Paris anlaşması hedefleri paralelinde karbon ayak izini minimalize etmeye çalışan Avrupa’nın dev üreticileri hayat kalitemizden ödün vermeden doğayla daha barışık çözümler üretebileceğimiz teknolojiler sunmaya devam ediyor. Tüm bu değerlere paralel olarak “Volvo Cars’ın en kompakt SUV modeli” mottosu ile hayatımıza giren Volvo EX30; sürdürüebilirlik, tasarım, güven ve performansı bir araya getiriyor.
Avrupa’nın sanat ve tasarım başkentlerinden Barselona sokaklarında EX30’u yaratıcılarıyla keşfediyoruz. Tasarımında kullanılan sürdürülebilir malzemelerden renk seçimine; doğayla bütünleşen nüanslardan uzun pil ömrüne her detayı ile elektrikli araç teknolojisini en konformist ve doğayla barışık bir dilde ele alan EX30 için araçta temas edilen her elementin bir fonksiyonu olması ve doğaya minimum zararla ulaşım ihtiyacını karşılaması esas. Volvo Cars CEO’su Jim Rowan, “EX30’un küçük ama güçlü olduğunu söylemeyi seviyoruz.” sözlerini hafızamıza kazıyan The Unboxing filmi ile gezimize dijital olarak katılıyor.
EX30’un DNA’sında sürdürülebilirlik, tasarım ve teknoloji var ve tüm bu elementler oldukça genç, yaratıcı ve işine tutku ile bağlı bir ekibin eseri. Yaptıklarına tutku ile bağlı olan insanlarla bir araya gelmek her zaman büyük bir keyif. Volvo EX30 Product Lead Joakim Hermansson, Clement Alliot, Lead Exterior Designer Katharina Sachs; Volvo EX30 için geliştirilen her unsurun işlevselliğini vurguluyor ve kullanıcı deneyimini tüm tasarımın merkezine aldıklarının altını çiziyor. Tüm fonksiyonlarını arabanın merkezine taşıyarak hem alan avantajı hem de kullanım kolaylığı sağlayan tasarımda merkezileştirme anlayışı; kullanıcı odaklı ve keyifli sürüş deneyimi sağlıyor. Türünün ilk örneği olan ve gösterge panelini tamamen kaplayan bir soundbar ve bir dizi akıllı depolama alanı gibi özellikler, kullanıcılara ve yolculara daha geniş ve ferah bir iç alan sunuyor.
EX30’un iç tasarımı ise Marie Stark imzalı. Hem iç alan tasarımında kullanılan %100 geri dönüştürülmüş malzemeler ile doğayla barışık bir çerçeve sunuyor hem de tasarımdaki İskandinav ruhundan hiçbir noktada ödün vermiyor. Farklı modlarda hazırlanan ışık paneli ise sürüş deneyiminizi üst düzeye taşımak için kusursuz bir yol arkadaşı.
EX30’un iç tasarımı ne kadar çekici ise dış tasarımı ve kullanılan özgün renkleri de bir o kadar iddialı. Moss Yellow ve Cloud Blue renkleri arasındaki kararsızlığım devam ederken; İstanbul sokaklarında EX30 ile daha renkli, güvenli ve temiz olacağı günler için heyecanlıyım.