Elvis Presley ve Priscilla arasındaki aşkı ve evliliği Priscilla’nın gözünden izlediğimiz filmde Priscilla‘ya odaklanılan bir evlilik hikayesi izleyiciye sunuluyor. 1959 yılında babasının görev yaptığı Almanya’daki ABD Hava Kuvvetleri üssündeki lisede Elvis Presley ile tanışan henüz 14 yaşında Priscilla, kısa sürede Elvis’e karşılık bulacağı duygular besliyor. Priscilla, Elvis’in evine ilk kez davet edildiğinde, bu süreçteki huzursuzluk ve can sıkıntısıyla dolu hayatına nokta koyuyor ve eline geçen bu heyecanlanma fırsatına olumlu yanıt veriyor. Bir subay olan babası, ilk başta onun Elvis ve arkadaşlarıyla takılmasına izin verme konusunda son derece isteksiz olsa da Elvis’in, kızına güvenli bir şekilde eşlik edileceği konusunda güvence alınca rahatlıyor. Birlikteliklerinin ilk zamalarında Elvis, adeta Priscilla’nın üzerine düşüyor. Filmde sıkça uzun ve derin konuşmalar yaptıklarını gördüğümüz ikili gün geçtikçe birbirlerine daha da yakınlaşıyor ve Elvis, Priscilla’yı gençliğine rağmen güvenebileceği biri olarak görüyor. Elvis, ilişkilerinin başından beri Priscilla’yı kontrol etmeye çalışıyor, ona ne giyeceğini söylüyor ve saçını siyaha boyaması konusunda ısrar ediyor. Ailesiyle birlikte ABD’ye dönen Priscilla, Elvis’in kendisini unuttuğunu varsayıyor, ta ki evinde kendisine katılmak üzere Memphis’e çağrılıncaya kadar. Zaman zaman, Elvis’in malikanesinde yalnız ve ihmal edilmiş bir şekilde yaşadığı için Priscilla, bir rock ‘n’ roll yıldızını konu alan bir filmdeki birinden çok, yalnız, üzgün ve kimsesiz bir kadın kahramana benziyor. Elvis çılgın dini fikirlerle ilgilenmeye başlayınca Priscilla’dan ruhani yolculuğunda kendisini takip etmesini istiyor ve ikili bu aşamada psychedelic ilaçları birlikte almaya başlıyor. Priscilla 21 yaşına geldiğinde ikili evleniyor ve Lisa Marie adında bir kızları dünyaya geliyor. Ancak kızınım olması Elvis’i, Priscilla’ya karşı daha dikkatli olmasını sağlamıyor. Sofia Coppola, Lost in Translation ve Marie Antoinette filmlerinin ardından Priscilla’da da aynı anda her şeye sahip olan ve aynı zamanda hiçbir şeye sahip olmayan kadınların yaşadığı acı verici yalnızlığı ve izolasyonu başarılı bir şekilde ele alıyor.
Caliee Spaeny, Priscilla performansıyla Venedik Film Festivali‘nde En İyi Kadın Oyuncu ödülünün sahibi olurken, Euphoria’nın yükselen yıldızı Jacob Elordi ise Elvis’e hayat veriyor. Sofia Coppola, estetik açıdan dikkat çekici, duygusal olarak yoğun ve karakter odaklı sinematografisini Prisccilla’da da sürdürmeyi başarıyor ve kadınların iç dünyalarına ve ilişkilerine odaklanan filmlerine bir yenisini daha ekliyor ve kendi soğukkanlı analitik tarzıyla, Priscilla’nın hayatındaki erkekler tarafından nasıl kontrol edildiğine dair bazı çarpıcı noktalara değiniyor.
Toksik bir aşkın tüm evrelerini izlediğimiz bu filme hazırladığımız playlist eşlik ediyor;