19. Yüzyıl Avusturya Sarayı’nın ihtişamlı sınırlarında geçen “Corsage”, Kraliçe Elisabeth’in hayatının zarif paradokslarına bizleri davet ediyor. Bedeni sıkıştıran korselerin ve ihtişamlı giysilerin ardında, Elisabeth kendisini çevresinin beklentileriyle sıkışmış bulur. Aynı korselerinin Elisabeth’i bunalttığı gibi aynı sembolizm üzerinden Corsage filmin adını alır ve tarihten uzaklaşarak kurgusal ögelerle Marie Kreutzer yönetmen koltuğunda yerini alır.
Saraylarda kadınları asırlar boyunca korselere sıkıştırıp ne bedenen ne de ruhen nefes almalarına izin vermeyen bir yüzyılda geçen “Corsage” ilk sahnesinden itibaren bu bunaltıcı, nefes aldırtmayan düzenin içine bizleri sokuyor. Kurgusal ögelerle kol kola gezen Corsage, tarihe sadık kalmak veya öznellik içermemek gibi hiçbir kaygı içermeden Elisabeth’e belki de tarihin hiç de sunmadığı varyasyonlar üzerinden yeni bir alan açıyor.
Gerçek hayattaki Elisabet 1854’te 16 yaşındayken onu Avusturya İmparatoriçesi ve Macaristan Kraliçesi yapan İmparator I. Franz Joseph ile evlenmiştir. Güzelliği ana kaygısı olan Elisabeth filmdeyken ayrıcalıklarla dolu ama gücün olmadığı kısıtlı bir yaşamdır. Ne yapılacağı ve nereye gidileceği sadece hayatındaki erkekler tarafından belirleniyor olurken bu ataerkil mücadelenin üstüne üstlük güzellik üzerine kaygılarla doludur Elisabeth. Bu melankolik ve kasvetli atmosfer ve ruhsal bir savaş hikayenin sonuna kadar devam eder; hatta nedimeler bile aynı hüzünlü ifadeyi taşır. Elisabeth, Macaristan ile Avusturya arasındaki bağları güçlendiren bir figür olarak ortaya çıkar, ancak tüm bu gezmelerin ve ülkeler arası bağ kurmasına rağmen güçsüz ve sadece kendi iç dünyasına odaklanan bir karakter olarak da anılmaktan kendisini alamaz.
Vicky Krieps’in etkileyici oyunculuğu ve kostümleri arasından sıyrılarak ataerkil düzenin içinde endişeleri ve korkularıyla bir mücadele veren Elisabeth’in bunaltıcı ruhsal buhranlarının izleri olan playlist’imize sizleri davet ediyoruz.