DUYGU Bu mesleğe seni yönlendiren, tetikleyici güç neydi?
SAMİ İnsanların üzerindeki etkisi galiba. Tesir çok güçlü bir duygu. Toplumun beğenisini yönetebilmek veya düşüncelerini şekillendirebilmek beni heyecanlandırıyor. Bir reklamın, bir hikayenin insanların günlük hayatında yer edinmesi, konuşulması, paylaşılması bana çok büyük zevk veriyor. Başka hayatlara dokunduğumu hissediyorum. Bir dönüşümün parçası olduğuma inanıyorum.
DUYGU Marka yaratmak mı marka kalabilmek mi daha zor?
SAMİ Her ikisinin de zorlukları var. Ama ben taze kalabilmenin daha zor olduğunu düşünüyorum. Belki bir boşluk bulup kendinize bir yer edebilir, kısa süreliğine meşhur olabilirsiniz ama sürekli zirvede kalmak için kendini bilmek, toplumu tanımak ve her daim güncellenebilmek gerekiyor. Bir anlam arayışında olabilmek ve kendinle sürekli uğraşmak en zoru. Pozitif bir tatminsizlik seni yerinde saymaktan çok daha ileri bir yere götürüyor. Acı yoksa başarı da yok galiba.
SAMİ wears a full look by Burberry.
DUYGU Bir marka nasıl sınırları aşıp, bireylerin kararlarını etkileyebilir?
SAMİ Markalar bize olabileceğimiz potansiyellerimizi gösterir. Bugünümüzü değil bize inanan insanlarla fırsatlarla dolu bir dünyada olduğumuzda yaşayabileceğimiz gerçekliği anlatır. Bir anlamda bizi geleceğe hazırlar. Bir umuttur yaşatan insanı. Kahramanın yolculuğu her zaman vardır. Asla marka ile tanıştıktan sonra aynı olmaz kahramanın hayatı. Hayat yerinde saymayacak kadar kısa, başkaları tarafından kısıtlanmayacak kadar güzel. Bir anlamda kırmızı hap mı mavi hap mı? Potansiyelinin peşinde bir yola çıkmaya hazırsan her zaman yeni bir macera mümkün.
DUYGU Bir marka için yaratıcı olmak ne kadar önemlidir?
SAMİ Nefes almak kadar önemli bence. Yaratıcılığı tüm süreçlerine katacaksın, bir yaşam tarzı olacak. Bir sporcunun beslenmesi, uyuması, egzersiz yapması gibi. Sağlıklı bir marka olmak isitiyorsan yaratıcılık geçici bir heves olamaz. 1 ay spor yaparak olimpiyatlara katılmıyorsan senenin sadece 1 ayı yaratıcı olup sağlıklı bir marka yaratman mümkün değil. Yaratıcılığı bir güç olarak kullanan markalar zihinlerde yerini alıyor. Gerçekler sene sonu değerlendirmelerde ortaya çıkıyor. Önem vermeyenler kendilerini biliyor. Her yıl gönül payı kaybederek hayatlarına devam ediyorlar.
DUYGU Günümüzde markalar kimliklerini koruyabilmek için nasıl fedakarlıklar yapması gerekiyor?
SAMİ Harbi olmak gittikçe zorlaşıyor bugünlerde. Herkes haklı olmanın peşinde. Bu kadar belirsiz bir dünyada yüzde yüz haklı olabilmek mümkün mü emin değilim. Kırılgan olmadan, olgunluğa ulaşmaya çalışıyor herkes. Denenmiş formülleri tekrar ederek yerini korumaya çalışıyor. Ama hayat öyle bir şey değil. Kral çıplak diyebilmek sıradanlığa meydan okuyabilmek hatta bilinmedik yollara girebilmek gerekiyor bazen. Her zaman herkes tarafından kucaklanmıyor bu belirsizlikler. İnsanoğlu yeni bilmediği bir acıya göğüs germektense tanıdık acıları çekmeyi tercih ediyor. Sonuç vermeyecek olsa bile. İnsanın doğasını iyi bilmek karar verme süreçlerini çok iyi anlamak gerekiyor. İnsan psikolojisi bazen her markanın en büyük düşmanı olabiliyor. Fedakarlık geçmişte değil bugünde yaşamak olabilir. Kaç marka bugünün değerini biliyor ki? Anda yaşayabilen kaç marka var.
