İstanbul’un en çok ilgi çeken kültür sanat etkinliklerinden Contemporary Istanbul, bu sene onuncu yaşını kutluyor. Artık bir gelenek halini alan fuar Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı’nda, 12-15 Kasım tarihleri arasında sanatseverlerle buluşuyor. Yeditepe Üniversitesi Sanat Tarihi Profesörü, yazar ve küratör Marcus Graf’in direktörlüğünde düzenlenen fuar, 10. yılında 24 ülke, 28 şehirden toplam 102 sanat galerisine ev sahipliği yapıyor. CI Artistik Danışmanı Marc-Olivier Wahler, koleksiyoner Natalie Mamane Cohen, koleksiyoner ve küratör Freda Rozenbaum Uziyel ve The Empire Project kurucusu Kerimcan Güleryüz’den oluşan seçici kurul tarafından belirlenen 102 galeriden 23’ü ilk defa Contemporary Istanbul’da yer alıyor. Sunduğu programıyla yalnızca alışveriş yapılan bir sanat fuarı olmaktan çok daha öteye giden Contemporary Istanbul’un bu yılki programını inceledik ve fuarı bir de katılımcı galerilerin ağzından dinledik.
Yeni medya sanatlarına yer veren, Dr. Ebru Yetişkin küratörlüğünde hazırlanan “Plugin” bölümü galeriler, mimarlık & tasarım stüdyoları, yeni medya ile ilgili yaratım atölyeleri, oyun laboratuvarları, dijital sanat kolektifleri ve proje mekânları gibi inisiyatifleri “X-CHANGE” başlıklı bir küratöryal tema altında bir araya getiriyor. Bu sene üçüncüsü düzenlenen Plugin, “yüksek teknolojinin basit teknolojilerle birlikte çalışması”, “organik ve inorganik formların bir arada işlemesi” ve “fiziksel ve dijital gibi ikiliklerin ötesine geçen dinamikler” gibi alt başlıklara odaklanıyor.
Australia China Art Foundation (Şanghay, Çin), DAM Gallery (Berlin), LICHT FELD Gallery (Basel), Galeri Zilberman (Istanbul).
Her yıl farklı bir bölgeye odaklanan “Focus” bölümünde bu sene Tahran mercek altına alınıyor. Şehrin en önemli galerilerinden Assar Gallery, Aaran Gallery, Dastan’s Basement, Lajevardi Foundation, Shirin Gallery ve The Mobarqa Collection’ın yer aldığı bölümde İran’ın önde gelen sanatçılarının eserleri sergileniyor.
Aaran Gallery’de Nasser Bakhshi, Assar Gallery’de Babak Roshaninejad, Lajevardi Foundation’da Moreshin Allahyari.
Bünyesinde düzenlenen konuşma ve konferanslarla Contemporary Istanbul’u sadece sanat alış verişinin yapıldığı bir etkinlik olmaktan ileriye taşıyan CI Dialogues alanında uzman kişileri bir araya getirerek günümüz sanata farklı bir gözle bakmamızı sağlıyor.
Sotheby’s Orta Doğu ve Körfez Bölgesi Başkan Yardımcısı Roxane Zand moderatörlüğünde düzenlenen modern ve çağdaş İran sanatı ile Tahran’daki güncel sanat ortamı üzerine konuşmaların düzenleneceği “Günümüzde İran Sanatı”; Sanatatak’ın kurucusu Ayşegül Sönmez’in moderatörlüğünde düzenlenecek, çağdaş sanat eleştirisinin yaşadığı krize ilişkin görüşlerin ve çözüm önerilerinin paylaşılacağı “Tehdit ve Kriz Zamanlarında Sanat Eleştirmenliği”.
Bir Contemporary Istanbul kurulumu olan CI Editions ise üretimde önemli bir alan sunan sanat edisyonlarının önemine vurgu yapıyor. Eserlerin daha geniş kitlelere ulaşabilmesi, özellikle genç koleksyionerlerin de sanat eseri sahibi olabilmesi için düzenleniyor. Kendisini bir galeriden çok yayınevi olarak tanımlayan kurulum, az (3-10), orta (10-50), yüksek (+100) rakamlı olarak edisyonlar üretiyor ve bu edisyonları düşük fiyatlara satarak sanat dünyasına yeni koleksiyonerler kazandırıyor.
Contemporary İstanbul, hem kuruluşunda destek verdiğimiz hem de başladığından beri aralıksız yer aldığımız bir fuar. Burası İstanbul’daki koleksiyonerlerimizle, sanatçılarla ve hatta dostlarımızla buluştuğumuz, Türkiye ve dünyadan çok miktarda seçkiyi izlediğimiz bir yer. Kısacası sergi sezonumuz içinde nefeslendiğimiz bir mekan. Fuar sayesinde yurtdışından çok ciddi bir koleksiyoner portfoyumuz oluştu. Aynı zamanda sanatçılarımıza sergi teklifleri de gelmekte – ki bu en güzel tarafı.
