Dear Shakespeare,
Senin zamanında aşk ne kadar dramatikti hatırlar mısın? Romeo ve Juliet’in aptal bir anlaşmazlıktan dolayı ölmesi, Fairy Queen’in onu delirten eşek-adama aşık olması ve Beatrice & Benedick’in “mutlu savaş” hikayeleri… Eh, bunlar hiçbir şey değilmiş.
Şimdilerde kadınlar ve erkekler sürekli yarış, karşılaştırma, yetersizlik ve dürüst olmama hisleriyle karşılaşıyor. Siz sadece yapılan hareketleri sorgularken, biz resimleri, yorumları, bakışları, şarkı sözlerini, kelimeleri ve dedikoduları sorguluyoruz. Sizin narin kelimeleriniz, “Main b*tch out of your league too ah / Side b*tch out of your league too ah” gibi daha net olanlarla değiştirildi, ya da bizim değişimizle, modern şiirlerle. (Abel’a saygısızlık etmek istemeyiz, b*k kelimesi ile kafiye yapsa bile onu seveceğiz, ki muhtemelen yapmıştır.)
Romantiklik sevdiğin kişi arkasından ölebilmek için ne kadar hızlı ölümcül bir iksir içtiğinle ölçülürken, bizler biri metrodan çıkan kişilere yol vermeyi hatırladığında ya da biri senin hasta olduğunu öğrendikten sonra nasıl olduğunu sorduğunda heyecanlanıyor olduk.
Çok da sinik olduğumuzu düşünmüyoruz; hala senelerdir beraber olmalarına rağmen ellerini ve bakışlarını birbirlerinden ayıramayan yakın arkadaşlarımız var. Hala yıllar önce boşandıktan sonra tekrar evlenen çiftlerin aşk hikayelerini duyuyoruz. Hala cevapsız mesaj / mektup / aramalara elinde sonunda bir gün cevap geleceğine inanıyoruz. Galiba aşk, her şey gibi, modernize oldu.
Bütün bunların en iyi yanı ise, evren zorla kendini sevmeyi öğrettiği bir gerçeklik yarattı; hem de olabilecek en esrarengiz şekilde.
Peace & Love
P.S: Sevgililer Gününüz kutlu olsun. Sadece biri ile beraber olanların değil; sevmeye “izinleri olmadığı” söylenenlerin de, çaresiz hissedenlerin de, aynı albümü, sözlerinden yeni anlamlar çıkartmak için üst üste dinleyenlerin de, farklı şehirlerden bir
ilişki yürütmeye hazırlananların da, birbirleri için çok zamanı olmayan fakat yine de birbirlerinin değerini verenlerin de, boşanma sürecinde olanların da, yalnız ve mutlu olanların da, birini arayanların da, bir ilişkide olup “sıkılma” kelimesini telafuz etmeyen veya hissetmeyenlerin de, ve son olarak, ne olduğuna dair hiçbir fikri olmayanların da.