Olduğunuz yer her neresi ise; yaratıcı endüstrilerin bir parçası olduğunuzda bir sorumluluk taşırsınız. Bu sürekli gelişmeye açık olmak, kendiniz olma cesaretini bulmak ve sahip olduğunuz bu özgün dokunuşla yeniliklere kapı açan olabilmektir. Modadan sanata uzanan; niş kitlelerden büyük kitlelere uzanan farklı yolculuklar ardında kendi olma cesareti gösteren bireyleri ister. Bu büyük bir ekip işi; cesur olabilen yöneticilerin başarısı; yaratma cesareti olan özgür ruhların aklına düşen sıradışı bir adım… Hikayesi nasıl olursa olsun, bir markayı yaratabilmek cesaretin izlerini, bir markayı koruyabilmek kitleleri anlayabilmeyi, bir markayı anlatabilmek ise hayal gücünü hiç kaybetmemeyi işaret ediyor. Hepsi kusursuzca harmanlandığında da bireylerin zihinlerinde iz bırakan hikayeler anlatabilen birliktelikler ortaya çıkıyor. Bir ürün ya da bir deneyim sizin arkanıza aldığınız hikaye her ne ise cesaretiniz ve disiplininiz kadar var olabiliyorsunuz. Marka ve yaratıcılık üzerine fazlaca sorunun akıllarda olduğu bir dönemde; disiplin ve yaratıcılığı kusursuz bir dengede iş hayatına yansıttığına inandığımız bazı kişilere aklımızdaki soruları sıralıyoruz, sektörleri bambaşka olsa da temel başarı hikayelerinin ardında cesaretleri, disiplinleri ve yeniliğe olan bitmeyen tutkuları saklı.

Seni moda dünyasına yönlendiren, tetikleyici güç neydi?

Çocukluğumdan beri renkler ve kumaşlar arasında bir hikaye yaratmaya duyduğum ilgi, beni moda sektörüne çekti. İlk tasarımımın ne kadar özel bir şey olduğunu anladığımda bu yolu seçmeye karar verdim. Ayrıca, kendi çizgimle kendi hikayemi anlatma arzusu beni bu yolda kararlı bir şekilde ileriye taşıdı.

Marka yaratmak mı marka kalabilmek mi daha zor?

Marka yaratmak büyük bir hayal ve yenilikçilik gerektiriyor ama marka olarak kalıcı olmak sürekli özveri, adaptasyon ve sadık bir müşteri kitlesi oluşturmayı gerektiriyor. Dolayısıyla, uzun vadede kalıcılık sağlamak bana daha zor geliyor çünkü sürekli bir disiplin ve inovasyonu gündemde tutmayı gerektiriyor.

_{YASEMİN wears The Blaine jacket by Muse For All and her shoes are Saint Laurent.}

Bir marka nasıl sınırları aşıp, bireylerin kararlarını etkileyebilir?

Markamızın hikayesini doğru bir şekilde anlatmak, farklı kültürlere hitap eden tasarımlar geliştirmek ve müşteriyle duygusal bağ kurmak sınırları aşmayı ve bireylerin kalplerine dokunmayı mümkün kılıyor. İşin özü, insanların yaşam tarzlarına bir parça değer katmak ve bunu içten bir şekilde yapmak.

Bir marka için yaratıcı olmak ne kadar önemlidir?

Yaratıcılık, bir markanın onu diğerlerinden ayıran en büyük faktör. Her koleksiyonda ya da tasarıda özgünlük peşinde koşmak ve trendler tarafından yönlendirilmeden kendi dilimizi yaratmak çok kritik. Müşterilerimizi şaşırtmak ve onlara “vay be” dedirtebilmek ana hedefimiz.

Bireysel zevklerini bir markaya dönüştürebilmek nasıl bir sorumluluğu beraberinde getiriyor?

Bu, büyük bir sorumluluk çünkü yalnızca kendi zevklerinizi değil, aynı zamanda bir müşteri kitlesinin beklenti ve isteklerini de hesaba katmanız gerekiyor. Kendi tarzınıza sadık kalarak insanların yaşamlarına anlamlı bir şey katmak dengeyi bulmakla ilgili.

“Tasarımlarımı oluştururken ilham aldığım her şey benim kişisel filtremden geçtiği için, her ne kadar trendlere dokunsalar da mutlaka özgün bir yan barındırırlar.”

Yasemin Ögün

Yaratıcılığın üretimi ve iletişimi oldukça etkilediği bir sektörde bir markanın DNA’sını koruyarak büyümesi hangi hassasiyet noktalarını koruyarak mümkün?

Özüne bağlı kalmak ve başlangıçta değer verdiğiniz prensipleri her aşamada korumak çok önemli. Bununla birlikte, müşteri geri bildirimlerine açık olmak ve sektördeki değişimlere duyarlı olmak da bir markanın kimliğini kaybetmeden büyümesini sağlar.

Trendleri yakalayan değil yaratan olabilmek nasıl mümkün?

Bu, cesur olmak ve yeni fikirleri denemekten korkmamaktan geçiyor. Endüstri standartlarını ve tüketici davranışlarını sürekli izlemek, bir adım önde olabilmek için işbirlikleri ve yenilikleri teşvik etmek kritik. Ayrıca, yalnızca piyasanın taleplerine değil müşteri hayallerine de odaklanmak gerekiyor.