Ankara’da ise uzun zamandır sürdürülen bir ‘kasabalaştırılma’ çabası var. Dolayısıyla sanat sahnesini bir avuç insan özveriyle devam ettirmeye çalışıyor diyebiliriz. Biz de 32 yıldır aynı mekanda varlığımızı sürdürüyoruz.
Bu yıl Contemporary İstanbul standımız çok hareketli: Ardan Özmenoğlu’nun post-it çalışmaları ve neon işleri, Piotr Klemensiewicz’in tuval üzeri akrilik doğa betimlemeleri, Nihat Kemankaşlı’nın renkli ve eğlenceli tuvallerinin yanı sıra; Joana Kohen’in performans fotoğrafı, Aykut Cömert’in videosu, Uğur Güler’in hiper realist resimleri, Tuğberk Selçuk’un gölge oyunları yer alıyor. Bu seçkiyi hazırlarken en dikkat ettiğimiz nokta; farklı teknikleri bir araya getirmek ve izleyiciye geniş bir yelpaze sunmak oldu.
Contemporary Istanbul’un 10. yılı için çoğunluğu sürrealist eserlerden oluşan bir sergi hazırladınız. Bunun arkasında yatan sebep neydi?
Sanatçının anlatmak istediğini eksiksiz ve özgürce aktarabilmesi, aynen rüyalarımızdaki gibi aynı kareye birçok sahneyi ve detayı oturtabilme imkânı sağlaması sebebiyle sürrealist eserler galerimizin yakın takibinde. Globalleşmenin ürettiği stresi biraz olsun unutabilmek, üzerine çok düşünmeden çabuk çabuk yaşadığımız hayatlarımızda küçük bir mola verebilmek ve bugün insanlığın ortak sorunu olan mutsuzluk karşısında küçük bir gülümseme yaratan bir sergi oluşturmayı hedefledik. Umarım başarılı olabilmişizdir.
Farklı kültürden sanatçıların işlerini aynı zaman ve mekanda görme şansı yakalayabilmemiz açısından uluslararası fuarlar önemli bir yere sahip. Böylesi toplu gösterimlerin yeni sanatçılar tanıma ve sanat alanında gelinen noktaları keşfetme imkanı sunmaları harika. Sanatın daha geniş kitlelere ulaşabilmesine olanak sağlayarak yeni sanatsever ve genç koleksiyoner kazanımına da katkı sağlıyorlar. Ayrıca, fuarda gerçekleşen workshop, konuşma ve konferanslar herkesin fikirlerini paylaşarak sanat hakkında daha fazla bilgi sahibi olabileceği bir platform yaratıyor.
İran-Irak savaşının sona ermesinden beri İran’daki çağdaş sanat sahnesi bir hayli hareketli. Ruhani lider seçiminden sonra daha fazla sayıda galeri açıldı. Dünyanın her köşesinde İran sanatına dair sergiler düzenleniyor. Yalnızca geçtiğimiz bir sene içerisinde Guggenheim New York ile Davis Museum Boston’da üç sanatçımızın sergisi açıldı; bunların iki tanesi 80’li yaşlarında olmalarına rağmen çağdaş bir bakış açısına ve uygulamalara sahip sanatçılardı. Şirin Neşat’ın Hirshorn Museum’daki sergisi de bunlardan bir diğeri. Ayrıca Barbad Golshiri, Baktash Sarang, Shahryar Hatami, Newsha Tavakolian gibi genç sanatçılar da uluslararası sahnede son derece güçlü bir etkiye sahipler. Ve evet, ABD ile yapılan anlaşma daha şimdiden bizim için daha iyi günlerin başlangıcını müjdelemiş bulunuyor. Geçtiğimiz iki yıl içerisinde turist ve koleksiyoner gruplarını ağırladık; daha fazla insanın buraya gelmeye istekli olduğundan ve bunun için plan yaptıklarından eminiz.
İstanbul’a gelip Contemporary İstanbul’un bir parçası olmak istememizin ardında yatan sebeplerden birisi de İran sanat sahnesi hakkındaki algıyı değiştirme çabamız. Ahmedinejad’ın yönetiminde geçirdiğimiz zor zamanlara rağmen galeriler olarak izole olmadık.
Berlin menşeli bir galeri olarak Contemporary Istanbul sizin için ne ifade ediyor? Nüfusun %5’inden fazlasını Türklerin oluşturduğu bir şehirdesiniz…
Modern Berlin son derece açık, uluslararası bir şehir ve burası çok yönlü Türk komünitesi olmadan düşünülemez. Burada çok başarılı Türk sanatçılarımız var. İstanbul’a son gelişimin üzerinden 10 sene geçti ve bu zaman zarfında kentin nasıl değiştiğini gözlemleyecek olmak beni bir hayli heyecanlandırıyor. Elbette yeni koleksiyonerler ve Türk galericiler ile bağlantı kurmak için sabırsızlanıyorum. Ayrıca bu seneki Focus bölümünün Tahran seçimini de özellikle etkileyici buldum. Belki bu bölüm de bütün bölgedeki sanat dünyası ile yeni bağlantılar kurmamıza yardımcı olabilir.
