Gençlik, Instagram ve çağımızın diğer saplantıları. Can bütün bunlara bizden biri gibi, İstanbul’da yolunu bulmaya çalışan biri gibi yaklaşıyor. Bilgili, direkt ve tatlılık derecesinde dürüst haliyle bize zihninin kapılarını açıyor.
Gençken yolunu bulmak neredeyse imkansız… Elbette klişeler doğrudur ve derinde bir yerlerde aslında ne yapmak istediğinizi daima bilirsiniz. Toplum ve aileniz kendi fikirlerine göre doğru buldukları birtakım meslekleri size dayatırlar. Ben de bu dayatmalar yüzünden siyasi bilimler okumaya başladım. Bir noktada kendimi her zaman yapmak istediğim şeyden uzak tutamayacağımı fark ettim ve siyaseti bıraktım. Öte yandan hayatımın bana toplumsal farkındalığa dair fikir sahibi olmamı sağlayan bu dönemine dair hiçbir zaman pişmanlık duymadım.
Sanırım her şeyi tetikleyen Londra’ya yaptığım ilk seyahatti. Muhteşem stillere sahip özgür ruhlu gençliği görmek aydınlatıcı bir deneyim oldu.
Toplumsal davranışlar, gelenekler ile toplumsal hareketlerden ilham alıyorum ve dünyanın dört bir köşesindeki eşsiz kültürlerin her birinden ilham alabileceğime inanıyorum… Yani evet, bu aşamada, tasarım sürecinde geçmişe dönüp bakma gereği duyduğum gibi şimdinin farkında olmaya da gereksinim duyuyorum.
Asıl endişem teknoloji yüzünden kendi ifadelerimize yabancılaşmamız. İnsanlar yalnızca Instagram veya Facebook’u kontrol etme saplantılarından ötürü yanı başlarında duran kişilerin gerçek duygu ve ifadelerinden kaçınmaya başladılar… Bu nedenle yenilmeyen bir şey yaratmak için dışavurumcu giysiler tasarladım, bir adım daha öteye gidip tasarımlarıma gerçek yüz ifadeleri uyguladım. Yalnızlık çağımızın vebası, sebebi ise bizim aşırılıklarımız. Bu koleksiyon temelde bütün bunların bir ifadesi.
Sabah uyandıktan sonra her şey aşırı derecede çabuk gelişiyor. Çabuk bir duş, çabuk bir kahvaltı, köpekle çabuk bir yürüyüş ve bu esnada e-postalara göz gezdirip hemen işe doğru yola çıkmak. İşimi çok seviyor olmam iyi bir şey; böylelikle vaktin nasıl geçtiğini anlamıyorum bile. İşten sonra ise arkadaşlarla buluşma, bir şeyler içme, akşam yemeği ve yine koşarak eve dönme. Eğer evde de çalışmam gerekiyorsa geç saatlere kadar uyumuyorum, son kontrolleri yapıyorum ve nihayet “sevgili” uykuya kavuşuyorum.
Fotoğraflar: Stella Schwendner