House Alaia – One for the books 

Pieter Mulier, Alaïa Evi için yeni bir süreklilik dönemini başlatı, başlatıyor…

Pieter Mulier, Fransız-Tunuslu modacı Azzedine Alaïa’nın Kasım 2017’deki vefatının ardından 2021 yılında Alaïa Evi’nin kreatif direktörlüğü görevini devraldı ve tek amacı kurucusunun zamansızlığını koruyarak evi geleceğe taşımaktı.

“Her zaman zamanının ötesinde olan ve tüm sanat ve kültürlere açık olan Azzedine Alaïa’nın vizyonu ilham kaynağıdır çünkü her zaman kendine yenilik yapmak ve sürdürülebilir bir şekilde yaratmak için zaman tanımıştır. İşte bu büyük hayranlık ve sorumluluk duygusuyla, kadınlığı kutlayarak ve kadınları yaratımın merkezine koyarak onun mirasını sürdürmeye çalışacağım.”

– Pieter Mulier.

Pieter Mulier, modacının her şeyden çok değer verdiği ve savunduğu dişiliğe saygı duruşunda bulunuyor. Azzedine Alaïa’ya vücutların heykeltıraşı lakabı takılmıştı. Burada vurgu, gerçek bir ikinci deri haline gelen kumaşlarla yeniden tasarlanan kadın bedeni üzerinde olduğundan, temellere bir geri dönüş söz konusu. Deri, metal, triko, pamuk ve tekstilin kullanıldığı silüetlerden bazıları Fransız-Tunuslu modacının Akdeniz köklerini çağrıştıran kapüşonlu veya dökümlü. Pieter Mulier markayı değiştirmeden zenginleştirmeyi başarmıştır.  

Azzedine Alaïa Derneği onun çalışmalarını yaşatıyor

Tunus doğumlu bir çiftçi çocuğu olan Azzedine Alaïa, 1950’lerin sonunda Paris’te şansını denemeden önce Beaux-Arts’taki eğitimini finanse etmek için yerel bir terzinin yanında çalıştı. 1980’lerde, dönemin seksi ve kendine güvenen kadın siluetini tanımlamaya yardımcı olan bodysuit, dar siyah boxer şort ve arkadan fermuarlı eteği icat ederek adını duyurdu. Daha sonra sadık müşterilerden oluşan bir ağ sayesinde podyumlardan ve basından uzakta kendi hızında çalıştı. Elli yıl boyunca tutkulu bir koleksiyoncu oldu. 2007 yılında, hayat arkadaşı ressam Christoph von Weyhe ve kırk yılı aşkın süredir arkadaşı olan yayıncı Carla Sozzani ile birlikte Fondation Azzedine Alaïa’yı kurarak çalışmalarını ve sanat koleksiyonunu korumaya karar verdi. Fondation, evin ve yaratıcısının tüm hazinelerine ev sahipliği yapmakta ve hem Paris’te, yaşadığı ve çalıştığı 18 rue de la Verrerie’de hem de çok sevdiği şehir olan Sidi Bou Saïd’de onun eserlerini ve kişisel koleksiyonundan sanat eserlerini sergilemektedir. Bu mekânlar moda ve tasarım tarihi üzerine düzenli sergilere ev sahipliği yapmaktadır.

Alaïa; Moda, miras, iletişim ve sanat, geleneğe dayalı bir diyalog…

Alaïa modaevi Mayıs ayında, çeşitli kurumlarla birlikte gerçekleştirmeyi planladığı bir dizi kültürel proje olan ‘Diyalog’u tanıtıyor. Alaïa’nın şu anki direktörü Pieter Mulier, lüks modaevinin sanatsal aurasını yeniden yakalamayı hedefliyor. Dialogue’, modaevinin kültürel alanla bağlarını güçlendirmeyi amaçladığı bir ifade alanı olacak. 

İlk işbirliği: Crazy Horse dansçılarıyla birlikte sunulan bir koleksiyon. Pieter Mulier, Alaïa arşivlerinden ikonik bir elbiseyi yeniden işledi. Model on bir renk seçeneğiyle sunuluyor. Her kreasyona uyumlu bir Teckel çanta eşlik ediyor. Koleksiyonun tamamı Sam Rock tarafından fotoğraflandı. Çılgın At’ın ikonografisini, anında tanınabilen sarışın peruklarıyla bir dizi renkli dansçıyla yeniden canlandırıyor.

Pieter Mulier için Diyalog projesinin yaklaşımı modanın sınırlarının ötesine geçmek, Alaïa’nın her zaman kıyafetlerden daha fazlasını temsil etmesini istedi ve Azzedine de Alaïa’ya böyle bakıyordu. O öyle bir vizyonerdi ki, en başından beri Alaïa’yı bir topluluk, moda ve yaratıcılığın sanat ve güzelliğe açıldığı bir alan olarak tasavvur ediyordu. Ve bu vizyon bugün de devam ediyor, çünkü moda ancak zamanla bağlantı kurarsa bir anlam ifade eder.  

KÖKENLERE DÖNÜŞ

Alaïa moda evi, Dialogue projesinin ardındaki gelecek sanatsal işbirliklerini şimdilik açıklamadı. Pieter Mulier bu ilk koleksiyon için modaevinin tarihine öncelik verdi. Gerçekten de Azzedine Alaïa 1979 yılında Crazy Horse dansçıları için sahne kostümleri tasarlamıştı. Bu onun köklerine bir dönüş. Büyüleyici bir tasarımcı olan Azzedine Alaïa, kariyeri boyunca görsel sanatlara duyduğu hayranlığı geliştirmiştir. Ayrıca müzik dünyasıyla da çeşitli vesilelerle işbirliği yaptı. Dialogue projesi ile evi, merhum kurucusu için değerli olan ifade alanlarına yeniden yatırım yapıyor. Diğer modaevleri tarihlerini sergiler aracılığıyla sergilemeyi tercih ederken, Pieter Mulier ilginç bir alternatif sunuyor. Moda ve kültürel alan arasında bir bağ kurarak bize bu iki alanın ortak noktasını hatırlatıyor: her ikisinde de var olan yaratıcılık.