Mehmet Yücebaşoğlu markasının da ilk koleksiyonunu işaret ediyor bu iş birliği; bize süreci anlatır mısın nasıl bir motivasyonla yola çıktınız?
Projelerimde hazır mobilyalar kullanmıyorsam eğer sık sık kendi tasarladığım mobilyaları kullanıyorum. Benim tasarımlarımı görenler tasarımlarımdan ya sipariş vermek istiyorlar ya da onlara da özel tasarımlar yapmamı istiyorlar. Uzun zamandır aklımda kendi koleksiyonumu çıkarma fikri vardı aslında. NAYA’dan gelen teklif üzerine onlara özel kapsül bir koleksiyon hazırladım. Önümüzdeki sene kendi koleksiyonumu çıkarmayı hedefliyorum.
Naya Studio ile yollarınız nasıl kesişti?
NAYA’nın sahipleri Nazlı Çarmıklı Gezer ve Yasemin Çarmıklı Kurt ‘un evlerininin iç mimarlığını ben yaptım. Bu süreçte her iki projede de güzel sonuçlar ortaya çıktı. Proje esnasında tasarım bakış açımız birbirimize çok uydu ve aynı zamanda da arkadaş olduk. Nazlı evinde verdiği davette bana iş teklifinde bulundu ve NAYA için bir koleksiyon hazırlamamı istedi. Ben de heyecanlandığım bu projeyi kabul ettim ve ortaya tatmin edici bir sonuç çıktı.
Koleksiyonda senin tasarım anlayışına ve hayatına dair pek çok unsuru görüyoruz. Edisyon mantığından arkadaşlarından ilham alan ürün isimlerine kadar koleksiyonun matematiğini bize anlatır mısın? Nasıl bir ruhla ortaya çıktı bu tasarımlar?
Ben hayranı olduğum çok ikonik tasarımların bile her yerde görünmeye başladıkça tasarımından sıkılan biriyim. Gözümde eskiyor. Benim bu ilk koleksiyonumun özel olmasını istedim. Aksesuar dışındaki mobilyalardaki siparişleri adetlerle sınırlandırdık. Aslında biraz da kişiye özel gibi oldu. Koleksiyonumuzun ismi ‘MENAGE’. Hane halkı ya da topluluğu anlamındaki bu isimden yola çıkarak koleksiyonu tasarlarken esinlendiğim bazı arkadaşlarımı da içine dahil etmek istedim ve onların isimlerini mobilya ya da aksesuarlara verdim. Benim çok yakın arkadaşlarım ikinci ailemdir.
Bir tasarımı senin için güçlü kılan unsurlar?
Malzeme ve formun uyumu tasarım olarak beni tatmin ediyorsa benim için güçlü bir tasarımdır. Çok yalın bir tasarım da benim için çok güçlü olabiliyor. Önemli olan ortaya çıkan tasarımın etkisi.
Mekan ile obje arasındaki etkileşimi nasıl tanımlıyorsunuz, bu uyumu yakalamak için senin üzerinde durduğun noktalar neler?
Mekanın genel ruhu, ışığı ve mekanın sahibi tamamen bu unsurları belirliyor benim için.
Koleksiyonun Naya Studio ile olan uyumu oldukça etkileyici burada bir showroom değil bir sergi atmosferi hakim ama bir o kadar da yaşayan bir mekandayız; bu atmosferi nasıl yakaladınız?
‘NAYA’ sadeliği, kaliteyi ve özenli işçiliği felsefe edinmiş bir ev dekor markası. Sanatçıların tasarımlarını da koleksiyonlarına dahil etmiş bir marka. Mekanın tasarımı da galeri mantığında, her ürün ya da objeye fokuslanacak şekilde tasarlanmış. Benim tasarımlarımın estetiği ve ruhu da mekana çok uydu. Hatta koleksiyonu ilk yerleştirdiğimizde sanki mekan hep öyleymiş gibi hissettirmesi bizi bile şaşırttı. Ortak tasarım algısı olan kişiler buluştuklarında ortaya doğru projeler çıkıyor.
Koleksiyonda metal- ahşap- mermer gibi farklı malzemelerin birlikteliğini görüyoruz, malzeme seçimleri üzerine ne söylemek istersin?
Ben zıt malzemeleri doğru oranda kullanmayı seven bir tasarımcıyım. Bu koleksiyonda paslanmaz çelik, ahşap, tekstil ve doğal taş gibi soğuk ve sıcak malzemeleri kullandım. Bu birleşim tasarımlarımı güçlendirdi ve istediğim etkiyi almamı sağladı.
Senin için sırada ne var? Ürün tasarımı üzerine projeleriniz, iş birlikleriniz devam edecek mi?
Ben önümüzdeki sene kendi mobilya koleksiyonumu çıkarmayı hedefliyorum. Bunun için biraz daha zamana ihtiyacım olduğu için hızlı davranmak istemiyorum ki doğru ve kalıcı bir koleksiyon olsun. Benim bakış açıma uyan, ortak noktalarda buluşabileceğimiz markalarla iş birlikteliklerim olacaktır.