Intimacy on Display: Nan Goldin “You Never Did Anything Wrong”

Arts & CultureOctober 14, 2024
Intimacy on Display: Nan Goldin “You Never Did Anything Wrong”

Tüm hayatınız boyunca çizgiyi çekecek doğru yeri arayabilir ya da Nan Goldin’in yaptığı gibi gözlerinizi açıp çizginin kaybolduğunu seyredebilirsiniz. Goldin, Gagosian’daki son sergisi You Never Did Anything Wrong’da yüzyılların sanatını ve modern yaşamı bir araya getirerek bizi neyin müzeye ait olduğunu ve neyin fotoğraf makinemizde saklı kalması gerektiğini yeniden düşünmeye itiyor. Ham, şahsi ve tepeden tırnağa Goldin.

Goldin samimiyetin tarihçisi rolünde, Instagram bunu trend haline getirmeden çok önce, kamerayı içe doğru çeviren kişilerden. İşleri, performatif olanın ötesine geçerek, cilasız gerçekliğe ayna tutuyor. You Never Did Anything Wrong, yeni Goldin’e bir ilk bakış sunuyor – hala tanıdık ama aynı zamanda kendi kurallarını yıkan, fotoğraf ve filmi daha önce yapılmamış şekillerde birleştiren bir Goldin. Soyut alanlara derinlemesine adım atarak, Rönesans ve Barok başyapıtlarını, arkadaşlarının ve sevgililerinin samimi portreleriyle bir araya getiriyor; adeta aynı nefesi paylaşıyorlarmış gibi. Belki gerçekten de paylaşıyorlar.

Sergi, hayatınızın kürasyonunu yapmaya davet eden üçüncü bir gözü çağrışıtırıyor. Parçaları incelerken, sanatın modern dünya ile etkileşimde bulunan ve bağlantı kuran bir araç olduğuna dair kısa bir manifesto bulabilirsiniz. Serginin merkezinde yer alan Stendhal Syndrome (2024), klasik sanat ve kişisel anların çarpıcı bir tezatı olarak öne çıkıyor. Goldin, Rönesans sanatını iç çevresinin modern resimleriyle birleştirerek kontrast üzerinde düşünmeye cesaret ediyor; yüzyılları, “yüksek sanat” ile “günlük yaşam” arasındaki bölünmeyi gülünç hale getirecek şekilde çökertiyor. Sergilenen görsel paralelliklerin rahatsız edici ve kasıtlı doğası, neyi neden ölümsüzleştirmeyi seçtiğimizi sorgulatıyor.

Kavramsal olarak sergi, derin insani temaların ağır bir ağını örüyor. Goldin’in ızgara kullanımı, Rönesans başyapıtları ile kendi derin samimi anlık görüntüleri arasında görsel bir diyalog oluşturuyor. Aksi takdirde ilgisiz hissedilebilecek olan, onun kurgusu sayesinde anlamlı bir şekilde bağlanıyor.Örneğin Orpheus Dying’de (2024), 19. yüzyıldan kalma bir tablo, sevgilisi Tony’nin 1977 tarihli bir fotoğrafına ayna tutuyor; her iki figür de aynı ürkütücü pozda yakalanmış, izleyiciyi yasın ve güzelliğin zamansızlığıyla yüzleşmeye zorluyor.

Nan Goldin, elli yıllık kariyerinde her zaman bir adım önden ilerleyen bir provokatör oldu. Bu sergi onun hala geliştiğini, hala zorladığını ve hala korkusuz olduğunu kanıtlıyor. Eğer Nan Goldin’i bildiğinizi düşünüyorsanız, bu sergi, anladığınızı düşündüğünüz her şeyi sorgulatacak. Dürüst olmak gerekirse, mesele de tam olarak bu.

Author: TUNGA YANKI TAN

RELATED POSTS