In The Void, başta elektronik müzik sahnesi olmak üzere Türkiye’deki ana akım dışında gelişen üretimleri görünür ve kalıcı kılmak, bu alanda müzik yapan insanların seslerini duyurabilmesinin ihtiyacından doğan bir hareket olarak hayata geçmiştir.
Pilleri zayıflamış ve paslanmış fakat hala çalışmaya devam eden bir saat gibi; sistem. Sistemin kendisini var edebilmek için dört elle sarıldığı şehirler… Ve güneş battığında, herkes evlerine döndüğünde kendimiz olabildiğimiz, kendimiz gibi insanlarla bir araya gelebildiğimiz anlar bütünü.
Bir insan olarak uyuyor, gülüyor, kızabiliyorsak bir diğer özellik olarak eğlenebiliyoruz da. Ne şekilde ve nasıl eğlendiğimizin tanımı elbette herkese göre değişiyor. Sunulmuş paket eğlence anlayışı kolay tüketmeyi sevenler için bir seçenek. Fakat işin özünde tüm bu deliliğin içinde eğlenmek, hem de her daim eğlenmek! Sorunlardan kaçış değil de onların üstesinden gelebilmek için eğlenmeyi daimi kılmak.
Son 3-4 senedir yaşadıklarımız o kadar güzel ki. Her şeye rağmen sokağa çıktık, bir araya geldik, paylaştık. okul, iş, gitmek zorunda bırakıldığımız alanlar dışında tercihlerimizin tamamen bize ait olduğu ve bu düzlemde yine aynı çekilde kendi seçimleri, istekleri doğrultusunda aynı noktada bulunan insanlarla bir araya gelmeyi deneyimlemek çok değerli. Buradan yükselen enerji tabi ki geleceğe sıçrayacak. Geleceği oluşturacak. Ülkenin içinde bulunduğu şartlar altında yine elimizden geleni yapıyoruz, sessiz kalmıyoruz. Tek bir ‘keşke’ var ki o da mekanların en azından daha anlayışlı olmaları. Sadece kendi çıkarları doğrultusunda hareket etmemeleri ve yeni fikirlere, müziklere daha açık olmaları. Değeri bilinmeyen, takdir görmeyen sanatçıların yaşadığı bu ülkede tek çare değer bilmek ve desteklemek.