Drafting Dior: Jonathan Anderson’s Opening Statement

FashionJune 27, 2025
Drafting Dior: Jonathan Anderson’s Opening Statement

Jonathan Anderson’ın Dior için hazırladığı ilk erkek giyim koleksiyonu bir patlamayla değil, bir yapıyla geldi. Berlin’deki Gemäldegalerie’yi andıran kadife kaplı bir mekanda yer alan oda, bir podyumdan çok bir çalışma odası gibiydi. Duvarlarda asılı duran Chardin’in iki sessiz 18. yüzyıl natürmortu, nostaljiye değil ama detaylara sakin bir giriş noktası sunuyordu.

Anderson, Dior’un yapısını bozmak yerine onu incelemek için durakladı. Siluetler net ama yumuşaktı ve tarihi erkek giyiminin unsurlarını taşıyordu: sıkı dikilmiş yelekler, gri takım elbiseler, askeri referanslar ve daha hafif bir dokunuşla yeniden yapılandırılan Bar ceketi gibi evin kendi kodlarına selamlar. Donegal tüvitleri ve alay şeritleri ağırlık katıyordu ama hiçbir şey ağır gelmiyordu.

Resmiyete yaklaşımı asla katı değildi. Gevşek kravatlar, düzensiz yakalar ve katmanlı kargo şortları bir gerilim dokunuşu kattı – ergen, biraz aykırı ama hesaplı bir şey. Kraliyet estetiğinin isyanla karıştığı bir Britanya’da kendi reşit oluşunu hatırlatıyordu. Bunlar kostüm değildi. Kesintilerdi.

Dior’un geçmişinden alınan parçalar alıntı gibi hissettirmiyordu. Arşiv elbiseleri tekrarlanmak yerine yeniden çerçevelendi. Rokoko tarzı nakışlar ve Mösyö Dior’un hayranlık duyduğu romantizm ayrıntılarda ortaya çıktı – ancak dekorasyondan uzak durdular.

Aksesuarlar bu fikri genişletti. Book Tote, logolar yerine klasik romanların kapaklarını içeriyordu. Drakula’ya gönderme yapan bir çapraz çanta. Lady Dior, sanatçı Sheila Hicks ile yapılan bir işbirliği sayesinde – kelimenin tam anlamıyla – el dokuması ketenden bir saçak halinde çözüldü. Anderson bu nesneleri ağırlık merkezini değiştirmek için kullandı ve Dior’u ikonografiden uzaklaştırıp anlatıya çekti.

Bu bir revizyon değildi. Bu bir kalibrasyondu. Anderson Dior’u canlı bir şey olarak ele aldı – dokunulmaz değil, kutsal değil, ama uyarlanabilir. Ortaya çıkan şey gürültü ya da provokasyon değil, tempoydu. Her görünüme damgasını vuran bir imza değil, ölçülü, spesifik ve ağırlığını anlayan ama abartmayan uzun bir moda tarihi görüşüne dayanan bir çerçeve.

Author: Birce Naz Köş

RELATED POSTS