Eşsiz müzik tarzınızı sadece birkaç kelimeyle nasıl tanımlarsınız?
Nils Frahm: Şarkı söylemeden müzik. Kelimeler olmadan. Müzik, içinde sözlerin olduğu ve hepimizin anladığı bir düşünceye dayanıyor. Ben müzikle çevrili olan bu evrensel dili keşfetmekle ilgileniyorum.
Performanslarınız sırasında alışılmadık teknikleri ve enstrümanlarla etkileşimleri keşfetmeniz için size ilham veren şey neydi?
Nils Frahm: Bu fikirlerin bir evrimidir ve şu anda yaptığım şeyi yapmak için tek bir plan değil. Sadece daha küçük fikirlerin bir dizisi gibi ve şu anda konserde yaşadığım veya izleyicinin deneyimlediği şey, tüm bu fikirlerin birikimi aslında. Müzikal anlamda emeklerimi yok etmemeye çalışıyorum, yani mevcut olanın üzerine eklemeler yapmaya çalışıyorum. Ayrıca, sınırları veya kuralları her zaman yıkmaktan hoşlanıyorum. Bu yüzden, konserlerim sınırların ötesine gidiyor.
Sanat vahşi olabilir veya medenileştirilebilir. Sanat size bir şehri hatırlatabilir veya evreni, yıldızları veya Brezilya’daki bir ormanı. Benim için uluslar bir illüzyondur. Sanat, tüm bu saçma sınırları aşmanın harika bir yoludur.
-Nils Frahm
İstanbul veya Türkiye ile bir şekilde ilişkilendirdiğiniz bir sanat eseri var mı?
Nils Frahm: Sanatın aslında bir şehir veya bir kavram meselesi olduğunu düşünmüyorum. Sanat evrenseldir. Sanat vahşi olabilir veya medenileştirilebilir. Sanat size bir şehri hatırlatabilir veya evreni, yıldızları veya Brezilya’daki bir ormanı. Benim için uluslar bir illüzyondur. Sanat, tüm bu saçma sınırları aşmanın harika bir yoludur.
Piyano, bestelerinizin birçoğunda merkezi bir rol oynuyor. Sizi bu enstrümana çeken nedir ve onun olasılıklarını keşfetmeye devam ederken nasıl ilham buluyorsunuz?
Nils Frahm: Bazen piyanoda daha fazla olasılığı keşfetmek için sabırsızlık hissetmiyorum O zaman kendimi zorlamıyor ve başka enstrümanlar çalıyorum. Her gün, sürekli piyano çalmaktan yoruluyorum. Çok ilginç bir enstrüman. Harika bir enstrüman. Ancak, hayatımdaki tek sevgi de değil. Sahip olduğum bir takıntı. Eğer ilerleme hissetmiyorsam veya piyano çalmaktan zevk almıyorsam, kendimi oynamak istemediğim fikriyle çok fazla cezalandırmıyorum. Daha çok fazla çalmam gerekiyor. Bir süreliğine bir kenara bırakıyorum ve yapmak istediğim diğer şeyleri yapıyorum. Sanat yapmak veya herhangi bir iş yapmak harika bir şey ama bir o kadar da zor. Bu yüzden gerekenden daha zorlaştırmak istemiyorum çünkü bu yaratıcı sürece yardımcı olmuyor. Bu nedenle, piyano çalmak istediğim bir ruh halinde kalmaya çalışıyorum. Dürüst olmak gerekirse, her zaman onunla vakit geçirmiyorum. Her dostluktaki gibi sürekli birlikte yaşarsanız, bir süre sonra arkadaşlığınız için iyi olmayabilir.
Hayatta veya ölü, ilham aldığınız ve bir gün işbirliği yapmak istediğiniz herhangi bir sanatçı veya müzisyen var mı?
Nils Frahm: Çok sayıda sanatçıyı seviyorum. Ne kadar çok bir çalışmayı seviyorsam, müdahale etmek isteğim o kadar azalıyor. Örneğin, Radiohead’i veya yaptıkları şarkıyı sevdiğimde, işbirliği yapmak istememin nedeni, içinde olmadığım için onu sevmemdir. Ona katılmadığım için onu seviyorum. Birisinin sanatına veya çalışmasına ne kadar saygı duyarsam, onlarla müdahale etme veya işbirliği yapma isteğim o kadar azalıyor, çünkü onların kafamdaki fikirlerini bozmaktan korkarım. Bu yüzden, işbirliği benim için gerçekten dostluk ve birlikte büyümeyle yakından ilişkilidir. Eğer ortak bir ilgi paydası ve birlikte büyüme olasılığı varsa, o zaman gerçekten ilgilenirim. Örneğin, son albümde eşimle işbirliği yaptım ve o eğitimli bir müzisyen değil. Ancak, birlikte müzik çalmak tarif edilemez veya hayal edilemez bir şeydir. Favori müzisyeninizle stüdyoda çalmak hayal kırıklığına uğratabilir çünkü beklentileriniz vardır. Ancak, beklentinizin olmadığı biriyle çalarken, olumlu bir yönde kolayca şaşırabilirsiniz ve bu enerji sizi yaratıcı olmanıza yardımcı oluyor.
