İnternet, kodlama, şans ve piksellerle resmedilmiş dijital kanvaslar… HTML ve JavaScript fırça ve boya olarak işe yarar mıydı dersiniz? John Provencher, erken internet kültürüne, binary hatıralara ve görselliğin matematiğine dair anlatılar oluşturuyor.
Provencher’ın çalışmaları görsel bir rollercoaster: öngörülemez, zengin dokulara sahip ve karşı konulamaz derecede çekici. Kaos ve kontrolün uyumlu bir birlikteliği, kod ve vizyonun girift bir dansı. Bu özgün tasarım estetiği, internet ve bilgisayar oyunlarının erken dönemlerinden izler taşıyor. Eserleri, karışık medyanın sınırsız ama titizlikle düzenlenmiş estetiğini yansıtıyor. Dijitalleştirilmiş merakını sergilemek için bir mecra.
Provencher’ın pikseller dünyasındaki yolculuğu, dijital çağın ilk yıllarında başladı. İlk bilgisayar grafiklerindeki glitchler ve kusurlardan etkilenen Provencher, başkalarının eksik gördüğü yerlerde potansiyel gördü. Bu hayranlık onu dijital kusurları yüksek sanata dönüştürmeye, güzellik ve düzen algılarını yeniden tanımlamaya yöneltti. Merakını ateşleyen ana kanal, doğum gününde kendisine hediye edilen bir Mac G3 oldu. Eski dosyaları ve yazılım kalıntılarını karıştırdı, monitörün görüntüleri nasıl oluşturduğuna hayran kaldı ve orada dithering’i keşfetti. Orada, Mac’in sağladığı 256 renkten fazlası yoktu.
Eserleri algıyı keşfediyor ve izleyicileri gördüklerini yeniden değerlendirmeleri için sürekli zorluyor. Başlangıçta kaotik renk karışımları olarak görünen eserleri, yakından incelendiğinde tutarlı, çağrışım yapan imgeler halinde kristalleşiyor. Kaos ve netlik arasındaki bu etkileşim, sanatıyla daha derin ve daha düşünceli bir etkileşimi zorlayan estetiğinin ayırt edici özelliğidir. Üretken ağlar aracılığıyla şans faktörünü de işin içine katıyor ve sanatın düzensiz bileşenlerini veri imgeleriyle düzenliyor.
Provencher’ın eserleri, görsel cazibelerinin ötesinde, dijital çağa dair derin yorumlar da sunuyor. Bilgi bombardımanının hiç durmadığı bir dönemde, sanatı durup gerçekten gözlemlemek için çarpıcı bir hatırlatma işlevi görüyor. Pikselli kompozisyonları dijital bir detoks görevi görerek izleyicileri hem dikkat hem de iç gözlem gerektiren bir renk ve biçim cümbüşüyle sarıyor. Tekdüzeliğe doymuş bir dünyaya isyan eden sanatçı, beklenmedik olanda güzelliği keşfetmenin ve kargaşada uyumu bulmak adına motiflerini oluşturuyor.