Temel sorularla başlayalım. Biraz kendinden bahseder misin?
Sofia Crespo: Ben bir sanatçıyım. Beş yıldır yaptığım çalışmalarda yapay zekadan yararlanıyorum. İşlerim, doğa ve teknoloji arasındaki sınır, teknolojiyi doğayla uyumlu çalışmak için nasıl kullanabileceğimiz ve yapay zeka gibi teknolojileri kullanarak doğal dünyayla ilgili nasıl tartışmalar yapabileceğimiz konularında fikir yürütüyor.
Doğa ve çevre ile her zaman ilgili miydin? Sanatını doğayla nasıl bağdaştırdın?
Sofia Crespo: Sanırım biyolojiye hep hayrandım ama hiçbir zaman tam anlamıyla onun peşinden gitmedim. Ailemin evinde eski mikroskobumu bulduğum zaman eski tutkumu yeniden keşfettim gibi bir şey oldu. Mikroskobu bulduğumda “Aman Tanrım, bu muhteşem bir şey!” dedim, onunla ne kadar eğlendiğimi hatırladım. Bu beni nasıl baktığımız ve gördüğümüz, mikroskobun kendi içinde nasıl bir teknoloji olduğu konularında düşünmeye itti. Doğal dünyayı normalde gözlerimizle göremediğimiz bir şekilde görmemizi sağlıyor. Birden kendimi evde, mikroskopla yemeğimin fotoğraflarını çeker halde buldum. Bu yeni bakış yeni, daha iyi bir mikroskop almak istememe neden oldu. Ben de aldım. Sonunda yapay zekayı keşfettim ve bu da şeylere normalde bakamayacağım bir şekilde, sezgisel bir tavırla bakabilmemi sağladı.
”Kendimizi sanat ve doğaya adamaya karar verdik. ”
– Sofia Crespo
İşlerinde yapay zekayı nasıl kullanıyorsun?
Sofia Crespo: Genellikle süreç, elbette, düşünerek başlıyor. Ne yapmak istiyorum? Diyelim ki bir böcek oluşturmak istiyorum. Şöyle düşünmeliyim: Böcekler üzerine veriyi nereden alabilirim? Çünkü yapay zeka veri olmadan var olamıyor. Onu eğitmek gerekiyor. Dolayısıyla veri toplamak, doğaya çıkıp böcek fotoğrafları çekmek olabilir veya açık kaynak bir veri setinin çevrimiçi arşivini almak anlamına gelebilir. Ayrıca yapay veri oluşturmak, mesela böceklerin 3 boyutlu versiyonlarını yaratmak da mümkün. Elimde veri olduğunda bir modeli eğitebiliyorum. Model, onu eğittiğim verinin sıkıştırılmış bir versiyonu gibi bir şey. Temel örüntülerin tamamını, örneğin ona verdiğim veri kümesindeki şablonların ortalamasını içeriyor. Model oluştuktan sonra, “10.000 böcek çeşidi yarat” diyebiliyorum ve yapay zekanın neleri seçtiğini, bunların ne kadarının bendeki yansımalarla örtüştüğünü görebiliyorum.
Yapay zeka hâlâ pek çok eleştirinin odağında. Onu çevreleyen teknolojiler geliştikçe karşıt görüşler de güçleniyor. Eleştirilere dair yorumun nedir?
Sofia Crespo: Uzaktan baktığınızda, nasıl çalıştığını ve ne yaptığını tam olarak anlamadığınızda yapay zekanın korkutucu görünebileceğini tahmin ediyorum. Bir diğer korkutucu durum da gelişiminin çok hızlı olması. Bence durum yapay zekadan ziyade bu değişimlerin hızıyla ilgili. İnsanların işsiz kalma korkularını ve veri güvenliğiyle ilgili endişeleri kesinlikle anlıyorum. Ama yapay zekanın tek başına bunlardan sorumlu olmadığını, onu bu şekilde kullanın insanlar olduğunu unutmamak önemli. Yapay zeka bir canlı değil, kendi kendine karar vermiyor.
Bir işin yaratıcı süreci ve üretim süreci ne kadar zaman alıyor?
Sofia Crespo: Projeye göre değişiyor. Bazı projelerin veri toplama aşaması çok uzun sürüyor çünkü bazen su altına uyumlu bir drone’la dalışa gidiyorum ve tüm operasyon bundan ibaret oluyor. Bazen tüm sürecin tamamlanması aylarca zaman alıyor. Geliştirmesi dokuz ay süren bir araştırma yapmıştım. Ama araştırma – geliştirmesi belki bir hafta süren proje de yaptık. Çünkü fazla saha çalışması gerekmeden bir veri kümesi oluşturabildik, lojistikle uğraşmamız gerekmedi.
Bir de yaratıcı ortağınız var. Nasıl tanıştınız ve bu ortaklık nasıl bu güne geldi?
