Hayalle gerçek arasındaki bağı nasıl tanımlarsın?
Önce hayal kurarsın, sonra onu gerçekleştirmek için adımlar atarsın sonra bir bakmışsın hayallerin gerçek olmuş. Yani hayalle gerçek arasında çok güçlü bir bağ var bence. Çocukken belki de en çok yaptığımız şeydi hayal kurmak, gerçekliğini bile sorgulamadan. Bence yaşımız ilerledikçe de hayal kurmaktan asla vazgeçmemeliyiz. İçimizdeki çocuğu hep ulaşmak istediği hayalleriyle beslemeliyiz. Çünkü biliyorum ki onların gerçek olması için tek yapmak gereken bir adım atmak… Kendine ve yapabileceklerinin gücüne sonuna kadar inanmak çünkü hayatımda bu yaşıma kadar hayalle gerçek arasındaki bağı çok kez deneyimledim. Saf, temiz bilinçle hayal edebilen beyinlerin inanılmaz şeyler başarabileceğini biliyorum. Ne olursa olsun hayal etmekten vazgeçmeyin!
Senin için kendine inanmak ne kadar önemli?
Kendine inanmak hayattaki en büyük norm. Benim için bu inanç çok önemli çünkü insanı kendinden daha iyi tanıyan başka biri daha yok. Kendi potansiyelinizi ve yapabileceklerinizi bilirseniz zaten sizi kimse tutamaz. Zihninizde “yapabilirim, başarabilirim” tohumları yeşertin, bakın her şey o zaman ne kadar değişiyor.
Kariyerinin başında birisi olarak gelecek senin için ne ifade ediyor?
Geleceği sürekli düşünmek yerine anı yaşamayı ve anda kalmayı daha çok seviyorum. Çünkü biliyorum ki şimdi yaptığım şeyler geleceğimi şekillendirecek. O yüzden içimden nasıl gelirse öyle davranıyor ve yaşıyorum. Bence sürekli geleceği düşünmek şu andan alacağımız hazzı azaltıyor. Kalbimizin götürdüğü yere gitmek bence en iyi yol. Anda kalarak hissettiğim mutluluklar ve güzel duygular geleceğe zaten yön verecek. Kariyerim için de aynı şey söz konusu. Bu zamana kadar kalbimin hissettirdiği duygu hep doğru yer oldu.
‘Kalıpları yıktı’ cümlesi senin için en çok kullanılan tanımlama sanıyorum, sen bu durumu nasıl tanımlıyorsun?
Bu kalıpları kim tanımlıyor ki? Bahsedilen kalıplar sadece bazı insanların düşünceleri. O bunu yapamaz, bu bunu başaramaz… İçinizde bir potansiyel varsa ve siz bunun farkındaysanız zaten yapamayacağınız bir şey yoktur. Gücün ve potansiyelin kimde olduğu belli olmaz diyorum.
Herkesin hayata bağlanma yöntemi farklı… Seninkinde de çokça müzik ve dans var. Tutku mesleğe dönüşünce mesleki deformasyonu önlemek zorlaşıyor, bu durumla nasıl baş ediyorsun?
Evet beni kesinlikle müzik ve dans hayata bağlıyor. Keşke hayatımı yaşarken arka fonda hep müzik çalsa ve herkes günlük işlerini yaparken dans etse… Tutkuyla bağlı olduğum şeyin mesleğim olması bence hayattaki en büyük şanslarımdan biri. Sevdiğim işi yapıyor olmak mesleki deformasyonu bence çabucak unutturabilir. Günün sonunda ne yaşarsam yaşayayım müzik dinleyeceğim, söyleyeceğim ve dans edeceğim.
Özgüven senin için ne ifade ediyor?
Benim için özgüven yargılardan arınıp kendine, merkezine gelebilmektir. İnandığım şeyi yapmaya devam etmek, başkalarının kötü sözlerine kulak asmamak, kendimle daima barışık olmak ve gülmekten asla vazgeçmemektir.
Endişelerinin ana başlığı?
Ailem ve sevdiklerim. Onlar üzülecek diye ödüm kopar. Onları korumak ve mutlu etmek için elimden geleni yaparım.
Yazı nasıl tanımlarsın?
Yaz benim içimi hep kıpır kıpır yapıyor. Çok daha enerjik oluyorum, dışarı çıkmak için sabırsızlanıyorum. Arkadaşlarla çıkılan tatiller, bronz tenler, mis kokular, rengarenk ağaçlar…
Yazın geldiğini nasıl anlarsın?
Tatile giderken bavuluma daha fazla eşya koyabildiğim zaman sanırım.
Yaz aşklarına inanır mısın?
Aşkın bir mevsimi olduğuna inanmıyorum ama aşkın yazın daha güzel yaşandığı kesin.
Gözlerini kapat ve bize içerisinde deniz kum güneş olan bir hikaye anlat.
Hemen hikayenin içine giriyorum… Güneşin altında birazcık uyuduktan sonra, denize atlıyorsun ve sırt üstü denize uzanıp ne kadar mutlu olduğunu hatırlıyorsun. Akşam yemeği saatine kadar denizde kalıp, odana çıkıp, en sevdiğin şarkıyı açıp hazırlanmaya başlıyorsun. Beyaz keten gömleğini üzerine geçirip, en sevdiğin restoranda soluğu alıyorsun ve tabii ki arkadaşların masada seni bekliyor. Hepsine bakıp varlıklarına şükrediyorsun ve kadehi onlar için kaldırıyorsun. Cheers!
Yazı diğer tüm zaman dilimlerinden ayıran hayatlarımıza “artı bir” değer katan yanı senin için ne?
Yaz mevsimi; okulda aylarca sürecek bir teneffüs gibi! Sanki diğer tüm mevsimlerin yorgunluğunu, yazın atıyoruz üzerimizden. Bunda denizin, kumun, güneşin, müziğin, dansın payı büyük.
Bir şarkı?
Gençliğime Sevgilerimle, Nil Karaibrahimgil
Bir film?
Blak Swan
Netflix’te son keşfin?
Gözlerinin Ardında
En çok kimle telefonda konuşursun?
Ablam
Bir kitap?
İçimizdeki Şeytan, Sabahattin Ali
Bir alıntı?
Güven. O ki bir kez olsun güvenmemek kipinde çekimlense olumlu biçimi bir daha asla geri dönmeyecek.
Şu sıralar playlist’inde en çok hangi şarkıyı dönüyor?
Hande Yener, Kaç
Klasik bir yaz sabahı senin için nasıl başlıyor?
Dans ederek!