Şarkı isimlerine nasıl karar veriyorsunuz?
Nils Frahm: Her seferinde değişkenlik gösteriyor. Bazı şarkılar başından isme sahip oluyor; bazılarının hiç olmuyor. Bazen plak şirketi bana “Şarkı isimleri yok mu ya da şarkı isimleri neler?” diye yazabiliyor. O zaman, 10 veya 11 şarkı ismi bulmam gerekiyor. Oturup albümü bir kez daha dinliyorum ve rastgele şeyler düşünmeye çalışıyorum. Renkleri, şekilleri veya sıcaklıkları düşünüyorum, ancak müzikle ilgili olduğunda kelimelerle düşünmüyorum. Çünkü şarkılarımın içinde söz yok. “Toilet Brushes” güzel bir şarkı adı bence. İnsanlar bunu gördüğünde merak ediyorlar.
En son keşfettiniz şarkı nedir?
Nils Frahm: Ben şarkıları genellikle keşfetmiyorum. Çok eski kafalıyım; tek şarkı dinlemiyorum çünkü bir şarkı genellikle bana çok kısa geliyor. Birisi iyi bir şarkı yazarsa, güzel olur, ama belki tamamen iyi bir albüm yazarsa, gerçekten şaşırırım. Son beğendiğim albüm, Amerika’da yaşayan bir Afrikalı müzisyenine aitti. Flüt ve perküsyon çalıyor ve gerçekten çok ilginçti.
Müzik, içinde sözlerin olduğu ve hepimizin anladığı bir düşünceye dayanıyor. Ben müzikle çevrili olan bu evrensel dili keşfetmekle ilgileniyorum.
-Nils Frahm
Piyano dışında, yaratıcı sürecinizde temel olarak gördüğünüz belirli bir ekipman veya enstrüman var mı?
Nils Frahm: Mix desk’im. Sesleri bir araya getirme şeklim çok önemli olduğu için stüdyoyu ve effect box’ımı, reworking ve delay box’ımı da çok önemsiyorum. Tüm bu küçük dostlarımı bir enstrüman olarak da kabul ediyorum. Bu sebeple, sesi şekillendirme olasılığım benim için gerçekten önemli.
Müziğiniz, hem huzur verici hem de düşündürücü olarak tanımlanıyor ve dinleyicilere düşünürecek bir alan sunuyor. Sakin bir atmosfer yaratmak ile dinleyiciyi entelektüel düzeyde etkileşime sokma arasındaki dengeyi nasıl yakalıyorsunuz?
Nils Frahm: Konserlerimde insanların sadece tek bir duyguyu hissetmesini istemiyorum. Eğer her parça gerçekten tatlı, düşünceli ve meditatifse, sıkılıp dinlemezdim. Farklı duyguların aşağısını ve yukarısını, aşırılıklarını ve farklı yönlerini keşfetmek ve deneyimlemek istiyorum, çünkü biz insanlar çok çeşitli duyguları deneyimleyebiliriz. Eğer müzik sadece bir tarafı gösterirse, kendimi hile yapıyormuş gibi hissediyorum. Konserlerim sizin hayatınızdan esinleniyor. Herkesin hayatı uçlarda aslında. İçinde en güzel anlardan en korkunç anılara kadar yer var. Yani, aslında her şey tam ortada . Müziğimde bu potansiyeli daha çok kavradıkça, müziğe olan ilgim de artıyor. Dolayısıyla, yapmaya çalıştığım şey, hissedebildiğimiz aşırılıklara doğru gitmek, duygusal evrenimizin evreninden ilham almak ve hatta belki de onu genişletmeye çalışmak çünkü müzikal olarak uçlara yönelmek ve aynı zamanda kendimizi güvende hissettiğimiz duygusal noktalara ulaşabiliriz.
Yaklaşan projeleriniz için heyecanlandığınız belirli yönler veya işbirlikleri var mı?
Nils Frahm: Her konser büyük bir düello gibi. Müzisyenlerle değil, müzik endüstrisindeki kişilerle işbirliği yapıyorum. Dolayısıyla, örneğin şu an, daha iyi bir ses alabilmek için yeni hoparlör tasarımları üzerinde çalışıyoruz. Bu yıl biraz set up’ımızı değiştireceğiz Sürekli olarak ekipçe gelişiyoruz. Konserin sonucu her zaman herkesin bir araya gelmesi ve en iyisini yapma çabasıyla ortaya çıkıyor. Işık, ses ve tüm bunun gibi şeyler benim için de aslında bir işbirliği. Şu anda hepimizin gerçekten mutlu olduğu bir noktadayız gibi hissediyorum. Yaklaşan konserler ve yeni birkaç değişikliklerimiz insanların deneyimlemesi için umut ediyoruz ve onlar için de özel bir deneyim olmasını umut ediyorum.