Bir marka neden influencerlarla çalışma ihtiyacı duyar?

Influencerlarla çalışmak, markamızı daha geniş bir kitleye tanıtmak ve güven oluşturmak için etkili bir yol. Onların sahip olduğu güçlü takipçi kitlesi ve otantik iletişim yeteneği, ürünlerimizin hikayesini onların gözünden anlatarak daha fazla insana ulaşmamızı sağlıyor.

İçeriğin her şey olduğu bu dönemde bir marka ürününü nasıl içeriğe dönüştürebilir ve nasıl özgün kalabilir?

İçeriğin, markanın dilini ve misyonunu en iyi şekilde yansıttığına dikkat etmek önemli. Stil hikayeleri, ilham videoları ve interaktif sosyal medya etkinlikleri gibi stratejilerle ürünlerin arka planındaki hikayeleri aktarmak ve özgün kalmak mümkün. İçeriğimizde daima gerçek hikayeler ve duyarlılıklar barındırmaya özen gösteriyoruz.

_{YASEMİN wears a suit by Sportmax and her shoes are Jimmy Choo Armchair by Grob}

Yaratıcılığını korumak için ne yapıyorsun?

Yaratıcılığımı korumak için kendime sürekli ilham kaynakları aramaya özen gösteriyorum. Sanat galerilerini ziyaret etmek, doğada zaman geçirmek ve farklı kültürleri deneyimlemek bu süreçte bana yardımcı oluyor. Ayrıca, yaratıcı bir topluluk dinamiği içerisinde olmak, farklı bakış açılarını duyabilmek benim için önemli. Kitap okumak, film izlemek ve müzik dinlemek gibi kişisel alanlar yaratmak da yaratıcılığımı besliyor.

Bir marka yaratıcı olabilmek için nasıl bir bakış açısına sahip olmalıdır?

Yaratıcı bir marka olmak için yenilikçi ve açık bir bakış açısına sahip olmak şarttır. Geleneksel sınırların dışında düşünmek ve risk almaktan çekinmemek bu süreçte önemli. Müşterilerin beklentilerini aşmanın ve onları şaşırtmanın yollarını aramak gerekir. Yeni trendleri takip ederken aynı zamanda kendi tarzınızı ve benzersizliğinizi korumak önemlidir. Esneklik, merak ve sürdürülebilirlik gibi değerler de kreatif bir marka olmanın temelini oluşturur.

İçerik üretimi kavramının pik yaptığı bir dönemde bir markanın sorumluluğu nasıl bir çerçevede artıyor?

İçerik üretiminin yoğun olduğu bu dönemde markaların sorumluluğu, sadece görsel estetik ve dikkat çekicilikle sınırlı kalmıyor; kalite, tutarlılık ve özgünlük gibi unsurları da kapsıyor. İçeriğin hem bilgilendirici hem de eğlenceli olması, ayrıca marka değerlerini ve misyonunu yansıtması gerekiyor. Bu yoğun dönemde dikkat çekebilmek için müşteriyle duygusal bir bağ kurmak, hikaye anlatımıyla etkileyici mesajlar vermek sorumluluğunu doğuruyor. Ayrıca, etik standartlar ve toplumsal farkındalığı da göz önünde bulundurmak, markaların içerik üretimi konusunda üstlenmesi gereken sorumluluklar arasında yer alıyor.

Her şeyin birbirine benzediği bir dünyada özgün olmayı nasıl başarıyorsun?

Özgünlüğü sağlayabilmenin yolu, kendi kişisel hikayemi ve bakış açımı tasarımlara dahil edebilmekten geçiyor. Zevklerimi ve deneyimlerimi tasarım sürecine entegre ederek farklılık yaratmaya çalışıyorum. Ayrıca, müşteri ihtiyaçlarını ve beklentilerini iyi analiz ederek onlara yeni perspektifler sunmak da özgünlüğün anahtarıdır. Tasarımlarımı oluştururken ilham aldığım her şey benim kişisel filtremden geçtiği için, her ne kadar trendlere dokunsalar da mutlaka özgün bir yan barındırırlar. Pazarı yakından takip ederken ama kendi sesime kulak vermek ve içgüdülerime güvenmek, beni farklı kılan unsurlardan biridir.

From Based Istanbul N°44 – Confessions Issue. “World is basically a “dynamic” mess of jiggling things. You need to confess your messy parts first.” Buy your copy now!

In conversation with Yasemin Ögün

Creative Direction and Words by Duygu Bengi

Fashiıon Direction by Burak Sanuk

Photographed by Burcu Karademir

Fashiıon Editor Birce Naz Köş, Murat Şentürk

Hair by Mustafa Akgül

Make Up by Zeynep Dombaycıoğlu

Creative Team Belgin Demirhan, Melike Duman, Tunga Yankı Tan, Umutcan Öncü

Photogtaphy Assistant Furkan Irmak

Styling Assistantants Can Demirkıran, Melek Kaya, Zeynep Naz Gümrükçü

Hair Team Enes Sakızcı, Yiğithan Yılmaz

Gaffer Ömer Rauf Aksoy

Gaffer Assistants Halil Demircan, Harun Ateş

Best Boy Taner Altundaş