Echoing Through Centuries w/ Carl van der Linde

UnframedApril 28, 2025
Echoing Through Centuries w/ Carl van der Linde

Cape Town’un sokaklarının telaşından daha gür bir ritim şehri sarıyor—tarihle yoğrulmuş, kasabalarda doğmuş ve yüzyıllar boyunca yankılanan bir ritim bu. Bazı hikâyeler duvarlara kazınır; bazıları ise dile gelmemiş dualar gibi dünyayı dolaşır. Tarihi Observatory Metodist Kilisesi’nin içinde, sessiz bir gözlemci ve güçlü bir hikâye anlatıcısı olan Carl van der Linde ile gözlerimiz kesişiyor. SboNdaba Dance’in harmonik ritmi içinde, Carl’ın lensi itirafları yakalıyor—asi, geçici ve bütünüyle insani itirafları.

Carl’ın deklanşörü, somut ile soyutun buluştuğu anda tıklıyor—özgürlüğün, kendiliğindenliğin ve yaşamın dinamizminin dansı yaşanırken. Fotoğrafları, geçici anları hayatları, hikâyeleri ve kimlikleri birbirine bağlayan görsel ipliklere dönüştürüyor. “Kendi halimde fotoğraf çektiğim sırada kutsal kapıların ardından gelen müziği duydum. İçeri girdim, oturdum ve dansçıları izledim – gerisi malum.” diye anlatıyor Carl. Tesadüfi bir karşılaşma olarak başlayan şey değerli bir keşfe dönüşüyor, onu kelimeleri aşan bir ortak ritme davet ediyor. 

Onun görevi, hayattan damıtmak—anlarını yakalamak, nefeslerini hissetmek, sessizliklerini işitmek. Carl, fotoğrafçılığın bir ifade olduğunu söylüyor ancak hissettirdiği şey daha çok bir soru gibi. Kimlik, gelenek ve modernitenin çarpıştığı çatlakları kanırtarak açan bir manifesto. Hareket meydan okumaya dönüşüyor, sıradan olan ise şiire. “Fotoğrafçı olmak, yabancılardan anlarını ödünç almaktır” diyor ama belki de bundan daha fazlası var. Başkasının ham ve filtresiz gerçeğini taşımak ve bunu paylaşılan bir yansıtmaya dönüştürmenin ağırlığı mesela.

Tek bir beden gibi hareket etmek, mücadeleyi zarafete, zarafeti güce dönüştürmek ne anlama gelir? Ya, kendinden daha büyük bir ritmin içinde kendi bireysel hikayeni de yaşayabilmek? Carl’ın lensi bu anları çerçevelerken, sadece dansçıları değil, “biz” olmanın özünü de yakalıyor. Ritim düşünce ve formun içinde sarmal gibi dönerken, ebedi soruyu soruyor: Nereye aitiz biz? Bu fotoğraflarda yalnız dansçıları görmüyoruz—kendi içimizdeki dile getirilmemiş, duyulmayı bekleyen şiirleri de izliyoruz.

Author: Duygu Bengi

RELATED POSTS