İkonik müzik dehası Nina Simone hakkındaki bulanık tartışmalardan sıyrılıp, kendisi hakkında daha fazla bilgi edinmek isterseniz şayet, yetenekli yönetmen Liz Garbus’un son belgeseli Bayan Simone’a Ne Oldu? Netflix’de sizleri bekliyor. Simone’un kişisel hayatı, müziğiyle var olmak üzerine sürdürdüğü mücadele ve tüm kariyerini samimi bir dille derleyen belgesel Simone’un gerçek yüzünü gözler önüne seriyor.
Drag queen kültürü hakkında en kült filmlerden biri olan Paris Is Burning New York’un 80’lerdeki Afro-Amerikan, Latin, gay, ve transseksüel komünitelerinin yaşam mücadelesini olabilecek en samimi dilde anlatıyor. 1991’de Sundance Film Festival’inde Büyük Jüri Ödülünü, 1991’de Berlin Film Festivali’nde En İyi Belgesel ödülünü kazanan Jennie Livingston’ın unutulmaz belgesel filmi Netflix’te.
Film yönetmeni ve fotoğrafçı Francesco Carrozzini, 1988’den bu yana Vogue Italia’nın baş editörlük hükümdarlığını başarıyla sürdürmüş annesi Franca Sozzani’nin olağanüstü kariyeri ve yakın markaj hayatı üzerine çektiği belgeseli Franca: Kaos ve Yaratılış’ın ilk gösterimini 72. Venedik Film Festivali’nde yaptı. Carrozzini annesi hakkında bir belgesel yapmak istediğini paylaştığı anda duyduğu ilk soru ‘Beni kim oynayacak?’ oldu. Nitekim ikonik editörün devrimci bakış açısı ve zarafeti Sozzani’nin kendisi dışında biri tarafından canlandırılması düşünülemezdi. Tamamlanması altı yılı bulan biyografi Franca: Kargaşa ve Yaratılış’ta, Carrozzi’nin usta ve samimi yorumuyla, bugüne kadar gizemini korumuş ikonik bir moda figürü olarak akıllarda yer eden Franca, cesaret ve mizah ile yoğrulmuş bir kadın, bir anne olarak karşımıza çıkıyor.
Geçtiğimiz yıl 100. yaşını kutlayan miminalist ressam Carmen Herrera’nın geç kazandığı başarısını konu alan 100 Years Show Netflix’in mutlaka görülmesi gereken belgeselleri arasında.
Soyut ve geometrik işleri üzerine New York’taki stüdyosunda 50 yılı aşkın bir süredir azim ve inancını kaybetmeden çalışan Herrera’nın geç de olsa hak ettiği başarısını bulup, Whitney, Tate Modern gibi dünyanın en prestijli müzelerinde yerini alışını anlatan ilham verici bir hikaye.
Oyunculuk -muş gibi yapmak değil gerçekten o olmak ise bunun en güzel örneği Jim Carrey’nin 1999’da “Man on the Moon” filmiyle yeniden vücut kazandırdığı kült komedyen Andy Kaufman olabilir. Filmin kendi etkisinin yanı sıra Carrey’nin sahne arkasında dahi rolden çıkmayıp devam ettirdiği performansı ise başlı başına ayrı bir hikaye doğuruyor, Jim and Andy. Hayret içinde izleyeceğiniz Netflix belgeseli Jim and Andy, Carry’nin sette yeri geldiğinde Kaufman’ın alt egosunun bir ürünü olan Tony Clifton karakterini, yeri geldiğinde Andy’nin kendisini canlandırdığı anları 100 saatlik arka plan görüntüleri ve Carrey’nin kendi ağzından deneyimini dinlediğimiz röportajlarla derleyip izleyiciye sunuyor.