Sofia Crespo: Feileacan ve ben, Twitter’da 2019’da tanıştık. Bir işimi retweet etti, ben de tuhaf bir kullanıcı ismi görünce meraklanıp onun işlerine baktım. Müthiş büyüleyici buldum! O zaman konuşmaya başladık, sonrasında yüz yüze görüştüğümüzdeyse iş birliği yapmaya karar verdik. Birbirimize hitap ettiğimiz bir sürü nokta olduğunu fark ettik. İkimiz de dijital doğayla ilgileniyorduk. O, fikre farklı bir açıdan, daha çok bir arşiv gibi yaklaşıyordu; binlerce yıllık yaşlı ağaçları dijital ortama taşımıştı mesela. Bu benim için çok ilginçti. O ağaçlar nesillerce insanın gelip geçtiğini görmüşler, bu çok değerli. O sıralar ben de, aslında var olmayan yaratıkların yer aldığı Nöral Hayvanat Bahçesi üzerine çalışıyordum. Bu fikri ona sundum ve dedim ki, “Ya benim aklımda hep böyle olağanüstü yaratıkları 3 boyutlu olarak yapma fikri vardı. Ne var ki nasıl yapacağımı hiç bilemedim.” Onun mimari temelli bir altyapısı var, metodik düşünme ve benim nasıl yapıldığını bilmediğim bir şekilde proje etrafında bir yapı oluşturma konusunda çok iyi. Beyin fırtınası yapmaya başladık ve devasa bir zorlukla, büyük bir teknik soruyla karşı karşıya kaldık: Bir modeli nasıl eğitirsin? İkimiz de mühendis değiliz, çözümü kendi kendimize bulmamız gerekiyor. Bir gün bir çözüm buldu, hileli bir çözüm. Denedik ve çalıştı. Tabii ki hemen değil, ilk birkaç sonuç felaketti. şekilsiz kütlelere benziyordu ama o da bir şeydi. Acayip heyecanlandık ve oradan ilerledik. Daha sonra birlikte minik stüdyomuzu kurduk: Entangled Others. Kendimizi sanat ve doğaya adamaya karar verdik.
Birlikte nasıl yaratıcı süreçlerden geçiyorsunuz?
Sofia Crespo: Birlikte, proje hakkında konuştuğumuz ve farklı yaklaşımlar sunduğumuz beyin fırtınası toplantıları yapıyoruz. Kafalarımız birbirimizden çok farklı çalışıyor, bunun güçlü yanlarımızdan biri olduğunu düşünüyorum. İletişim kurmamız, istediğimizi söylememiz, birbirimizin aklından geçenleri anlamamız hayati öneme sahip. Bu noktada bir yarı-plan oluşturuyoruz, kimin ne yapacağına karar veriyoruz ve geliştirmeye başlıyoruz.
Kariyerinde dönüm noktası sayabileceğin bir an?
Sofia Crespo: İki tane var! Birincisi bir TED konuşması yapmaktı. Muazzamdı, daha önceden hiç böyle bir konuşma yapmamıştım. Çok ön hazırlık gerektirdi. Öncesinde bir senaryoyu çalışmam gerekiyordu, benim için zorlayıcıydı. Üstümde bir de dinlemeye gelmiş harika insanların yarattığı baskı vardı. Çok büyük iş! Belki bunu milyonlarca insan izleyecek, değinmek istediğim noktaları bulmam lazım, böyle bir konuşma şansını ne söylemek için kullanacağım? Değinmek istediğim önemli başlıklardan biri veri setleri ve doğal dünya çevresinde şekillenen önyargıydı. Tüm türler yerine “sevimli” türleri kurtarmak istiyor olmamızdan bahsettim. Mesela, ya hamam böceklerinin soyu tükense?
Benim için bir diğer büyük an, Çin’de, Şanghay’da düzenlenen bir grup sergisinde yer almak için davet edilmemdi. 3 boyutlu tasarlanmış böceklerimizden birinin 11 metrelik, şişirilebilir bir heykelini üretmemizi istediler. Dijital ürünümüzün fiziksel forma dönüştüğünü izlemek inanılmazdı. Benim için çok anlamlı bir andı.
Bir sanatçı olarak çok seyahat etmen gerekiyor. Gittiğin yerlerden bir şeyler getiriyor musun?
Sofia Crespo: Dalmayı çok seviyorum. Yeni bir yere gittiğim zaman doğal olarak su kütlelerine doğru çekiliyorum. Orada dalmak istiyorum. Eve zihinsel su kütleleri getiriyorum diyebilirim.
Sırada ne var?
Sofia Crespo: Son zamanlarda kuantum bilgi işlem sistemleri beni çok heyecanlandırıyor. Şimdi yapay zeka etrafında süren bir diyalog olduğu için ben doğal olarak hakkında daha az konuşulan teknolojilere yöneliyorum. Heyecanlıyım çünkü kuantum işlemci kullanarak iki yaşam formunu birbirine dolaştırdığımız ilk projemizi yayınlayacağız. Bu denemenin nereye varacağını çok merak ediyorum.