Klasik piyano eğitimi ile başlayan müzik yolculuğuna elektronik bir yaklaşımda devam ediyorsun. Seni ne motive ediyor?
Formu önceden her türlü detayıyla belirlenmiş bir müziği çalmanın stresini daha fazla kaldıramadım ve tek başıma bir odada müzik yapmak istemediğimi farkettim. Bu iki temel sebep zaman içinde beni doğaçlama müzik yapmaya ve farklı yöntemler deneyerek ses oluşturmaya yöneltti. Bu çıkardığım seslerin paylaşılabilir olması motivasyonuyla da form alıyorlar.
Yüksek lisans eğitimi yaparken bir yandan da kendi projelerini ilerletmek zor oluyor mu?
Aldığım eğitim ses tasarımı, kompozisyon veya prodüksiyon alanındaki fikirlerimizi geliştirmek üzerine kurulu. Dolayısıyla, okulun varlığı bu noktada çok yardımcı ve motive edici oluyor. Hayata geçirmekte destek sağlarken, diğer taraftan eksikleri tamamlamaya ve yaptığımız işle ilgili bolca geri dönüş almamıza imkan sağlıyor.
Enstelasyonlar için ses tasarımı da yapıyorsun; işitsel becerinin yanı sıra görsel dengeler de devreye giriyor. Bu dinamikten bize biraz bahsedebilir misin?
Görsel veriler, ses oluşturma sürecinde bir taraftan sınırlama getirirken, diğer taraftan beni o kısıtlama içerisinde farklı bir özgürlüğe getiriyor, bütünlük hissini yaratmamı kolaylaştırıyor, üretim sürecini akışkanlaştırıyor. Alelade ortalıkta dolaşan bir sesin görüntüyle etkileşime girdiğinde yarattığı anın gücünü seviyorum; hem birbirinden bağımsız olan duruşları hem de birlikteliklerindeki vuruculuk cezbedici.
İlk EP’in Mara’da yer alan şarkılar nereden doğdu? Nasıl bir üretim sürecinden geçti?
Söz çok fazla yazmıyorum, yazdıklarımsa kendimi gerçekten yalnız hissettiğim zamanlarda çıkıyor. Müziklerse birbirlerinden çok farklı durumlarda ortaya çıktı. Mesela Rem için; bir gün uyanıp “Yeter artık bugün bir parça yapıcam ve sonunu getiricem!” diye başlamıştım, sözlerini önceden yazmıştım. Non ise duygusal anlamda çok yorucu bir günün sonunda piyanoda doğaçlama yaparken çıkmıştı.
Güne mutlu başlamak için hangi şarkıyı dinlersin?
Fleet Foxes’dan The Shrine / An Argument.
En son gittigin sergi?
En son Escher’in müzesine gittim ve son zamanlarda her ayrıntısıyla en çok etkilendiğim dünya oradaydı.