazetemiz, özel röportajlar, sanatçı ve etkinlik yazılarıyla geniş içerik sunan bir blogumuz, her müzik türüne yer verdiğimiz bir dijital radyomuz ve özgün içeriklerle izleyicileri buluşturan içerik üreticisi kimliğimizin dijital ekrandaki yansıması diyebileceğim yüksek erişime sahip kapsamlı bir YouTube kanalımız var. Açıldığımız günden bu yana seneler içinde oluşturduğumuz Zorlu PSM dünyasını sanatseverlere tek bir platformdan bir arada sunmak amacıyla da bu sezon Zorlu PSM App’i kullanıcılarla buluşturduk. Kurum olarak hem içerik hem de kullanıcı deneyimi açısından her zaman önem verdiğimiz dijitalleşme sürecimizle sanatseverle daha da yakın olmayı hedefliyoruz. Aslında bu çalışmalarımız kültür-sanat içeriklerini geniş kitlelere ulaştırmak için sadece birer araç değil, aynı zamanda sektöre değer katan, farklı deneyimlerle sanatseverleri ‘sanat’ çatısı altında buluşturan kalıcı platformlar haline geldi. Bu katkı tek taraflı değil; sektörü besleyen, kültür-sanat alanına değer katan içeriklerimizi her geçen gün genişletiyor, elimizden geleni arttırarak yapmaya devam ediyoruz. Böylece, kültür-sanat yayıncılığını sadece desteklemekle kalmayıp, içerik üreten ve yeni medyada kültür-sanatın görünürlüğünü artıran bir platform olarak sektördeki yerimizi güçlendiriyoruz.

From Based Istanbul N°44 – Confessions Issue. “World is basically a “dynamic” mess of jiggling things. You need to confess your messy parts first.” Buy your copy now!

In conversation with Levent Dokuzer

Creative Direction and Words by Duygu Bengi

Fashiıon Direction by Burak Sanuk

Photographed by Burcu Karademir

Fashiıon Editor Birce Naz Köş, Murat Şentürk

Hair by Enes Sakızcı

Make Up by Zeynep Dombaycıoğlu

Creative Team Belgin Demirhan, Melike Duman, Tunga Yankı Tan, Umutcan Öncü

Photogtaphy Assistant Furkan Irmak

Styling Assistantants Can Demirkıran, Melek Kaya, Zeynep Naz Gümrükçü

Hair Team Yiğithan Yılmaz

Gaffer Ömer Rauf Aksoy

Gaffer Assistants Halil Demircan, Harun Ateş

Best Boy Taner Altundaş

Author: Based Istanbul

RELATED POSTS