“Tanınmak baskı yarattı, sanırım çok mütevazıyım.”
Dinleyicilerim, sonuçta sahne mekana göre değişebiliyor. Bazen eski yapım bir sahneden acayip sesler çıkabiliyor ve bu durum dinleyici bakımından aldatıcı olabiliyor. Eninde sonunda seyirci size gerekli hissi ve ruhu veriyor. Evet kesinlikle seyircilerim önemli.
Evet, galiba. Bu albümden sonra kendime uzun bir ara verip gelecek albüm üzerinde çalışmak istiyorum. Benim Take me to Church albümünden mesleki anlamda büyük bir başarı beklentim yoktu. Fakat bu başarıyı üzerimdeki bir baskı haline getirip kararlarıma yansıtırsam, bunun sonucunun benim için iyi olmayacağını düşünüyorum. Bu tarz hisler benim müziğe başlamamdaki gayem değildi. Bunun için müzik yapmıyorum, yani sonuç olarak hislerime güvenip o şekilde devam edeceğim.
Farklı müzik türleri dinliyorum. Blues ve caz türünün hayranıyım. Ama hip-hop ve funk da eğlenceli olabiliyor.Yolda patron benim ve biraz gevşememizi sağlayacak şarkıları çalıyorum. Daha çok eski şarkıları seviyorum. 20. yüzyılın başlarından 1950’ler, 1960’lar dönemi.
Ben şöyle düşünüyorum; müzik yaptığınız esnada bazı fikirlerde tökezliyorsunuz. Bu da onu en heyecanlı kılan kısmı oluyor. Bir şeyler düşünüp yaratmak kadar da hiçbir şey sizi heyecanlandıramıyor. Bu işin en faydalı kısmı da bu. Bir fikir oluşturmak ve onun üzerine yoğunlaşmak. Evet, bu gerçekten en heyecanlı kısımlarından biri.
Bilmiyorum, sanırım bu değişim üzerine fazla düşünmüyorsunuz. Sadece performansınızı olabildiğince enerjik ve ilk günkü gibi olması için çabalıyorsunuz. Bazı şarkıların enerjik bir şekilde söylenmesi gerekir, bazılarınınsa daha sakin.
İki gitarı aynı anda çalamıyorum, bu benim sınırlarımı zorlayan bir konu olabilir. Ayrıca teorik müzik bilgim de çok yok, şarkılarımı yaparken kulağa nasıl geldiğine ve nasıl bir his verdiğine bakarak yapabiliyorum. Kağıt üzerinde çalışamıyorum. Yani müziği yazıp okuyamıyorum. Bu da bir limit olabilir.
Ben her zaman blues müziğinden çok etkilendiğimi belirtmişimdir. Ayrıca funk ya da soul tarzı müzikler de aynı şekilde. Fakat sosyal hayatta beğendiğim görüştüğüm insanlardan da etkileniyorum. Nina Simone, Stevie Wonder, Paul Welker gibi sosyal konular ile ilgili şarkı yazan isimler de üzerimde büyük bir etki bırakıyor. O an bana ne çağırışım veriyorsa onun müziğini yapmaya çalışıyorum.
“Albümlerimin çoğu evimin tavan arasında yazıldı ve kaydedildi. Bu kadar mütevazı bir geçmişten gelip başarılı olmak bana çok cesaret veriyor.”
Evet, çok şaşırdım.
Son iki senedir ulaştığım bu başarı fazlasıyla hızlı oldu ve asla tahmin edemeyeceğimden daha fazla kitleye ulaştım. Bu beni tabii ki iyi hissettiriyor. Bunun üzerine fazla düşünmemeye ve bu başarının müziğimi olumsuz yönde etkilememesi için çalışıyorum. Tek düşündüğüm sıradaki albümümde hangi müzikleri koyacağım. Sanırım çok mütevazıyım. Albümlerimin çoğu evimin tavan arasında yazıldı ve kaydedildi. Bu kadar mütevazı bir geçmişten gelip başarılı olmak bana çok cesaret veriyor.
Bazen. Mesela müziklerimin birçoğunda kilise müziklerinden feyz aldığım olmuştur. Kilise korosunda bulunduğum ve söylediğim de olmuştu. Böylelikle dini müziklerle bağım oluşmuş oldu. Üniversitede de koro ile çok vakit geçirdim.
Türkiye’ye geldiğim zaman karşılaştığım ilgi ve desteğe çok şaşırdım. Iki senedir tur için dünyayı geziyorum ve İstanbul bizim son durağımız olacak, bu yüzden çok heyecanlıyız. Bütün sevenlerime de teşekkür ediyorum, umarım onlarla karşılaşma imkanımız olur.