Fendi, podyuma konumlandıran ışıklandırmalar sayesinde kapkaranlık bir alanda güneşin merkezinden çıkmış gibi gözüken modeller izleyicinin odağında gösterisini başlatıyor. Işıklar arasındaki zarif gömlek ve bluz gibi asimetrik kesime sahip olan kıyafetlerin omuz ve sırt dekolteleri şaşırtıcı bir etki yaratmanın dışında; deri pantolonlar, etekler, çizmeler ve çantalarla buluşarak, koleksiyonunda kendine has bir dengeyi kolayca yakalıyor.
Son dönemin en popüler görünümü olan maksi elbiseler ve etekler, Fendi’nin koleksiyonunda kendine yer ediniyor. Beyaz, pale mavi tonu ve griler defilenin ilerleyen dakikalarında siyah, lacivert, kahverengi, kırmızı ve pembe gibi çarpıcı renklerin olduğu bir renk paletine doğru kendini bırakıyor. Kırmızı ve pembenin birlikteliğini kutlayan Fendi, maksi kırmızı elbiseyi minik pembe Fendi bir çantayla eşleştirerek dikkatleri üzerine çekiyor.
Yine, özellikle de TikTok gibi sosyal mecralarda gittikçe popülerleşen pantolon üzerine etek görünümü, Delfina Delettrez Fendi’nin Katolik Okulundaki giysileri Jones’un esin kaynağı oluyor; deri kahverengi bir etek ve pantolon, siyah askılı bir atlet görünümüyle birlikte kullanıyor ve ünlü Fendi logolu çantası ile eşleştiriyor. Bu ilham kaynağı, aynı zamanda, bol kumaş pantolon üzerindeki pileli eteklerin ve saten takım elbiselerde de kendini gösteriyor. Kim Jones, bu sofistike görünümlere couture dokunuşunu, gösterinin en sonundaki görünümde, elbiseden sarkan saten bir pelerin görünümü vererek koleksiyonuna bir nokta koyuyor. Ayrıca, 1996’daki Fendi koleksiyonuna atıfta bulunan Kim Jones, evinde Karl Lagerfeld’ı üçlü renk blokları yaratan nervürlü örgülerle ünlü moda devini anmayı da unutmuyor.