İmparatorluğu’nun Afrikalı komunitelere yönelik yürüttüğü politikaların yansımalarını gördüğümüz sergi, Deniz Pasha’nın anlatımı ile günümüzden başlayan bakış açışını geçmişe yöneltiyor. Portre, alegori ve motiflerle sanatçı, Afrikalı emeğin ve varoluşunun tarihsel kökeninin bugün Türkiye’deki göçmen işgücünün ayrımcılığa uğramış, görünmez ve opak yaşamlarına nasıl yansıdığına ışık tutuyor.
Sanat tarihi içerisinde bir klasik olarak yer edinen ve geçmişte birçok siyahi sanatçı tarafından kullanılan portre disiplinini geri kazanmayı hedefleyen Deniz Pasha, Blood Memory kapsamındaki çalışmalarına küçük portrelerle başlıyor. Göçmenlerin görülmeyen, benimsenmeyen ya da anlaşılmayan yaşamları, Deniz Pasha’nın portrelerinde hatırlanıyor, tanımlanıyor, varlıkları ikrar ediliyor ve her birine birer kimlik veriliyor.
Sergi metninin yazarı Nicole O’Rourke’ye göre bu itiraz ve geri kazanma çabası, siyahilerin Türk toplumunda yaşadığı kültürel yok ediş ve ayrımcılığın kasıtlı olarak reddedilmesi olduğu kadar, kısmen kendisi ve Türkiye’deki yeri için de bir arayışı simgeliyor. Resimlerde yer alan insanların opaklığı ya da bilinemezliği ise, bu portreler bağlamında ne ötekileştiriliyor ne de barbarlaştırılıyor; portreler çekici, insani ve yüceltilmiş olarak bizlere ulaşıyor.
Sanatçı Deniz Pasha, sergisinde portrelerden de öteye giderek, bizlere bilinçaltında tutulan belirli hikayelerin kapılarını açıyor. Belediye çöp kutusu, işlenmiş demir kapılar, karga ve akrep gibi öneriler, bugünün Türkiye’sinde bu insanların yaşadığı deneyimlerin detaylarını örtülü olarak yansıtıyor. Bu hikayelerden biri, The Pill (İstanbul)’da sergilenen Birlik Apartmanı eserinde karşımıza çıkıyor. Eserde, arkasındaki pencereler demir örgülerle kaplı, dışarıda bir kadın görüyoruz. Kapılar yarısaydam şiirsel bir anlatım görevi görüyor, birinin içeri ve dışarıyı görmesini sağlayan yarı geçirgen bir zar fakat örgüler alaycı bir şekilde dekoratif resmedilmiş soğuk demirler girişi ve birleşmeyi kısıtlıyor.
İsmini Amerikalı oyun yazarı ve şair August Wilson’ın bir alıntısından alan ve şimdinin yansımasıyla geçmişin gölgesini bizlere bir olarak sunan sergi, 3 Temmuz’a kadar The Pill’de ziyaret edilebilir.