Bırakın diğer insanlar gayet güzel, hoş görünümlü bir sahne içerisinde açan harika çiçekleri çizsin. Ben bunun yerine edepsiz, ahlaksız ve korkunç rüyalarda bazen gelişen ve bazen saklanan canlı çiçekleri çizeyim.
Toshio Saeki 73 yaşında. 20’li yaşlarda ajanstaki işini bırakıp avangard dergilere çizim yapmaya başlıyor. Kitlelere direnerek analog bir hayat sürdüğü dağ köyünde internet erişimi olmadan pratik bir şekilde iletişim kuramıyor. Sanatını tehlikeye atmaya ve kendine inanacak kadar güçlü bir iradeye sahip olan Saeki, şu anda dağ evinde, her şeyden uzak yaşamına devam ediyor.
1970’lerde, çalışmalarında savaş sonrası ruhunu ve sosyal yeniliği ele alan Saeki, kritik bir başarı sağladığı 50 adet çiziminden oluşan bir koleksiyon yayınladı. 1960’larda Japonya’ya gelen Fransız illüstratör ve yazar Tomi Ungerer’in bir kitabından ilham aldığını bildiğimiz Saeki, Japon kültüründen ziyade Batı sanatına yakın çalışmalarıyla biliniyor. Saeki, bu Batı çalışmalarında resmettiği karakterlerin oyunculuğunu kurguladığı kara mizaha bağlayarak; gündelik hayatın bir parçası olan mizahın Tokyo’da çok farklı bir kültür geleneği gibi olmasında büyük rol oynamıştır.
Aslında Saeki’nin çalışmaları onu ve hayatı hakkında çok az şey bilmemizi sağlasa da aynı dönem ortaya çıkan Tadanori Yokoo, Nobuyoshi Araki, Yayoi Kusama ve Ono-Saeki gibi sanatçıların aksine kamuoyundan uzaklaşmaya karar vererek herhangi bir ana akım sanatçısından daha cesur ve özgür olduğunu kanıtladı.
Belki de ‘’yeraltının vaftiz babası’’ bizim gördüğümüzden daha fazlasıdır… Şu anda aktif sergisi bulunmasa da işlerini daha yakından tanımak isteyenleri şöyle alalım.