It’s not a contest – Mine Özgüle

EditorialMay 30, 2024
It’s not a contest – Mine Özgüle

Mine, kendi dünyasında kendini keşfetme yolculuğunda. Korkmadan, çekinmeden ve utanmadan çıkılan bir kendini gerçekleştirme yolculuğu… Diğer hiç kimsenin yargılarına aldırmadan, özgün ve otantik bir şekilde her adımını atıyor, bu bir yarış değil ama Mine’nin tek rakibi kendisi.

Senin için dönüm noktası neydi?

Benim için dönüm noktası yaptığım müzikleri yayınlamaya başlamamdı. Bunun da başlangıcı kesinlikle pandemiydi. Dışarıda neler oluyor, herkes ne yapıyor, ben ne kaçırıyorum’lar içimde susunca, tam olarak kim olduğumu (utanmadan) bulma yolculuğum başladı. Bir gün içinde kimse beni bir şeye zorlamadığında, herhangi ‘biri’ olmam gerekmediğinde kim olduğumu, evde hangi eylemleri yapıp durduğumu buldum ve onları takip etme cesareti buldum.

Hayatta ne olarak var olmak istediğini nasıl anladın, mesleki kararların kişiliğinle ne kadar paslaşır?

İstemediklerimden anladım. 20’li yaşlarımın başında toplumdan onay alacağımı düşündüğüm mesleklerin üzerine gittim. Herkes bana ‘’aynı anda çok fazla şey yapmaya çalışıyorsun, böyle yaparsan hiçbir şeyde başarılı olamazsın.’’ dedi. Zaman zaman kendimi, zaman zaman insanların doğru bulduklarını bulmaya çalıştığım sıkışık bir dönemdi. Sonra dıştaki onayların içeride hissettiklerime asla iyi gelmediğini gördüm. Yaptığın şey başarılı bulunsa bile, senin içine sinmiyorsa, pek bir anlamı olmuyor. Ayrıca birinin aferin demesi de maksimum 2 saniyelik iyi bir his. Sonrası samimiyetle hissiz. Bu yıkımı yaşayınca yeni dünyamı sadece kendi içgüdülerime güvenerek inşa ettim. Kendimi çok dövdüm ama sonra yine hep onu dinledim. 

Bu yüzden kişiliğim mesleki kararlarımın neredeyse tamamını kapsıyor. Kendimi ait hissetmediğim hiçbir şeyin içinde bulunmamaya gayret ediyorum.  Hatta bu yüzden bence kariyer yolculuğum daha yavaş ilerliyor. Ama çok memnunum, geriye bol bol bakıyorum ve hep gurur duyuyorum. Hayatımı çocuk Mine napardı, bu yaptığımdan mutlu olur muydu’ya göre şekillendirmeye çalışıyorum. 

Gelecek senin için neyi ifade ediyor?

Gelecek kaygılar, mutluluklar, hayal kırıklıkları, heyecanlar, yeni insanlar, hala hayatımda olanlar, kalbimi kıranlar, aşık edenler, başarılar ve başarısızlıklarla dolu görebiliyorum. Çok eğlenceli ve çok yorucu. Çok dileğim var, çok endişem var. Ama kendime iyi bakıyorum. Bu yüzden de heyecanla bekliyorum geleceği.

Kazanma- kaybetme duyguları hayatında nasıl bir alan kaplıyor?

En büyük savaşımı bu duygulara verdim. Kazandığım sürece değerli, kazanmadığım sürece hiçbir değerim yok gibi hissettim. Bu tamamen büyürken bize öğretilen yanlış bir şey. Hayat böyle bir yer değil, kazanma hissi de çok göreceli. Kendini dinlemeyi, isteklerine değer vermeyi ve peşinden gitmeyi öğrenebildiğin sürece, ‘’kaybetme’’ diye tanımladığımız şey eğlenceli bile oluyor. Çünkü yenilmediğin sürece yeni bir şey öğrenmiyorsun. Yeni bir şey öğrenmediğin sürece de sen aynı sen kalıyorsun. Sıkıcı bir durum. Kendini çok ciddiye almamak ve hep ‘’bu durumdan ne öğrenebilirim’’ diye düşünmek gerek sanırım.  

Ne gerçekleştiğinde kendini kazanmış” olarak tanımlayabilirsin?

Hayal ettiğim şeyi başarıp, hayal ettiğim kadar iyi hissettirdiğinde. En çok başarımı coşkuyla paylaşabiliyorsam kazanmış hissederim. Hayatta bazı kazandığımı hissettiğim anlarda yalnız olduğum oldu. Ve bu hissin paylaşmadığım sürece benim için hiçbir anlamının olmadığını gördüm.

Creative Direction and Interview by Duygu Bengi

Fashiıon Direction by Burak Sanuk

Photography by Mesut Adlin

Fashiıon Editor Murat Şentürk

Make Up by Birce Selcik

Hair by Rıdvan Deniz

Creative Production by BI Creative

Creative Team Belgin Demirhan, Şevval Küçüktır, Tunga Yankı Tan, Umutcan Öncü⁠

Hair & Make Up Assistant Hatice Sayın

Author: Based Istanbul

RELATED POSTS