Kinds of Kindness

Arts & CultureAugust 4, 2024
Kinds of Kindness

Yorgos Lanthimos, kısa bir aradan sonra Merhamet Hikayeleri (Kinds of Kindness) filmi ile karşımızda! 2023’ün en çok konuşulan filmi Zavallılar (Poor Things)‘in Oscar çıkartmasından kısa bir süre sonra ilk fragmanını yayınlayan filmde; Oscar ödüllü Emma Stone ile Oscar adayları Jesse Plemons ve Willem Dafoe’nin başrolleri paylaşıyor. Margaret Qualley, Oscar adayı Hong Chau, Joe Alwyn, Mamoudou Athie ve Hunter Schafer’in yer aldığı film; insani meseleleri distopik bir dilde ele alan üç farklı hikayeden oluşuyor. Çalışanlarının hayatını manipüle eden onlara nasıl bir insan olacaklarınının listesini veren patronunun çalışanı ile ilişkisi, uzun süre kaybolduktan sonra geri dönen eşinin o kişi olmadığını düşünen paranoyak bir eş ve amacı özel güçlere sahip olan birini bulmak olan tarikat üyesi bir kadın.

 Yorgos Lanthimos ile Efthimis Filippou kaleme aldığı hikayelere Tanrı alegorisi hakim. Ait olma, kurallar, yozlaşmaya müsait insanlar, tarikat saçmalıkları, son dönem artan kişisel gelişim aldatmacaları, bireylerin birbirlerine olan ihtiyaçlarının Tanrılaşan metaları her hikayede bir Tanrı, bir kurtarıcı arayışının altını çiziyor.

Ayrton Senna’nın meşhur kaskı, John McEnroe’nun kırık tenis raketi… Her şeyi elde etmek mümkün kurallara uyarsanız. Çalışanlarını bu hediyelerle mutlu etme konusunda sınır tanımayan patronumuz, insanların geçirdiği kazaları ve ölümleri dizayn eden, kurallar koyarak nasıl yaşaması gerektiğini söyleyen bir sistemle filmin startını veriyor; ve her hikayede etrafındaki kişilere hükmetme ihtiyacı duyan ilahi misyon yüklenen farklı karakterlerimizle gerçek olmayacak kadar rahatsız ama bir o kadar da acımasız bir iyilik arayışına giren karakterlerimiz, inanç algımızı ve acıma duygumuzu sorguladığımız anları geride bırakıyor. 

Üç bölümlük bir antoloji olan Merhamet Hikayeleri, aynı oyuncu kadrosu tarafından canlandırılan, kontrol, güç ve iyilik kavramlarını ele alan, birbirinden bağımsız üç farklı hikayeden oluşuyor.  Eurythmics’in ‘Sweet Dreams’ parçasıyla açılan Merhamet Hikayeleri’nde müzik çok temel bir anlatım dilini işaret ediyor ve film temel meselesini daha en baştan açık ediyor: “Herkes bir şey arar. Bazıları seni kullanmak ister, bazıları senin tarafından kullanılmak ister. Bazıları seni istismar etmek, bazıları ise istismar edilmek ister.” Filmin her bölümünde birilerini kontrol edip sömüren ya da onlar tarafından sömürülen karakterlerin hikayelerini izliyoruz. Bütün hayatı, hatta ölümü bile saniyesi saniyesine patronu tarafından kontrol edilen bir adam, karısının gerçek karısı olduğuna inanmayan ve ondan akıl almaz fedakarlıklar isteyen bir başka adam, bir tarikat tarafından beyni yıkanmış ve kehaneti gerçekleştirmek üzere her şeyi göze alan bir kadın… Bu üç dünyanın tek kesişimi ise büyük vaatlerin arkasındaki sıradan ifadeler. Dışarıdan gayet “medeni” gözüken ve öyle davranan karakterler, Lanthimos’un kurduğu bu dolaysız dünyada daima kısasa kısas bir yasanın hükmü altında. Hiçbir şey başka bir şeyi temsil etmiyor bu dünyada; her şey, sadece kendi anlamına geliyor. Örtmece yok, dolaylama yok, dolayısıyla “nezaket” yok. Karakterlerin bu duruma olan tepkisinin ya da tepkisizliğinin yarattığı tezattan bazen kara mizah, bazen de vahşet çıkıyor. 

Filmin kapanışında Emma Stone’un dansı biraz daha devam etseydi nasıl bir playlistle baş başa bırakırdı bizi Lanthimos, bu denklemin peşindeyiz. Merhamet, kontrol ve fedakarlık kavramlarını bir kenara bırakıp kendimizi müziğin ritmine bırakıyoruz. Lanthimos, gibi kendimizi şarkı sözleriyle ifşa ettiğimiz bir yerde olabiliriz.

Author: Duygu Bengi

RELATED POSTS