“Hayat yerinde saymayacak kadar kısa, başkaları tarafından kısıtlanmayacak kadar güzel. Bir anlamda kırmızı hap mı mavi hap mı? Potansiyelinin peşinde bir yola çıkmaya hazırsan her zaman yeni bir macera mümkün.”
Sami Basut
DUYGU Yaratıcılığın üretimi ve iletişimi oldukça etkilediği bir sektörde bir markanın DNA’sını koruyarak büyümesi hangi hassasiyet noktalarını koruyarak mümkün?
SAMİ Soru sorarak. Her şeyin yapaylaştığı sıradanlaştığı bu dünyada farklı kalabilen kaç marka var ki? Bir çok marka yıllar geçtikçe özlerini unutuyor. Onları eşsiz yapan farklı kılan özelliklerini hatırlamıyor. Neden memnun olmadıklarını, neyi değiştirmek için kurulduklarını hatırlatmak gerekiyor bazen. Teknoloji de bizi çok değiştiriyor. Bugün teknoloji sayesinde herkesin telefonuna veya e-postasına mesaj atıyoruz. Bunu yapabiliyor olmamız onun etkili olduğu anlamına gelmiyor. Aynı kişiye elle yazılmış bir mektupla ulaştığımızda insanlık devereye giriyor. O duygusuz mesajlar arasında ayrışabiliyor. Kaç marka kişisel bir mektup yazmak için enerji harcıyor? Halbuki dijital dönüşüm için harcanan eforların yanında bazen insani bir detay çok daha etkili olabiliyor. Dijital dönüşüm yapmayalım demiyorum. Ama ne zaman insani olacağız ne zaman durmak doğru, ne zaman yapay olacağız ne zaman gerçek, bunlara insanlar karar vermeli. Marka detaylarda gizli. Bazen kimsenin sabrı yok gibi geliyor.
DUYGU Trendleri yakalayan değil yaratan olabilmek nasıl mümkün?
SAMİ İnsan severek. Onun hayatında gerçek bir fark yaratmak için ürünü benzersiz kılarak. Trendler geçici, duygular kalıcı. Dünyanın en değerli markaları arasında birçok lüks markası var. Zanaatlarıyla detaycılıklarıyla marka değerlerini artırıyorlar. Her şeyden önce insanları aptal yerine koymamayı tercih ediyorlar. Bana ne olduğunu söyle unuturum, ama bana ne hissettirdiğini asla unutmam. Özel bir deneyim, bir ekosistem tasarlamayan hiçbir marka kalıcı olamaz bence. Bir heves olur ama bir marka olamaz.
DUYGU Bir marka en büyük etki alanına sahip unsurken, etkileyici personaları içeriğinin eksenine alma ihtiyacı neden duyar?
SAMİ Dünya sosyal bir yer. Markaların da kendi gibi düşünen başkalarına ihtiyacı var. Aynı değerleri paylaştığın insanları büyütmek de seni marka olarak büyütür. Kendi değerlerini paylaştığı personaları hayatına sokan markalar çok daha fazla zihin payı alıyor.
DUYGU Yaratıcılığını korumak için ne yapıyorsun?
SAMİ Ben etrafımı fikirlerimi büyüten insanlarla doldurmaya özen gösteriyorum. Fikirlerimi güvenli ellere bırakıyorum. Akıl sağlığımı korumak için ise çok okuyorum. Toksik insanlardan uzak duruyorum. Hayatta değerime değer katanlara yer açıyorum.
