Pera sayısı üzerinde hazırlanmamızın nedenini bulmak için çok da kafa yormaya gerek yok. Nitekim İstanbul’un kozmopolitliğini iliklerimize kadar işlediğimiz en güzel yer kuşkusuz bu semt. Arşivlerden, romanlardan, gezi yazılarından hatta gazetelerden dönemin fotoğraflarına baktığımızda bir şekilde iyi ya da kötü semtin neredeyse aynı kaldığını görüyoruz. Kaç asırlık tarihinde içinden milyonlarca kişi girip çıktığından Pera tıpkı bir hotel görevi görüyor. Amacı onları en iyi şekilde karşılamak mı bilinmez ama en farklı yerlerden biri olduğu ve hayatlarının en ilginç anlarına şahitlik edeceği kesin.
Pera’nın Türkiye’de eşi benzerine çok sık rastlamadığımız hikayesinden ve cazibesinden yola çıkarak fotoğrafçılardan arşivlerine bir göz atmasını ve onların aklında kalan semtin fotoğraflarını bizlere iletmesini istedik. Ortaya 2000’lerden günümüze nostaljik ve yer yer eski günleri yad ettiğimiz bir zaman şeridi çıktı.
Eylül Çekiç
Saatler gece 11’i göstermeye başlarken Asmalı Mescit’te gidilen konser veya film üzerine konuşmak ve onu sindirmek için hızlıca son bir kadeh içilir, 12’deki son vapura veya metroya yetişecek olanlarla Tünel sokaklarında yollar zorunlu olarak ayılırdı. Biraz daha vakti olanlar, Galat Kulesi’ni eskiden çevreleyen ve günümüzde yalnızca bir parçası kalmış olan duvarın üstüne çıkıp, son biralarını sokak müzisyenleri eşliğinde, Galata sokaklarına bakarak bitirirlerdi. Benim için 2010’ların Pera’sı, bir köşe çaycısından kalburüstü bir sanat merkezine doğru olan bu sapmaya ve beklenmedik tüm diğer şeylere olanak veren tüm o sokaklarının toplamıdır.
Erdem Varol
Ben bir İstanbul fotoğrafçısıyım. Malzemem de, stüdyom da bu sokaklar. Pera ise yaşadığım süre boyunca üzerinde en çok yürüdüğüm, içeriğinden en çok beslendiğim bölgelerden biri. Aynı zamanda Türkiye’nin akciğer filmi.
Kıvılcım S. Güngörün
Kalp. Resital. Filiz. Kolalı bunalım. İştah. Uzatılan yol. Mazi. Sitayiş. Ballandıran ezgi. Sabit değişen. Ananas mesken. Düşe tökez ve diğer ağaçlar.