Nadzar’ın yolculuğu Özge ile eşinin yurt dışı seyahatlerinde vintage aksesuarlar, objeler toplama sevdası ile başlamış. “ Bir gün bir antikacıda rastladığımız, yaklaşık 50/60 yıllık, daha önce hiç görmediğimiz, klasik nazar boncuklarından oldukça farklı olan, aslında çocukluğumuzdan hayal meyal hatırladığımız beyaz opalin boncuklarıyla nazar boncuğu merakımız başladı.” diye anlatıyor Özge. Bu merakın sonucunda eski nazar boncuklarının peşine düşen ikili, yıllar boyunca İstanbul ve Anadolu’da topladıkları bu boncukları modern aksesuarlara çevirdikleri Nadzar’ı yaratmışlar.
“Türkiye başta olmak üzere, bütün toplumlarda, kökeni çok eskiye dayanan bir sembol göz sembolü ve Nazar konusu. Hiçbir zaman unutulmayan, eskimeyen, toplumun her kesimi tarafından kabul görmüş zamansız bir sembol.”
Türkiye ve özellikle Anadolu coğrafyası, el işçiliği ve boncuk gibi üretilen farklı cam materyaller için keşfedilmeyi bekleyen bir cennet. Bolca araştırarak, ilgili olarak ve seyahat ederek toplanan bu parçalar, ustalar tarafından özel sipariş ile yapılıyor.
“Nazar konusunu batıl inanç olarak görmüyorum, daha çok bir kültür olarak görüyorum.”
Nadzar’ın misyonu aslında eskiden gelen bir geleneği, tamamen el yapımı olan ve üretimi giderek azalan bu boncuklarla farklı formlarda kombinleyerek yeni aksesuarlar yaratmak. Bunu bir nevi upcycling olarak da niteleyen Özge, tasarımlarda özgün parçalar yaratmaya oldukça önem veriyor. Nazar konseptini ise bir batıl inanç olarak değil daha çok kültürel birikim ve inanışların sonucu olarak görürken, tasarımlarının uğur getirdiğine inanıyor. Keyif alarak ve güzel enerjilerle hazırlanan ürünlerin sahiplerine de geçmesi, Nadzar’ı bir şans tılsımı haline getiriyor.