Galerimiz soyut sanata odaklanıyor ve stant seçkimizde de bunu yansıtacağız. Arne Schreiber’in tuval üzerine tekrarlanan çizgileri öne çıkaran tablolarının yanı sıra Katinka Pilscheur’ün monokrom cilalı çalışmalarını öne çıkaran ahşap mezar taşlarını sergileyeceğiz. Pilscheur tanınmış araba markaları tarafından üretilen endüstriyel cilaların yanı sıra Chanel veya YSL’in ojelerini de kullanıyor. Her iki sanatçının eserleri de Türkiye’de ilk defa sergilenecek. Standımızda ayrıca öğrencilik günlerini Türkiye’de geçiren Ingo Mittelstaedt’ın fotoğraflarından bir seçki ile ile Kabil doğumlu sanatçı Jeanno Gaussi de yer alacak. Gaussi, doğuya özgü bir tasarıma sahip metal üzerine monte edilmiş bir kaykay sergileyecek. Bu parçalarda Afganistan ile Hindistan’daki çocukluk anılarıyla batı kültürünü birleştiriyor.
İstanbul’a gelmek başka kültürler ile pratiklere açık olmak manasına geliyor. Bu aynı zamanda sanat aracılığıyla pek çok değişimin gerçekleşebileceği fikrini paylaşmak da demek. Bugün dünyada pek çok acı yaşanıyor ve Türkiye ile çevresindeki ülkelerde gündem fazlasıyla yoğun. Olan biteni bir de sanatçıların gözünden görmemiz, onların ne hissettiğini ve dünyayı nasıl değiştirebileceklerini idrak etmemiz gerekiyor. Elbette yeni koleksiyonerler, kuruluşlar ve eleştirmenlerle tanışmayı umuyorum… Tanışacağım insanlardan bir şeyler öğrenmek de beklentilerim arasında.
Sergilenecek eserler sanatla ilgili Türk kişiler ve sanatçılarımızla yaptığımız tartışmalar sonucunda belirleniyor. Sanatçılarımız Lang/Baumann, Gaillar&Claude, Robert Devriendt kendi ülkelerinde tanınmış olsalar da İstanbul’da pek bilinmiyorlar. Bu yüzden bu sanatçılara duyduğumuz tutkuyu CI seyircisiyle de paylaşmak istiyoruz.
Bu bizim CI’daki üçüncü senemiz ve CI bizim için daima fuarlar arasında en üst sıralarda yer alıyor. Her yıl CI’da Miami ve New York’taki diğer fuarlarda da gördüğümüz Türk koleksiyonerlerle buluşuyoruz, bu nedenle her yıl onlarla yeniden görüşmek harika. Geçen yıldan bu yana Julian Lennon’ı temsil etmeye başladık, kendisinin çalışmalarını fuardaki standımızda görebilirsiniz. Yine Melisa Mızraklı’nın bütün yıl boyunca üzerinde çalıştığı “Neon” çalışmalarını sergileyeceği yeni sergi için heyecanlıyız. Bir de Antoine Rose’un Manhattan’ın gece vakti helikopterden çekilmiş görüntülerine yer veren Up in the Air serisi var… New York’ta büyük başarı yakalayan bu serinin İstanbul’da da ilgi çekeceğini tahmin ediyoruz.
Sanat koleksiyonerliği bakımından Türkiye ile Amerika büyük benzerlik gösteriyor. ABD’de en başarılı olan sanatçılarımız İstanbul’dakilerle aynı kişiler, sonuçta bu küresel bir piyasa. Fotoğraf şimdilerde Amerika’da yükselişe geçti; aynı trendin İstanbul’da da yaygınlaşmaya başladığını görüyoruz. Daha
önce tek bir fotoğraf bile satın almamış sanatçılar Moby, Drew tal veya Antoine Rose’un eserlerini satın alabiliyorlar. Yani kısacası önce New York’ta başlayan trendler daha sonra İstanbul’a geliyor.
Yeni çıkan uluslararası sanatçılar için Türkiye’e özel referansta bulunan bir platformsunuz. Contemporary Istanbul sizin için ne anlam ifade ediyor?
Contemporary Istanbul bizim için çok önemli bir fuar. Yalnızca bizim ilk fuarımız olmakla kalmayacak, aynı zamanda İhsan Oturmak’ın Türkiye’deki ilk kişisel sergisi de fuar kapsamında gerçekleşecek. Contemporary Istanbul’un böyle bir durum için ideal ortam olduğunu düşünüyoruz. Sanatçı seçimimiz ile kendisinin eserlerinden son derece emin olduğumuz için fuardan bir hayli olumlu bir sonuç elde etmeyi ümit ediyoruz.
CI lokal piyasaya son derece odaklanmış olduğu için Londra menşeli bir galeri olarak katılım göstermemizin ama daha önce çalışmalarını hiç sergilememiş bir Türk sanatçıyı temsil etmemizin stratejik önem taşıyacağını düşündük.