DUYGU Bir marka yaratıcı olabilmek için nasıl bir bakış açısına sahip olmalıdır?
SAMİ Öğrenmeye anlamaya açık bir bakış açısı galiba. Ben biliyorum diyen markalardan hep korktum. Ben öğrenmek istiyorum diyenlerle çıktığım yollar beni her zaman benzersiz dünyalara götürdü. Dün doğru olan bugün doğru olmayabiliyor. Hala eski ezberleri tekrar ederek mantık dışı etkiyi yaratmak mümkün değil. İnsanlar mantıklı görünseler de mantık dışı kararlar vermeleriyle meşhur varlıklar. Marka dünyaları ise tekrar edilebilinir başarıyı arıyor. Yaratıcılık ateş gibi. Ateşi kontrol edip uçak motorunu da yaratmak mümkün. Ateşten korkup yanıp onu söndürmeye çalışmak da.
DUYGU İçerik üretimi kavramının pik yaptığı bir dönemde bir markanın sorumluluğu nasıl bir çerçevede artıyor?
SAMİ Bence markalar oldukları dünyayı, dokundukları hayatları güzelleştirmekten sorumlular. Bir çoğu kirlilik yaratıyor. Halbuki girdikleri her ortamı güzelleştirseler, güzel hikayeler anlatsalar, eğlendirseler, ilham verseler, güldürseler, herkesin hayatında daha önemli bir yer elde etmeleri mümkün. Şu an davetsiz misafir konumundalar.
DUYGU Her şeyin birbirine benzediği bir dünya düzeninde; özgünlüğü korumak nasıl mümkün?
SAMİ Bilmem. İç sesine kulak vererek? Kendinle barışarak? Yetinmeyerek? Belki de sadece değerlerine sahip çıkarak. Her birimiz bir çok kararımızı korkudan, tutkularımızdan, karşımıza konulan havuçlardan etkilenerek alıyoruz. Değerlerimize yakıştığı için bize iyi geldiği için karar alabildiğimiz zaman önce kendimiz sonra değerlerimizi sonra da özgünlüğümüzü koruyacaz sanki.
DUYGU Marka – ajans – yaratıcılık denklemine bir de mecraları eklersek; markaların ürünlerine güncel bakış açıları kazandırabilecek yayıncıları desteklemesi stratejik planlamalarınızda ne oranda etken?
SAMİ Ubuntu. Mecralar ne kadar güçlüyse markalara o kadar farklı değer katabilir. Bir çok dergi popüler kültürü besliyor, yönetiyor hatta değiştiriyor. Ne kadar yaratıcı bünye bunu başarabilirse markalar için o kadar farklı platform olur. Ya da belki de farklı seslere saygı diyebilirim bu sorunun cevabı için. Kendimiz gibi olanın değil farklı olanın da yine bizi geliştirebileceğine olan inancımız devreye giriyor galiba. Ne kadar farklı seslerle donatırsak hayatımızı o kadar çok sesli ve derin bir marka ilişkisi söz konusu olabilir.
From Based Istanbul N°44 – Confessions Issue. “World is basically a “dynamic” mess of jiggling things. You need to confess your messy parts first.” Buy your copy now!
In conversation with Sami Basut
Creative Direction and Words by Duygu Bengi
Fashiıon Direction by Burak Sanuk
Photographed by Burcu Karademir
Fashiıon Editor Birce Naz Köş, Murat Şentürk
Hair by Enes Sakızcı
Make Up by Zeynep Dombaycıoğlu
Creative Team Belgin Demirhan, Melike Duman, Tunga Yankı Tan, Umutcan Öncü
Photogtaphy Assistant Furkan Irmak
Styling Assistantants Can Demirkıran, Melek Kaya, Zeynep Naz Gümrükçü
Hair Team Yiğithan Yılmaz
Gaffer Ömer Rauf Aksoy
Gaffer Assistants Halil Demircan, Harun Ateş
Best Boy Taner Altundaş