Türkiye’deki futbol tutkusu, 2024 Avrupa Futbol Şampiyonası’na ev sahipliği yapmak için adaylık koymasıyla daha da heyecan verici bir hal alıyor. “Birlikte Paylaşalım” sloganıyla, 9 şehir ve 10 stadıyla iddialı bir adaylık ortaya koyan Türkiye’nin heyecanına Nike da Milli Takımı’nın formasını tasarlayarak ortak oluyor.
Nike’ın futbolla ilişkisi yaklaşık yarım asır önceye —“Swoosh” logosunun da yer aldığı ilk ayakkabı olan— “Nike” kramponu piyasaya çıkardığı 1971 yılına dayanıyor. O günden bu yana hızla futbol dünyasında yükselmeyi başaran Nike, Ronaldo’dan Brandi Chastain’e, Wayne Rooney’den Christiano Ronaldo’ya pek çok futbolcunun tercihi oldu. Bugün Barcelona FC’den Manchester City’ye dünya devlerinin de sponsoru olan Nike, Mercurial Superfly ve Vapor 360 serisiyle yine ses getirdi.
İlk olarak 1997 yılında, Fransa’da düzenlenen FIFA Dünya Kupası’nın ısınma turlarında Ronaldo’nun ayağında gördüğümüz Mercurial krampon, tek renkten oluşan minimal tasarımıyla estetik ve konforu bir araya getiriyor. Modelin etrafında şekillendiği futbol sokaktan doğar kültürü de, Türkiye’yle birebir örtüşüyor.
Markanın Türk futboluna desteğiyse milli formayla sınırlı kalmıyor; genç ve parlak sporculara desteğiyle devam ediyor. Nike’ın sponsor olduğu altı milli takım oyuncusu Ece Türkoğlu, Abdülkadir Ömür, Ecem Cumert, Ömer Faruk Beyaz, Mustafa Kapı ve Didem Karagenç, bu ayki konuklarımız.
Trabzonspor A Takım oyuncusu olan Abdülkadir Ömür, 19 yaşında. Futbola okul takımında oynayarak başlayan Abdülkadir, Trabzonspor hocaları tarafından keşfedildi. 2011 yılında filiz lisansı çıkartıldı, 2012-13 sezonunda U-14 takımı ile Türkiye finallerine kaldı ve dördüncülük yaşadı. 2014-15 sezonunda U-16 ile Türkiye şampiyonluğu yaşadı. 20 Temmuz 2015’te profesyonel sözleşme imzaladı. Kasım 2015’te UEFA tarafından “haftanın genç yeteneği” olarak lanse edildi. Ocak 2016’da Trabzonspor’da ilk resmi maçına çıktı. Bir sonraki sezon Trabzonspor U21’de oynarken Ersun Yanal yönetimindeki A takım ile çalışmalara devam etti. 2016 yılında Guardian tarafından yayınlanan ’99 doğumlu 60 yetenek listesinde Türkiye’den yer alan tek futbolcu oldu.
“Tutku, mücadele ve takım ruhu. “ Bunlar Ece Türkoğlu’nun futbolu tanımlamak için seçtiği üç kelime.19 yaşındaki Ece, 2017’de Karadeniz Ereğli Fen Lisesi’nden mezun oldu. Futbol oynamaya ise 2010 yılında başladı. Bu yıl Ataşehir Belediyespor’a transfer olana kadar doğduğu yer olan Ereğli’nin belediye takımında forma giydi. A Milli Takım oyuncusu olan Ece, yurt dışında hem eğitim hayatını hem de futbol kariyerini sürdürmek istiyor. “Futbola devam ettiğim sürede hayatımın hep pozitif olacağını düşünüyorum.” diyor Ece, genç sporculara ise “iyi bir sporcudan önce iyi birer birey olmalarını” tavsiye ediyor, çünkü karakterlerin sahaya yansıdığına inanıyor. Sabırlı olmak, çalışmaktan vazgeçmemek ve kendi yeteneğinin farkına varmak da tavsiyeleri arasında. Rol model aldığı sporcuları sorduğumuzda Amerika’dan Carli Lloyd ve Türkiye’den ise Ebru Topçu’nun ismini veriyor.
