Peter Davis New York’ta doğup büyüdü. Alışa gelmiş bir şekilde New York’un sosyetik lüks yaşam tarzı yerine, farklı bir yol çizdi kendine. 90’lardan beri bohem ve punk bir çocuk olarak New York’un sanat, tasarım ve moda dünyasında hep bir parmağı vardı. Bize bugünkü Peter Davis’i getiren, hayata karşı farklı bakış açısı.
Peter Davis: Manhattan’da büyüdüm – Upper East Side’da. Sadece erkeklerin olduğu bir okulda, ilk sınıftan itibaren ceket ve kravat takarak okudum. Yine de New York’taydım ve kaykayımla şehrin öbür ucuna kayıp Paper dergisini alırdım. Bir yaz orada staja başladım ve kendi dergimi kurduğum dönemde bile oradan hiç ayrılmadım. Paper ailem gibi. Daha ilk baştan derginin kurucuları Kim Hastreiter ve David Hershkovits, her zaman istediğim ama hiç sahip olamadığım cool Musevi ebeveynlerim oldular.
Peter Davis: New York benim dünyam. Her zaman New York’ta bir dairem oldu. Los Angeles’ta 4 tane daire tutmama rağmen her zaman New York’taki dairemi de tuttum. İşimden ve dünyanın her tarafını görmek istememden dolayı çok seyahat ediyorum fakat evim New York.
Peter Davis: Ben yazmayı bilmem. Hiç edebiyat dersi almadım üniversitedeyken. Bennington’a resim okumaya gittim. Planım sanat yapıp NYU’da film dalında mastır yapmaktı. Mezun olduktan bir ay sonra The Andy Warhol Vakfı’nda iş buldum. Kim ve Paper beni moda haftası için Paris’e götürdüler. Son derece şık olan Rue Cherche-Midi’de Fred Hughes’un apartmanında kaldık. Orası önceden Warhol’un apartmanıydı. Paris’te bir günlük tuttum – Margiela’nın özgün defilesi, Chanel ve tüm parti ve klüpler. Şimdi Architectural Digest’in yayımcısı olan Amy Astley Vogue’daydı ve beni aradı. Anna Wintour ile tanışıp Vogue için genç yetenekleri yazdım. Paper’da da aylık bir köşem vardı. David Blaine gibi son derece başarılı, simdi arkadaşım olan ve o zaman benle aynı blokta yaşayan birçok insan ile ilgili ilk yazıları ben yazdım. Neredeyse her dergi ve gazetede yazdım – The New York Times, Vanity Fair, The Wall Street Journal, Tatler – hepsi…
Peter Davis: Birçok yazar gibi ağırdan alma huyum var. Hep son dakikada yazıyorum. Anlaması güç ama teslim tarihini hiç geçirmiyorum.
Peter Davis: Üniversiteden beri resim yapmadım. Resimlerim büyük ve toksik olduğu için gerçek bir atölye, maske ve havalandırmaya ihtiyacım var. Yaşlı bir adam olduğumda zamanımın yarısını Paris’te geçirip resim yapmaya tekrar başlamayı planlıyorum. Serge Gainsbourg’un yaptığı gibi cool Fransız çocuklarla vakit geçirmek istiyorum.
Peter Davis: Williamsburg’de yaşıyorum ve sürekli sokak sanatını telefonumla çekip Snapchat’e koyuyorum. Grafiti ile büyüdüm, o da artık sokak sanatına dönüştü. Yeni galeriler Brooklyn’deki Bushwick, BedStuy ve Williamsburg caddeleri. Yakın zamanda Berlin’de inanılmaz sokak sanatları gördüm. Los Angeles da 80’lerde New York’un Basquiat, Clemente, Schnabel ve Warhol’la patladığı gibi sanat eserleriyle doldu.
Peter Davis: Tribeca’dan Williamsburg’e taşındım ve hiçbir zaman Brooklyn’i bırakmayacağım. Yaratıcı ekip nehri geçerek Brooklyn’e taşındı. Vice ve şehrin en iyi restoranları bana çok yakın. Williamsburg Manhattan ve Los Angeles’ın çocuğu gibi. Nehrin kenarında oturuyorum. Her yerden gök yüzünü görebiliyorsunuz.
Peter Davis: Paper bağımsız kalarak köklerine sırtını dönmedi. Bir nevi tarz incili. Paper olmadan kendi dergime başlamaz ya da asla bir kelime yayımlamazdım.
Peter Davis: Baskı özellikli olmalı. Bir koleksiyon parçası gibi. Dergiler, kitaplar gibi olmalı – sahip olmaya imrenilmeli. Out of Order hiçbir zaman atmak istemeyeceğiniz iyi bir dergi örneği.
Peter Davis: Moda dünyası doğası gereği vefasız bir dünya. Her şey hızlı değişiyor. Dijital dünya ve sosyal medya değişimi harika yönlerde zorladı – herkes oyunun bir parçası şimdi. Tasarımcılar da değişiyor. Tom Ford sürekli farklılaşıyor; gösterdiği parçalardan filmlerine, lüks yemeklerden Burberry’nin başlattığı gör/al misyonuna… Moda artık editör ve satın alma ekiplerinin olduğu özel bir klüp değil – sosyal medya hesabı olan herkes katılabilir.
“Yaşlı bir adam olduğumda zamanımın yarısını Paris’te geçirip resim yapmaya tekrar başlamayı planlıyorum. Serge Gainsbourg’un yaptığı gibi cool Fransız çocuklarla vakit geçirmek istiyorum.”
Peter Davis: Ortadan yok olmadan önce büyük bir Martin Margiela hayranı ve tüketicisiydim – modanın Willy Wonka’sı; sadece kendini hiç göstermedi. Benim kitabımdaki en enteresan Amerikan tasarımcı Marc Jacobs – sürekli insanların “moda” olarak gördüğü şeylere meydan okuyor. Fakat gerçek moda vizyonerleri Avrupa’da – Karl Lagerfeld yaşayan bir ikon, tam da hak ettiği gibi. Paris’ten çıkan yeni grubu çok seviyorum – Demna Gvasalia’yı izlemek çok heyecan verici.
Peter Davis: Supreme açıldığında kaykaycıydım ve hep gittim oraya. Markayı kuran James Jebbia bir arkadaşım. Her şeyin bir günde tükendiği ve yeniden yapılamdığı çalışma modeli modadaki en başarılı çalışma modeli. Ve sanattan anlıyor ve biliyor. Supreme’den, Larry Clark, Urs Fisher, Dash Snow gibi sanatçıların yaptığı kaykaylarım var. En çok onları seviyorum. Duvarlarım onlarla kaplı. Kıyafetler de harika – giyeceğim tek logo Supreme.
Peter Davis: 2017’de dijital bir yayım başlatacağım. App dergi. Tamamen interaktif, görsel bir deneyim. Şimdilik bu kadarını söyleyebiliyorum.