Rick Owens’ “Temple of Love” Is a Brutalist Sanctuary of Style, Spirit, and Seduction

Arts & CultureJune 29, 2025
Rick Owens’ “Temple of Love” Is a Brutalist Sanctuary of Style, Spirit, and Seduction

“Temple of Love” Owens’ın bugüne kadarki en kişisel ve iddialı projesi: moda, mimari, heykel ve bağlılık arasındaki sınırları ortadan kaldıran sürükleyici bir sergi. Palais Galliera, Paris’te avangart moda tasarımcısı Rick Owens’ın çalışmalarına adanmış ilk sergiyi düzenliyor. Sergi, Owens’ın Los Angeles’taki ilk zamanlarından son zamanlarına kadar olan koleksiyonlarını içeriyor.  Owens, onlarca yıldır gölgelerin hüküm sürdüğü ve ihtişamın güzelce çürüdüğü bir dünya yarattı. Burada, bu brutalist rüya manzarasında, estetiğini bir kozmolojiye dönüştürerek bir adım daha ileri gidiyor. “Kalıcı bir şey yapmak istedim,” diyor Owens. “Düşünmek için bir yer. Yas tutmak için. Hayranlık için.”

“Temple of Love” kutsal bir geçit töreni gibi ilerliyor. Devasa beton kaideler 20. yüzyıl totaliter anıtlarının keskin geometrisini yansıtırken, koyu renkli su havuzları tören havzaları gibi parıldıyor. 

Bu ritüel alanın merkezinde, onun bağlılık dilini gösteren giysiler yer alıyor. Owens arşivinden ikonik siluetler havada asılı, haç şeklinde, pelerinli, kozalı. Deri siperler azizlerin cübbeleri gibi asılı duruyor. Tüylü pelerinler hafifçe sallanıyor, görünmez güçler tarafından canlandırılıyor. Ama bunlar sadece moda eserleri değil. Owens onlara giyilmek için değil, ibadet için saklanan kutsal nesneler gibi davranıyor. Her biri saygıyla aydınlatılıyor ve duvarlara uzun, manastır gölgeleri düşürüyor.

Kişisel mitolojiye olduğu kadar estetik ideolojiye de adanmış. Öne çıkan anlardan biri, Owens’ın hayat arkadaşı ve yaratıcı ortağı Michele Lamy’nin çarpıtılmış projeksiyonlarıyla titreşen parlayan bir küp olan “Sanctum Lamy”. Sesi Fransızca ve İngilizce yarım cümleler mırıldanıyor, gırtlaktan gelen synth’ler ve ritüel ilahilerle katmanlanıyor. Samimi, neredeyse başka birinin anısına rastlamak gibi rahatsız edici. “Tapınak aşkla ilgili, evet,” diyor Owens, “ama aynı zamanda mirasla da ilgili. Ölümlülükte güzelliği bulmakla ilgili.”

Owens savunmasızlıktan çekinmiyor. Aslında, bunun için tapınaklar inşa ediyor. Brütalizme olan uzun saplantısı sadece estetik değil, aynı zamanda duygusal. Şiiri kalıcılıkta, duyguyu da formda buluyor. Burada sert olan yumuşar. Beton canlı hissettiriyor.

“Temple of Love” sadece bir retrospektif değil. Bu bir tez açıklaması. Diğer moda-sanat buluşması sergilerinin aksine Owens gösterişten yana değil. QR kodları yok, selfie çekmeye teşvik edilmiyor. Işık loş, sessizlik ağır. Varlık talep ediyor. Dinginlik. Saygı. Ölüm ve arzuya bağlılıkla ilgili. Bu bir inanç eylemi. 

Sergi 04.01.2026 tarihine kadar devam edecek ancak Owens’ın gizli dünyası bizi bu kadar şaşırtmadı, az önce ayakları için bir OnlyFans hesabı açacağını duyurdu. “Bunun yaşlanmayı ele almanın ilginç bir yolu olduğunu düşündüm” diyen tasarımcı, “hayatını ayaklarını fotoğraflamaya indirgeyen” bir 19. yüzyıl aristokratından ilham aldığını belirtti. Ve şunu hatırlatıyor; “Kariyerime ağzıma p–ing yaptığım bir fotoğrafla başladım,” 2002’den bir fotoğraf montajı, diğer NSFW görüntülerle birlikte sergi kataloğunda yer alıyor. “Yani, bu şimdiye kadar yaptığım en masum şey.”. O Rick Owens ve başka söze gerek yok.

Photography courtesy of Palais Galliera. 

Author: Duygu Bengi

RELATED POSTS