Sanırım serbest kayağa geçişim 12 yaşında oldu. Candide Tovex’i izliyordum; kayak endüstrisinde kendime örnek aldığım kişi o. Onun kayak yaparken bir videosunu izledim ve kayak hakkında hayaller kurmaya başladım.
Bir ekstrem sporlar hayranı olarak ekstremin senin için anlamı nedir? Yalnızca bir kayakçı olarak değil, bir birey olarak hayatına nasıl yansıyor?
Yaptığım iş bana her gün yeni bir şey öğretiyor. Bu sporu yapıyorsanız durmak diye bir şey yok. Rekabet etmeye, yarışmalara katılmaya ve proje yürütmeye hazır olmak zorundasınız. Endüstrinin her alanından bir şey öğreniyorsunuz. Bu, karakterimi geliştirmemde büyük katkısı oldu.
Güne ılık ve limonlu suyla ve iyi bir kahvaltıyla başlarım. Sonra dağa çıkıyorum çünkü her gün antrenman yapmam gerekiyor. Genelde sabahları antrenman yapıyor, günün geri kalanını da arkadaşlarımla geçiriyorum.
“Kayarken çok özel bir duygu içinde oluyorum. Tek bir kelime bile kullanmadan kendimi ifade etmemi sağlıyor. Yani açıklayamayacağınız bir şeyi gösterebiliyorsunuz. Cazibesinin bir kısmı bu.”
Kayarken çok özel bir duygu içinde oluyorum. Tek bir kelime bile kullanmadan kendimi ifade etmemi sağlıyor. Yani açıklayamayacağınız bir şeyi gösterebiliyorsunuz. Cazibesinin bir kısmı bu. Önünüzde bembeyaz bir sayfa varmış ve bunu kayak yaparak dolduruyormuşsunuz gibi.
Daha fazlasını başarma isteği konusunda seni motive eden nedir?
Bazı zor anlar yaşadım ve benim için çok önemli insanlar kaybettim. Bu nedenle hayatın her anının tadını çıkarmamam için hiçbir sebep yok. Asla vazgeçme!
Yarışma sezonum eylülde fiziksel antrenmanla başlıyor. Aralıkta da kaymaya başlıyorum. Yeni hem fiziksel hem teknik olarak hazırlanıyorum. Önce fiziksel temel üzerine çalışıyoruz, ardından yarışma odağında teknikle ilgileniyoruz. İpuçlarını fark edip hareketlerimi mükemmelleştiriyoruz.
Bu unvanı 23 yaşında kazandım. Şimdi 26 yaşındayım. İşin iyi tarafı hala ulaşmak istediğim hayallerim var. Yine en iyi seviyede kaymak ve menajerimle birlikte kişisel projelerimde ilerlemek istiyorum.
Tek bir ülke seçmek çok zor çünkü birçok yerden ve insandan ilham alıyorum. Ama Japonya, insanları sayesinde, sevmeyi bana öğreten yerlerden biri. Geçtiğimiz baharda Pakistan’da beş hafta kaldım. Oradaki yaşam ve insanlar beni çok şaşırttı. Bazen medyanın algısı ve televizyonda gördükleriniz sizi etkileyebiliyor ama o yeri kendiniz deneyimlediğinizde şehre dair akıllıca bir izlenim ediniyorsunuz.
Kamera arkasındaki insanlar için oldukça önemli bir etkinlik. Hepimiz çadırlarda kalıp birlikte yemek yiyoruz. Herkesin birbirini tanıyabileceği harika bir atmosfere sahip.