Ehingen, Baden-Württemberg’de doğup büyüyen Ecem, 20 yaşında. Almanya’da yüksek liseyi bitiren genç sporcu, oradayken SC Freiburg takımı kadrosunda yer aldı. Geçtiğimiz sene Eylül ayında Ataşehir Belediyespor’a transfer olan Ecem, Türkiye A Milli Takımı kadrosunda da yer alıyor. Futbola düşkün bir aileden gelmesi sebebiyle ilgilenmeye çok erken başlıyor. “Sokakta, evde veya bahçede komşumuzun oğlu ve erkek kardeşim ile top oynuyorduk her gün.” diye anlatıyor Ecem, “futbola onların sayesinde başladım diyebilirim ama en büyük etken babam olmuştu.” 5-6 yaşlarında futbol kulübüne yazdırılan Ecem, başlarda kaleci olarak görev aldı, daha sonra orta sahaya geçti. İlerleyen zamanlarda seçme takımlarda ve Alman milli takımında görev aldı, U 17’den sonraysa Türkiye milli takımına geçiş yaptı. İyi bir takımın özelliklerini sorduğumuzdaysa “İyi bir takım aile demektir, herkes birbiri içindir.” diye yanıt veriyor.
14 yaşındaki Ömer Faruk Beyaz, futbol tutkunu bir aileye, futbolun içine doğmuş. Fenerbahçeli olarak büyüyen Ömer, ilk maçına oturduğu sitenin futbol sahasında çıktı. 5 yaşında Fenerbahçe Futbol Okulu’na gitmeye başlayan Ömer, 8 yaşında takımın alt yapısına seçildi. “Fenerbahçe’nin benim için her zaman özel bir yeri vardı.” diyor Ömer, “Lig maçlarında oynamak, asist yapmak, gol atmak, maçı kazanmak, gerek yurt içinde gerek yurt dışında çeşitli turnuvalara katılmak, kamplara gitmek gibi birçok ilki takımımla tattım.” Şu anda Fenerbahçe Koleji’ne giden Ömer, futbolun yanı sıra eğitimine de devam ediyor. Önceleri U15’te takım kaptanı olan genç yetenek, bugünse U17 takımında yer alıyor. İyi bir takım kaptanı olmak için “sadece iyi oynamanın yeterli olmadığını, tüm takımı bir arada tutmanın da aynı derecede önem taşıdığını söylüyor. Yakından takip ettiği sporcuları sorduğumuzda daha küçük yaşlarda Ronaldinho hayranı olduğunu belirtiyor, Nike’a duyduğu beğeni de böyle başlamış. Yaşı ilerledikçe koyu bir Messi hayranı olmuş, “Tüm maçlarını defalarca izledim, hâlâ da izliyorum. Messi’den ne kadar çok şey öğrenirsem benim için o kadar kardır.” diyor ve ekliyor, hayranlık duyduğum diğer iki efsaneyi de es geçemem; Emre Belözoğlu ve Alex. En büyük hayali ise Ballon D’or ödülünü kazanan ilk Türk futbolcu olmak.
A Milli Takım kaptanı olan ve Beşiktaş A Takım’da defans pozisyonunda görev yapan Didem Karagenç, 1993 doğumlu. Futbol lisansını Sakarya Yenikent Güneşspor’da 2004 yılında alan parlak yetenek, 2007 yılına kadar bu takımın kadrosunda yer aldı. Gazi Üniversitesi’ne transfer olan Didem, altı sezonda 70 maçta forma giydi ve attığı 32 golle adından söz ettirdi. 2012-13 sezonunda Konak Belediyespor’a geçen Didem, 2013’te ilk defa UEFA Kadınlar Şampiyonlar Ligi’nde forma giydi. Türkiye’de bir ilke imza atan Didem Karagenç Konak Belediyespor takımıyla Ağustos 2013’te 2013-14 UEFA Kadınlar Şampiyonlar Ligi’nde forma giydi. Takım, son 16 turuna kadar ilerledi. Kariyerinde 3 sezon boyunca Şampiyonlar liginde görev aldı. 14 Ekim 2015’te ikinci lige yeni yükselen Beşiktaş’a transfer oldu. 2015-16 sezonunun sonunda takım, namağlup Şampiyon olarak birinci lige yükseldi. 2011 yılından şimdiye kadar 35 Defa A Milli takım formasını giydi ve şuanda da kaptanlığını yapmaya devam etmekte.
2002 doğumlu Mustafa Kapı, profesyonel futbol hayatına 2013 yılında Denizlispor’da filiz lisansını çıkartarak başladı. 2014 yılındaysa Galatasaray’a transfer oldu. 8 Ekim 2016 da Galatasaray’ın, Levski Sofya ile oynadığı A takım hazırlık maçında forma giyen Mustafa Kapı, Galatasaray’ın en genç oyuncusu olarak tarihe geçti. 2017 yılında Galatasaray U17 takımının kaptanlık görevini sürdürdü ve birbirinden şık gollere imza attı; 24 maçta 15 gol attı ve 17 asist yaptı. Orta saha ve merkez orta sahada 10 numara formasıyla görev alan oyuncu bugün U19 takımında yer alıyor.